AYM Sibel Çapraz için ‘hak ihlali’ kararı verdi 2021-01-31 12:40:30   ANKARA - AYM, polis tarafından açılan ateş ile yaralanan ve tedavisi devam ederken tutuklanan DBP’li Sibel Çapraz hakkında, yaralama olayıyla ilgili soruşturma başlatılmadığı gerekçesiyle ihlal kararı vererek, 54 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.   Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde 27 Kasım 2015’te Yeşildere ve Dize mahallelerini abluka altına alan polislerin rastgele açtığı ateş sonucu vurularak yaralanan Demokratik Bölgeler Partisi’nden (DBP) önceki dönem İl Genel Meclisi üyesi Sibel Çapraz’ın Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yaptığı başvuru karara bağlandı.   AYM’den ‘kabul edilemez’ kararı   Mezopotamya Ajansı’nın (MA) haberine göre, Sibel’in yaşam hakkı ihlali ve tek başına yaşamını idame edemeyecek durumda cezaevinde tutulmasıyla ilgili “kötü muamele yasağı” gerekçesiyle AYM’ye yapılan başvuruda, ağır hastalık koşullarına rağmen cezaevinde tutulmayla ilgili “kabul edilemez” kararı verildi. Başvuru neticesinde yaşam hakkı ihlali ile ilgili soruşturma başlatılmaması gerekçesiyle ihlal tespit edilerek, tazminata hükmedildi.   Yaşam hakkının maddi ve usul boyutları ihlal edildi   Vurulmasının ardından savcılık tarafından soruşturma başlatılmamasına ilişkin Sibel’in avukatları tarafından yapılan başvuruda, Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan ifadesinde ve hakimlikçe yapılan sorgusunda, yaralanmasıyla ilgili şikayetini açıkça dile getirmesine rağmen konuyla ilgili bir soruşturma yürütülmediği gerekçesiyle, Anayasal güvence altında bulunan yaşam hakkının maddi ve usul boyutlarının ihlal edildiği belirtildi.   Başvuru yapılmadığı iddia edildi   Başvuruya dair AYM’ye görüş sunan Adalet Bakanlığı, Sibel hakkında yürütülen ceza soruşturması kapsamında yaralandığı belirtilerek, Cumhuriyet Başsavcılığına yaralanma olayıyla ilgili başvuru yapmadığını savundu.    ‘Silahla yaralandığı sabittir’   AYM kararında, olayda başvurucunun nasıl yaralandığını ortaya koyan somut bir bilgi ve belge bulunmadığına dikkat çekerek, “Fakat başvurucunun silahla yaralandığı ve olay nedeniyle hayati tehlike geçirdiği sabittir. Bu nedenle Anayasa'nın yaşam hakkını güvence altına alan 17'nci maddesinin somut başvuruya uygulanabilir olduğu” değerlendirmesine yer verdi.   Mahkeme, yaralanmayla ilgili soruşturma olmadığından yola çıkarak, belge ve bilgi olmadığı gerekçesiyle “eşitlik ilkesinin ihlal edildiği” iddiasıyla incelemenin de mümkün olmadığına kanaat getirdi.   ‘İnceleme, yaşam hakkının usul boyutuyla sınırlı olacaktır’   Yaşam hakkı ihlalinin de usul boyutuyla incelenmesine karar veren AYM, gerekçeli kararında, “Başvurucunun nasıl yaralandığını ortaya koyan somut bilgi ve belge bulunmamaktadır. Nitekim Cumhuriyet Başsavcılığında verdiği ifadesinde güvenlik güçlerince gerçekleştirilen herhangi bir operasyondan söz etmeyen ve nasıl yaralandığını hatırlamadığını beyan eden başvurucu, yaptığı başvuruda güvenlik güçlerince açılan ateş sonucu yaralandığını düşündüğünü söylemiş ve yaralanmasına neden olan kişiler hakkında soruşturma başlatılmamasından yakınmıştır. Bu bakımdan yaşam hakkı kapsamında yapılacak inceleme, zorunlu olarak yaşam hakkının usul boyutuyla sınırlı olacaktır” ifadelerine yer verdi.   