Baro seçimlerinde kadın adaylar: Eşit temsiliyeti sağlayacağız 2021-09-15 09:06:03   Öznur Değer    ANKARA - Ankara Barosu 66’ncı Olağan Genel Kurulu öncesinde konuşan kadın adaylar, eşit temsiliyetin önemini vurgulayarak, “Kadınlara eşit yaklaşan, sorunlarını anlayan ve çözüm bulmaya çalışan bir baro öncelikli hedefimiz. Şiddetin, kavgaların daha az olacağı, daha güzel bir ortam yaratacağız” dedi.   Pandemi gerekçe gösterilerek, 19-20 Haziran 2020’de yapılması beklenen Ankara Baro seçimleri Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) kararıyla iptal edilmişti. Bir yılı aşkın süredir 4 defa ertelenen Ankara Barosu 66’ncı Olağan Genel Kurulu 18-19 Eylül’de Bilkent Üniversitesi Odeon’da gerçekleşecek.       Baro başkanlığı ve baro yönetimi için Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar (ÖÇAV) adına İlke Işık, Avukat Hakları Grubu (AHG) adına Nazlı Didem Moğulkoç, Demokratik Sol Avukatlar Grubu (DSAG) adına Baro Başkanı Erinç Sağkan, Doğrudan Demokrasi Hareketi (DDH) adına Nihad Karslı ve Mesleğe Vefa Grubu adına Sezgin Özkan yarışacak.   Baro seçimlerinde aday olan 2 kadın avukat İlke Işık ve Nazlı Didem Moğulkoç ile adaylıklarına ilişkin konuştuk.   ‘Kadınların yönetmesine engel olan bir anlayış var’   Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar (ÖÇAV) adayı İlke Işık, Ankara Barosu’nda birçok şeyin değişmesi gerektiğini vurguladı. Baronun uzun süredir erkekler tarafından aynı anlayışla yönetildiğini ifade eden İlke, listelerinde eşit temsiliyet ile kadın çoğunluğuna dikkat ettiklerini kaydetti. Baro başkanı adayları arasında 2 kadının yer almasını kadın mücadelesinin bir yansıması olarak değerlendiren İlke, “Ülke barolarında da az kadın başkan var ve az temsil ediliyoruz. Oysa kadın meslektaş sayısı oldukça fazla ve giderek artıyor. Ama kadınların yönetmesine engel olan bir anlayış var. Bu durum hayatın diğer alanlarında yaşadıklarımızdan bağımsız değil. Erkek egemen bir zihniyet, eril bir anlayış, eşitlikçilikten uzak bir anlayış var. Biz de bunun karşısında konuşuyoruz. Kadınlara eşit yaklaşan, kadın avukatların sorunlarını anlayan ve çözüm bulmaya çalışan bir baro öncelikli hedefimiz” sözlerine yer verdi.   ‘Cinsiyetlerinden dolayı kötü muameleye uğruyorlar’   Siyasal iktidarın sürdürdüğü kadın düşmanı politikaların mesleklerine de yansıdığını aktaran İlke, cinsiyetçi savunmalarla karşılaştıklarını, ayırımcılığa maruz kaldıklarını belirtti. İşçi avukatlığın giderek yayıldığını ve mesleğin esası haline geldiğini kaydeden İlke, “Çok düşük ücretle sömürü koşullarıyla çalıştırılmaktan bahsediyoruz ve kadın arkadaşlarımız daha ciddi sıkıntılar yaşıyorlar. Hem cinsiyetlerinden dolayı tacize, şiddete ve kötü muameleye daha çok uğruyorlar hem de işleri olmadığı halde büro temizliği, sekreterlik, katiplik gibi işler yapıyorlar. Tüm bunları baronun temel sorunu olarak düşünüp tartışarak ele almak gerekiyor” ifadelerini kullandı.   ‘Kadınların yönettiği baro…’   Daha mücadeleci, güler yüzlü, katılımcı, demokratik bir baro olacaklarını vurgulayan İlke, Kadın Hakları Merkezi, Gelincik Merkezi ve Çocuk Hakları Merkezi’nin etkin bir hale getirilmesi gerektiğine işaret etti. Ankara Barosu’nun kadınlarla birlikte mücadele etme konusunda önemli bir merkez olması gerektiğinin altını çizen İlke, “Kadınların yönettiği bir baro bunu etkin bir şekilde yapacaktır. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek siyasal iktidarın son hamlesi oldu. Eşitlikten uzak kadın düşmanı politikaların somut bir sonucuydu. Yok hükmünde bir karar. Hukukun ne hale geldiği ve hukuk devletinin yok edildiği, bütün kuralların yerle bir edildiği bir şey karşımızda. İstanbul Sözleşmesi bir imzayla ortadan kaldırılabilecek bir uygulama değildir” dedi.     ‘Barolar mücadele örgütü olmalı’   İlke, Ankara Barosu’nun olumsuz uygulamaları takip etmesi ve yeni öneriler getirmesi gerektiğine dikkat çekerek, kadın hareketinin birikimiyle Ankara Barosu’nun hukuka ilişkin çabalarını birleştirmek gerektiğini söyledi. Hukuk için mücadele edilmesi üzerinde duran İlke, “Baroların bir mücadele örgütü olması gerekiyor. Çoklu baro yasasından geldiğimiz genel kurulların yapılamıyor olması sürecine, İstanbul Sözleşmesi’nden Yargıtay binalarının dualarla açılmış olmasına, adli yıla ‘laikliği yok ettik’ selamıyla girilmiş olmasına kadar her şey baroların süreci izleyen, basın açıklaması yapan, diplomatik görüşmelerle sorunları çözmeye çalışmanın dışına çıkarak, mücadele örgütü hale gelmeli. Kadın avukatların yaşadığı ücret sorunundan, bürolarda yaşadığı soruna, eşitsiz muameleden, olmayan kreşlere, çocuk bakımıyla baş başa bırakılmalarından duruşmalarda karşılaştıkları cinsiyetçi, eril savunmalara kadar tüm sorunlara birlikte mücadele ederek çözebilecek bir Ankara Barosu planlıyoruz" diye belirtti.   ‘Haklı ve ezilenin yanındayız’   Avukat Hakları Grubu (AHG) adayı Nazlı Didem Moğulkoç ise, 2 kadın adayın olmasının önemine işaret etti. Gruplarında kadın duyarlılığının yüksek olduğunu belirten Nazlı, kadın temsiliyetini artıracaklarını vurguladı. Toplumsal olaylarda sözlerini esirgemeyecek, haklı ve ezilenin yanında duracak kadın meslektaşlarını ön plana çıkardıklarını sözlerine ekleyen Nazlı, “Grubumuzda kadın ağırlığına önem verdik. Toplumsal Şiddet Temelli Ayrımcılığa ve Şiddete Karşı politika belgesi yayınladık ancak henüz yürürlüğe girdiğini söyleyemeyiz. Ankara Barosu’nun tabi olacağı ilkeleri belirlemiştik. Baro ise bu ilkelerin benzerini bizden 5 ay sonra kendine politika belgesi olarak yayınladı. Onu yürürlüğe koyacak yönetim ise biz olacağız. Her avukatın özgür ve güvenli bir ortamda işini icra etmesini ve bünyesindeki avukat ve personellerin baronun sunduğu her türlü hizmetlerden faydalanmasını sağlayacağız. Bu bir yola çıkmaktır. Eşitlik üzerinden gidiyoruz. Bizim dönemimizde her şey bu şekilde ilerleyecek” şeklinde konuştu.   ‘Barodan hizmet bekleyen cevapsız kalmamalı’   Baronun Kadın Hakları Merkezi’ni daha etkin bir hale getireceklerini kaydeden Nazlı, kadın meslektaşlarının gizlilik içinde kalacağını ve her koşulda barodan destek alacağını bilerek hareket etmesinin başkasına da aktarılmasına sebep olabileceğini dile getirdi. Başkanın denetleme mekanizmasının başında olması gerektiğinin altını çizen Nazlı, “Projelerimizden biri Baro İletişim Merkezi (BİM). 7-24 saat açık bir telefonumuz olacak. Baroda çeşitli zamanlarda başına bir şey gelen, bir şikayet ve önerisi olan avukat arkadaşlarımız baroya dilekçe veriyor. Kendi başvurularımızın da cevapsız bırakılmasından bu konuda yetersiz bir baro olduğunu görüyoruz. Baroya aidat ödeyen, hizmet bekleyen ve derdini paylaşan, öneri sunan biri cevapsız kalmamalı” ifadelerine yer verdi.   ‘Kadın üretken ve güçlü bir varlık’   Nazlı, İstanbul Sözleşmesi’ne de dikkat çekerek sözleşmenin yürürlükten kalkmadığını söyledi. Nazlı, “Hukuku yanlış uyguluyor olmamız hukuk kuralının bertaraf edilmesini gerektirmiyor. Baro, ülkedeki hukukun tesis edilmesi için önemli bir sivil toplum kurumudur” diyerek sözlerini şöyle sonlandırdı: “Kadın üretken ve güçlü bir varlık. Şiddetin, kavgaların daha az olacağı, daha güzel bir ortam yaratacağız. Atölyeler kurarak hobilerimizi açığa çıkaracak, dayanışma içinde olacak, başka kadın örgütleriyle diyaloglarımızı geliştirecek faaliyetler yapabiliriz. Yoğun stres altında olduğumuz için hayatımızı daha neşeli bir hale getirerek kolaylaştırabiliriz.”