'Kadın katliamları artık bir cins kırımı haline geldi' 2021-06-07 09:06:20   Öznur Değer   ANKARA - Boşanmak istediği erkek tarafından katledilen Fatma Hülya Yıldız davasında fail ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı. Yargılamaya ilişkin konuşan avukat İrem Esra Kömürcü Altun, bu kararın diğer davalarda emsal teşkil edeceğini belirterek, “Ne iyi hali, ne takım elbisesi, ne kibar konuşması indirim sebebi olarak görülmedi. Fail cezasını aldı” dedi.   Ülkenin en önemli sorunlarından biri olan “erkek şiddeti”, önemli kadın kazanımlarından biri olan İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesiyle birlikte daha derin bir hal aldı. İstanbul Sözleşmesi’nin iktidar eliyle tartışmaya açıldığı 2019’dan bu yana ajansımız Jinnews’in derlediği verilere göre en az 926 kadın katledilirken, 304 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Katledilen kadınların çoğu en yakınlarındaki erkek tarafından katledildi. Fail erkekler ya yargılanmadı ya da eril yargı tarafından ödüllendirildi. Yaşamın her alanında direnen kadınlar ise yürüttükleri mücadelelerle faillerin cezasız bırakılması politikalarına meydan okumaya devam ediyor.   Uzaklaştırma kararına rağmen katledildi   En yakınındaki erkek tarafından katledilen sayısız kadından biri olan Fatma Hülya Yıldız’ın yakınlarının adalet ve hak arayışı tam 5 yıl sürdü. 2016 yılında boşanmak istediği Mehmet Nevzat Yıldız ile ayrı yaşamaya başlayan Fatma Hülya Yıldız, 3 yıl boyunca 2 çocuğu ile birlikte Ankara’nın Keçiören ilçesinde yaşamaya başladı. Ancak failin tehditlerinden kurtulamayan Fatma, 6284 sayılı kanun gereği uzaklaştırma kararına rağmen 10 Ağustos 2019’da katledildi.   Kadın mücadelesi sonucu fail cezasız kalmadı   Katliamın ardından İstanbul’a kaçan fail, yürütülen soruşturma kapsamında sahte kimlik ile yakalanarak cezaevine gönderildi. Aylardır  “hırsızlık”, “konut dokunulmazlığını ihlal”, “canavarca hisle veya eziyet çektirerek eşi kasten öldürme” suçlarından yargılanan fail, 4 Haziran’da Ankara 37’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasında “tasarlayarak kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, “konut dokunulmazlığını ihlal” suçundan 2 yıl ve “hırsızlık” suçundan ise 6 yıl hapis cezasına çarptırıldı.   Dini argüman ve takım elbise indirim gerekçesi olmadı   Failin yargılandığı süreç boyunca iktidar söylemleri doğrultusunda ve dini argümanlar kullanarak kendini aklamaya çalışması, katledilen Fatma’nın aile ve avukatlarına yönelik hakaretlerde bulunması ve “kravat” indirimi almak için takım elbise giymesi, alışıldık erkek aklın değişmez savunması olarak bir kez daha karşımıza çıktı. Böylelikle kadın mücadelesi karşısında bir fail daha hak ettiği cezayı almış oldu.   ‘Fatma Hülya Yıldız hep yargının içindeymiş’   Fatma’nın avukatlarından İrem Esra Kömürcü Altun, dava hakkında değerlendirmelerde bulundu. Bir yandan üzgün ama bir yandan da mutlu olduklarını dile getiren İrem, dava sonucunda almayı bekledikleri sonucu aldıklarını ifade etti. İrem, “2016’dan bu yana gerek 6284 sayılı kanun gereği uzaklaştırma kararları var, gerekse de eşinin kendisine karşı uyguladığı yaralamalardan dolayı hükümleri var. Eşinin kendisine nafaka ödememesi için kaçmakta olduğundan dolayı kararlar var. Fatma Hülya Yıldız hep yargının içindeymiş aslında. Hep bir şekilde kendini var etmeye çalışmış, bu durumdan sıyrılmaya çalışmış, çocuklarıyla birlikte yaşadığı yeri bırakıp Ankara’ya gelmiş ve burada yeni bir hayat kurmuş. Ne yazık ki burada da eski eşi ve şu anki katili onu rahat bırakmamış” sözlerine yer verdi.     ‘Kadının özel hayatı irdelenmedi’   Failin, Fatma’nın evini, çocuklarını takip ederek öğrendiğini ve evinin önünde bekleyerek Fatma’nın evden çıkmasını beklemesinin katliamı tasarladığının bir kanıtı olduğunu söyleyen İrem, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak dosyaya dahil olduklarını kaydetti. Gerek aile avukatıyla gerekse de Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi avukatları ve diğer avukatlarla birlikte kolektif bir emek sunduklarının altını çizen İrem, “Bu dosyada, iddianamesinden kararına kadar diğer kadın cinayetleri dosyalarına örnek olacak kararlar vardı. Diğer dosyaların aksine burada karşı tarafın tüm çabasına rağmen kadının özel hayatı irdelenmedi, kadının sosyal medya hesapları irdelenmedi. Kadının ‘iyi anne’ olup olmaması ‘iyi eş’ olup olmaması tartışılmadı. Çünkü bunların hiçbiri bir cinayete neden teşkil edebilecek durumlar değildir. Bu bizim için önemli bir durumdu. Dosya sonucunda da katil ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı. Bunun yanı sıra Fatma Hülya Yıldız’a ait olan parayı çalmasından dolayı ‘hırsızlık’ ve ‘konut dokunulmazlığını ihlal’den de ceza aldı. Neyse ki bu kez adalet yerini buldu, bu anlamda sevinçliyiz. Bu kararın diğer dosyalar için de örnek teşkil edeceğini düşünüyoruz. Hiçbir şekilde ne iyi hali, ne takım elbisesi, ne kibar konuşması indirim sebebi olarak görülmedi. Burada fail cezasını aldı” şeklinde konuştu.   ‘Fail sürekli olarak dini argümanlar kullandı’   İrem, bir gecede kaldırılan kanunlar ile bir gecede çekinilen sözleşmelerin ülkeyi bir hukuk devletinden ziyade bir ferman devletine dönüştürdüğüne işaret ederek, bunun yansımalarını görmenin şaşırtıcı olmadığını belirtti. Çocukların yaptığı tanıklıklar doğrultusunda failin sürekli olarak dini argümanlar kullandığını dile getiren İrem, “Çocuklar, failin evde sürekli olarak dini argümanlar kullandığını, ‘kocasına karşı çıkan kadının kafasının duvara vurulması gerektiğini, bir kadının kocasına asla karşı çıkmaması gerektiğini, bir kadının çalışmaması gerektiğini’ söylediğini ifade ettiler. Bu bir zihniyet ürünü. Bunun devamında da fail her duruşmada gerek mahkeme heyetine gerekse de biz avukatlara sürekli hakaretlerde bulundu” ifadelerini kullandı.   ‘Kadın katliamları artık bir cins kırımı haline geldi’   Failin, bir önceki celsede Cumhurbaşkanı’nın sözlerine atıfta bulunarak da savcıya söylemlerde bulunduğunu anımsatan İrem, şunları söyledi: “Sanki bu dosyaların tekil dosyalar, münferit dosyalar olduğunu, kadın cinayetleri diye bir şey olmadığı, bunu bizim köpürttüğümüz gibi bir algı yaratmaya çalışıyorlar. Tabi bunların hepsi aynı zeminden çıkan söylemler. Biz bunların doğru olmadığını, kadın katliamlarının artık bir cins kırımı haline geldiğini ve buradan yargılanması gerektiğini biliyoruz.”