Şikayetine rağmen soruşturma açılmadı   Kararda, Sibel’in yaralanmasına neden olan kişiler hakkında şikâyetçi olduğunu açıkça belirtmesine rağmen herhangi soruşturma açılmadığı belirtildi. AYM kararında, bu nedenle yaralanma olayıyla ilgili olarak negatif yükümlülüğün ihlal edilip edilmediğinin tespiti için soruşturma yürütülmesinin Anayasal bir zorunluluk olduğuna vurgu yaptı. Bu gerekçeyle Anayasa'nın 17'nci maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verildi.    Süre aşımı gerekçesi   Sibel’in, tedavisi devam ederken tutuklanmasına ilişkin kötü muamele yasağı ihlali iddiaları da üç başlıkta incelendi. Tek başına yaşamını idame ettiremeyecek durumda olmasına rağmen cezaevinde tutulmasıyla ilgili iddialara “süre aşımı gerekçesi” ile kabul edilemez kararı verildi.   Tıbbi bakımın yetersizliğine ilişkin de başvurdu   Sibel, Baltalimanı Hastanesi'nde tedavi görmesi gerektiğine ilişkin raporlara rağmen tedavi altına alınmadığını, cezaevinde görevli doktorların yakınmalarına gereken önemi vermediklerini, tedavi sürecinin geciktirildiğini, bağırsak torbasını kapatması için sargı bezi kullanmasına rağmen kendisine makas verilmediğini ya da makasın her seferinde saatlerce bekletilerek kendisine verildiğini belirterek, “sağlanan tıbbi bakımların yetersiz olduğu” gerekçesiyle de başvuruda bulunmuştu.   Belge olmadığı için kabul edilemez    Sibel’in birçok kez hastaneye gitme yönünde yaptığı başvurulara da yer verilen AYM kararında, “İnfaz Hakimliğine, hastaneye götürülmediğine dair başvuruda bulunup, bulunmadığına dair belge olmadığı ve yargısal yolların tüketilmediği” gerekçesiyle “kabul edilemez” kararı verdi.   “Ceza İnfaz kurumlarındaki tutma koşullarının başvurucunun sağlık durumuna uygun olmadığına” ilişkin de AYM, İnfaz Hakimliğine başvuru yapmadığı gerekçesiyle kabul edilemez gördü.   54 bin TL manevi tazminat kararı   Başvuruda, yaralanma olayıyla ilgili olarak yürütülen operasyonda gerekli önlemlerin alınmadığı, şikayetçi olunmasına rağmen herhangi bir soruşturma yürütülmediği gerekçesiyle de yaşam hakkının maddi ve usul yönünden ihlal edildiği kaydedilmişti. AYM, bu iddiayla ilgili soruşturma yürütülmediği gerekçesiyle ihlal tespitinde bulunarak, Sibel’e 54 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti. Ayrıca ihlal tespitiyle birlikte sorumluların soruşturulması için kararın Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine karar verdi.   Ne olmuştu?   Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde 28 Kasım 2015 tarihinde, sokağa çıkma yasağı sırasında polisler tarafından vurularak ağır yaralanan Sibel Çapraz, kaldırıldığı hastanede tedavisi devam ederken, hakkında açılan soruşturma kapsamında 2 Mart 2016’da tutuklandı. 96 günlük tedavi sürecinde 15 ameliyat geçirdi. Tutuklandığında İstanbul'da tedavi gördüğü hastaneden Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde ameliyat edilmek için taburcu edildi.   Yaralanma nedeniyle ağır hastalanan Sibel’in, bu koşullarda cezaevinden tahliye edilmesi için Uluslararası Af Örgütü de dahil olmak üzere birçok sivil toplum örgütü kampanya yürütmüştü. Sibel, kalın bağırsağı dışarıda ve kolunun tedavisi yarım bırakılarak, tekrar cezaevine gönderilmişti.   Sibel, yargılamanın 28 Şubat 2017’de görülen dördüncü duruşmasında ev hapsi şeklindeki adli kontrol kararıyla tahliye edilmişti. Yargılamanın sonucunda Sibel’e “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla 7 yıl 6 ay hapis cezası verilmişti. Karara ilişkin istinaf süreci devam ediyor.