‘Pişman değilim’ dediği için Helin’e indirim uygulanmadı 2021-03-09 09:03:21     DİYARBAKIR - Sur davasında yargılanan Helin Yapıcı için savcı hazırladığı mütalaada “Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” isterken pişman olmadığı gerekçesiyle de cezasından indirim yapılmaması talebinde bulundu.   Diyarbakır'ın Sur ilçesinde sokağa çıkma yasakları sırasında mahsur kalan ve tahliye edilenler arasında olan Helin Yapıcı hakkında, “Devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak" ve "Örgüt üyesi olmak" iddiasıyla açılan davanın 11’inci duruşmasında savcı mütalaasını verdi.   Savcı ağırlaştırılmış müebbet istedi   İddia makamının verdiği mütalaada Helin’in, “Devletin birliği ve bütünlüğünü bozduğu” ve “Yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle bir kişiyi öldürmeye teşebbüs” gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi. Mütalaada ayrıca Helin’in, “Silahlı Örgütün” ideolojisini benimseyerek Diyarbakır’ın Sur ilçesinde öz yönetim ilanı sonrası diğer örgüt üyelerine katıldığı, hendek ve mevzilerde silahlı nöbet tutarak kolluk kuvvetlerine yönelik silahlı saldırı eyleminde bulunduğu belirtildi. Helin’in yargılama sürecinde etkin pişmanlık gösteren herhangi beyanının da bulunmadığını, ceza verilmesi halinde takdiri indirim uygulanmaması, üzerine atılı suçların niteliği, atılı suçlara ilişkin yasada öngörülen cezanın üst sınırı, hakkında atılı suçlar yönünden, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması ve kaçma şüphesinin bulunması, bu nedenle adli kontrol tedbirinin yetersiz kalacağı gerekçesiyle tutukluluk halinin devamını talep etti.   ‘Beyanlarda çelişkiler var’   Helin, isminin geçtiği belgelerin olduğundan bahsedildiğini belirterek, “Orada benimle ilgili 10 Haziran 2015 yılında örgüte katıldığım yazıyor. Başka bir mektupta 15 Haziran yazıyor. Canan Ceylan ise 2015 yılının Mayıs ayında örgüte katıldığımı söyledi. Not defterinden koparılmış bir sayfa var, bu da 10 Eylül 2015 'de yazılmış bir nottur. Ben ise Mart 2016 yılında tutuklandım. Anladığım kadarıyla hem tanıklar hem de buradaki belgeler üzerinde bir çelişki ve karışıklık var. Bunların kontrol edilmesini istiyorum. Canan Ceylan geçen celse de beyanda bulundu. Israrla beni Mayıs ayında il binasında gördüğünü söyledi. Ben Haziran 2015'de sandık görevlisi olduğumu söyledim. Mayıs ayında da üniversitede iki kez sınava girdim. Mütalaa için avukatımla görüşüp beyanda bulunmak üzere süre talep ediyorum” dedi.   ‘Söylenen tarihlerde müvekkilim Erzurum’daydı’   Helin’in avukatı Cemile Turhallı Balsak, savunma yapmalarının mümkün olmadığını, toplanmasını istedikleri delillerin olduğunu ve tevsi tahkikat talebinde bulunmayı düşündüklerini söyledi. Cemile, müvekkilin son söylediği beyanların önemli olduğunu, Canan Ceylan’ın tanık olduğunu fakat beyanlarının her türlü delil ile çürütülebildiğine vurgu yaptı. Cemile, "Kesin bir delil olma özelliği yoktur. Kendisinin iddiası Mayıs ayı itibariyle müvekkilin katıldığı bir eğitimden kaynaklı örgütün içinde ve Diyarbakır'da olduğunu söylemişti. Önceki duruşmada da müvekkil beyan etti, belirtilen tarihte müvekkilim Erzurum'da yaşadığını söylüyor. Mahkemenin bu hususu araştırması gerekir. Müvekkilim müşahit değildir, sandık görevlisi olarak resmi görev almıştır. Bu belge bir tanık beyanından çok daha kuvvetli bir delildir. YSK'nin bir bütün olarak Helin Yapıcı ile ilgili farklı bir tutanak tuttuğunu düşünmüyoruz. 