Kader Ortakaya dosyasında askerlerin ifadesi alınmadı 2020-11-10 13:25:09   HABER MERKEZİ - Kobanê’ye geçmek isterken açılan ateş sonucu yaşamını yitiren Kader Ortakaya’nın ateşli silahla katledildiği kesinlik kazandı. Ancak buna rağmen o gün görevli askerlerin ifadesi alınmadı.   DAİŞ’in Kobanê’ye dönük saldırlarının gerçekleştiği  6 Kasım 2014 tarihinde Urfa’nın Suruç ilçesinde sınır hattında katledilen kadın hakları aktivisti ve Marmara Üniversitesi yüksek lisans öğrencisi Kader Ortakaya’nın silahla vurulduğu Adli Tıp raporuyla kesinleşti. Bianet’ten Ayça Söylemez’in haberine göre Adli Tıp Kurumu (ATK) İhtisas Kurulu mütalaası, soruşturmanın yürütüldüğü Suruç Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunuldu. Avukat Müslüm Baran’ın Bianet’e yaptığı açıklamaya göre, bu raporun ardından savcılığa tekrar dilekçe vererek soruşturmanın genişletilmesi, askerlerin ifadesinin alınması talep edildi, ancak savcılık buna dair hiçbir işlem yapmadı, askerlerin ifadesi dahi alınmadı.   Müslüm, etkili bir soruşturma yapılmadığı gerekçesiyle ve dosyadaki hukuksuzlukların ortaya çıkarılması için Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yaptıklarını açıkladı.   Tabur Komutanlığı ‘silah kullanmadık’ demişti   Kader’in katledildiği dönem hazırlanan Kara Kuvvetleri Komutanlığı 3’üncü Hudut Alayı 3’üncü Hudut Tabur Komutanlığı yazısında askerin ateş açmadığı iddia edilmişti. Tabur Komutanlığı’nın savcılığa gönderdiği yazıda, “Olayda sadece gaz fişeklerinin kullanıldığı, unsurlar tarafından başka hiçbir silah kullanılmadığı, olaya 7’nci hudut bölük merkezinde bulunan bir adet kobra aracı ile müdahale edildiği, olaya ait elde herhangi bir kamera ya da fotoğraf kaydı bulunmadığı” ifade edilmişti.   Doktor şerh koymuştu   Suruç Kaymakamlığı ve Urfa Valiliği de askerin ateş açmadığını, Kader’in “şarapnelle yaralandığını” iddia etmişti. Suruç Devlet Hastanesi’nde düzenlenen raporda da baş bölgesindeki yaralanmaya ilişkin herhangi bir tanımlayıcı bilgi yer almadı. İlk otopsi raporunda, “kişinin ateşli silah muhtemel şarapnel parçası yaralanmasına bağlı yaygın kafatası ve kaide kırıkları ile birlikte beyin harabiyeti ve kanaması sonucu öldüğü kanaatinin oluştuğu” belirtildi.   Otopsiye katılan doktor Süleyman Konuksever ise rapora “Muhtemel şarapnel parçası ifadesine katılmıyorum” diyerek şerh koydu.   ‘Yüksek kinetik enerjili bir silah’   ATK İhtisas Kurulu mütalaasında, Kader hakkında düzenlenmiş adli belgelerde ve otopsi raporunda bulunan veriler değerlendirildiğinde “Kişinin ateşli silah mermi çekirdeği yaralanması dışında başkaca bir travmatik tesirle öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığı” sonucuna varıldı. Raporda ayrıca, “kullanılan silahın yüksek kinetik enerjili bir silah olduğu” ifadesine yer verilerek, şöyle denildi:   “Mahallinde yapılan otopsisinde tanımlanan bulgular, Kurulumuz tarafından istenilmesi üzerine fethi kabir suretiyle elde edilen cesedin Adli Tıp Morg İhtisas Dairesi kemik inceleme şubesinde değerlendirilmesinden elde edilen bulgular, otopsi fotoğraflarının Kurulumuzda yapılan incelenmesinde tespit edilen bulgular dikkate alındığında; kişinin vücuduna 1 (bir) adet ateşli silah mermi çekirdeği isabet etmiş olup, sağ omuz arka bölgede tanımlanan yerden vücuda girdiği, aşağıdan yukarı sağdan sola seyirle ense bölgesini katederek sol oksipital bölgeden kafatası boşluğuna girdiği, beyin dokusunu katederek, sol forontotemporal bölgeden vücudu terk ettiği dikkate alındığında;   Kişinin ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı kafatası ve yüz kemik kırıklarıyla birlikte beyin kanaması, beyin doku harabiyeti sonucu meydana gelmiş olduğu oy birliği ile mütalaa olunur.”