7 Haziran 2015 yılı seçiminde müvekkilim Erzurum'da seçimde sandık görevlisidir. Erzurum'da da okuduğu için o tarihte sınavlara giriyor. Bu hususların araştırılmasını istiyoruz, bu belgeler geldiği takdirde Canan Ceylan’ın beyanlarının asılsız olduğu ortaya çıkacaktır” beyanında bulundu.   ‘Kaçma veya delilleri karartma şüphesi somutlaştırılmalıdır’   Müvekkilinin 5 yıldır “Kasten öldürme” ve “Devletin birliği ve bütünlüğünü bozduğu” gerekçeleriyle tutuklu yargılandığına dikkat çeken Cemile, “2004 yılından önce Anayasa'da da TCK'de de bunun karşılığı idamdı. Müvekkilim çok ağır bir ceza tehdidi ile karşı karşıyadır. Müvekkil yönünden savunma hakkını kısıtlamayacak ve makul süre verilecek şekilde mahkemeden imkânın yaratılması gerektiğini düşünüyoruz. Defaatle birçok duruşmada ifade etmeye çalıştık, yine ifade edecek olursak esas olarak düzenlendiği ve bağlayıcı norm olan AİHS 5’inci maddesinde tutukluk şartları belirtilmiştir. Anayasa 19’uncu maddesi çok nettir. Biz hiçbir şekilde hususların Anayasa ve AİHS şartlarına mahkemenin uymadığını düşünüyoruz. Bu maddelerde tutuklama gerekçeleri belirtilmiştir. Bizim için bağlayıcı olan bu norm tutukluluğun şartlarını özel olarak düzenlemiş o da ‘kaçma şüphesi’, ‘delilleri karartma’ şartları esas alınmıştır. AİHS 5'e göre de kişinin bir suç işlediğinden şüphelenmek için inandırıcı suç olması veya kaçmasına engel olması kanaatini doğuran şartın olmasını öngörüyor. Müvekkilimin tutukluluğu bu hususta değerlendirilmemiştir. Müvekkilin kaçma şüphesi hiçbir aşamada gerekçelendirilmemiştir. Kaçma şüphesi ve delil karartma durumu somutlaştırılarak tutukluk durumu değerlendirilmelidir. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruyu da yapmıştık, ihlal kararının çıkacağını düşünüyoruz” dedi.   Avukat mahkeme heyetini reddetti   Cemile, usule uyulmaksızın yüzlerce kişi hakkında teşhis yaptırıldığını ve bu teşhisleri yapanların mükâfatını alan etkin pişmanlıktan faydalanan kişi olduğunu gördüklerini kaydetti. Cemile, tanık Canan Ceylan’ın bu duruma örnek teşkil ettiğine değindi. Cemile, HSK'ye şikâyetimi yapacağını, savunma hakkının sürekli istikrarlı bir şekilde tahammülsüzlüğün olduğunu, tahammülsüzlüğü artık kabullenemeyeceğini ve mahkeme heyetini reddettiğini ifade etti.   Avukatın talepleri reddedildi   Mahkeme heyeti Helin’in üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, olay yakalama tutanağı, müşteki beyanları, yapılan teşhisler nazara alındığında sanık aleyhine kuvvetle suç şüphesini gösteren somut olguların mevcut olması, atılı suçun CMK 100/3 maddesinde sayılan katalog suçlardan olması, müsnet suç için kanunda ön görülen cezanın alt ve üst sınırı, tutuklu kaldığı süre, tutuklama tedbirinin ölçülü olması sebebiyle, adli kontrolün yetersiz kalacağını söyleyerek tahliye talebinin reddedildiği ve tutukluluk halinin devamına karar verdi.   Mahkeme tanık Canan Ceylan’ın beyanının Helin’in katıldığı iddia edilen bir seçim günüyle sınırlı savunması ile sağlanamayacağından ve dosyaya yenilik katmayacağından YSK'den seçim görevi olup olmadığı talebinin reddine ve avukatın mütalaa için istediği ek sürenin verilmesine karar vererek bir sonraki duruşmayı 11 Mart’a erteledi.