
‘Kampanya umutlarımızın örgütlü halidir’
- 09:03 9 Mayıs 2025
- Güncel
Elfazi Toral
İSTANBUL - Kadınlar ve gençlerin başlattığı “örgütlenme” kampanyası hakkında konuşan DEM Parti Fatih İlçe Eşbaşkanı Serenay Ulaşan, “Bu kampanya sadece bir çağrı değil; kadının yaşamına, mahallesine, ülkesine ve geleceğine sahip çıkma kararlılığıdır. Kadın varsa, dönüşüm kaçınılmazdır” ifadelerini kullandı.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın etkisi sürüyor. Bu kapsamda, “Barış ve Demokratik Toplum Buluşmaları” adıyla halkla doğrudan temas kurma kararı alındı. Abdullah Öcalan’ın çağrısının geniş kesimlere ulaştırılması ve bu çağrı etrafında kenetlenilerek örgütlenme çalışmalarının güçlendirilmesi amacıyla çeşitli etkinlikler düzenleniyor. DEM Parti, İstanbul'da bu kapsamda ev ziyaretleri, kadın buluşmaları, halk toplantıları ve gençlik etkinlikleri gerçekleştiriyor. Özellikle kadınların ve gençlerin öncülük ettiği buluşmalarda, demokratik bir toplumun inşasında direniş ve mücadele bağlarının güçlendiği vurgulanıyor.
DEM Parti Fatih İlçe Eşbaşkanı Serenay Ulaşan, saha çalışmalarıyla birlikte örgütlenme gücünün arttığını ve kadın öncülüğünde bir toplumsal dönüşümün mümkün olduğunu belirtti.
Çok katmanlı saha çalışması
“DEM Parti Kadın Meclisi olarak yürüttüğümüz bu kampanya, kadınların yalnızca yasal alanda değil, yaşamın her düzeyinde özneleşmesini hedefleyen bir örgütlenme stratejisine dayanıyor” ifadelerine yer veren Serenay Ulaşan, bu çerçevede gerçekleştirdikleri ev ziyaretleri ve mahalle forumlarıyla toplumun her kesimiyle temas kurduklarını belirtti. 27 Şubat’ta yapılan “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” ile birlikte saha çalışmalarına hız verdiklerini dile getiren Serenay Ulaşan, “Önderliğin çağrısıyla birlikte DEM Parti olarak biz de saha çalışmalarımızı bu doğrultuda örgütledik. Bu kapsamda gerçekleştirdiğimiz ev ziyaretleri, mahalle forumları ve sokakla birebir temas üzerinden çok katmanlı bir saha çalışması yürütüyoruz. Özellikle kadınlarla birebir temas kuruyoruz” dedi.
Kadının özneleştiği anlar…
Geçtiğimiz hafta gerçekleştirdikleri bir ev ziyaretine dair bir örnek veren Seranay Ulaşan, “Uzun yıllardır siyasi sürece uzak durmuş bir kadına, ne düşündüğünü ve bu süreçle ilgili neler hissettiğini sorduk. O an yalnız olmadığını fark etti ve çok duygulandı. Aynı zamanda mutlu oldu. ‘Benim de söyleyecek sözüm varmış,’ dedi. Bu, kadının özneleştiği bir andı. Bizim için çok umut verici ve sevindirici bir deneyimdi” ifadelerini kullandı.
Çağrı tüm halklara
Kadınların kendi yaşam alanlarında daha özgür hissettiklerinden dolayı kendilerini daha samimi ve açık bir şekilde ifade edebildiklerini belirten Serenay Ulaşan, bunun kadınlar arasındaki karşılıklı “güven” ilişkisine dayandığını söyledi. “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın yalnızca Kürt halkına yönelik bir çağrı olmadığını kaydededen Serenay Ulaşan, “Bu çağrı, tüm Orta Doğu ve Türkiye halklarına yapılmış çok önemli bir çağrıdır. DEM Parti Kadın Meclisi olarak yürüttüğümüz bu çalışmalarla, bu çağrıyı tüm halklara ulaştıracağız. Herkese düşen rol ve misyonu anlatacağız; herkesin söz sahibi olduğunu ifade edeceğiz” dedi.
‘Kadın varsa değişim mümkün’
“Kendi rolümü bir tanımlayıcı, bir örgütleyici ve bir yoldaş olarak görüyorum” diyen Serenay Ulaşan, kadınlarla birlikte öğrenip birlikte değişim yaşadıklarını dile getirdi. Serenay Ulaşan, “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın, temel dinamiği kadınlar olan bir çağrıdır. Yürüttüğümüz bu kampanya yalnızca bir örgütlenme çağrısı değil; aynı zamanda kadınların yaşamlarında, mahallelerinde ve ülkelerinde söz sahibi olma iradesinin bir ifadesidir. Biz bu iradeyi büyüttükçe, kadınların sesi daha gür çıkacak ve söz hakkı artacaktır. Kadın varsa değişim mümkündür. Toplumsal dönüşümün temel dinamiğini kadınların oluşturduğuna inanıyoruz. Kadınlar öğrendikçe, dönüştükçe daha barışçıl bir dünya bizim olacak; buna yürekten inanıyoruz. Kadınlara dokunmak, fikirlerini almak, onları önemsemek ve kendilerinin de önemsendiklerini fark etmeleri onlar için umut ve mutluluk vericidir. Hayata dair söz sahibi olduklarını fark ediyorlar. Ataerkil bir toplum ve feodal yapı, birçok kadını baskı altında tutuyor. Biz ise evlerine giderek, kendi yaşam alanlarında onlara hayata dair söz hakkına sahip olduklarını ve dünyayı değiştirecek bir güce sahip olduklarını söylüyoruz. Birbirimize sahip çıktıkça bunu başarabileceğimize inanıyoruz” sözlerini kullandı.
‘Halk Önderliğe güveniyor’
Halkların “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”na sahip çıktığına dikkat çeken Serenay Ulaşan, “Halk Önderliğe çok güveniyor. Partimize çok güveniyorlar ve elimizden ne geliyorsa biz de varız diyorlar. Herkeste çok büyük bir umut var. Bu süreci kucaklıyorlar. Aslında hem Türkiye hem Kürdistan hem de Orta Doğu genelinde müthiş bir sahiplenme söz konusu. Buradan doğru bizimde gittiğimiz yerlerde çağrının karşılık bulduğunu düşünüyoruz. Hem Kürdistan halkının hem Türkiye halkları bu barışı çok umutla karşılıyor. Tüm toplumsal kesimler artık savaş değil barış istiyor. Özellikle gittiğimiz değer aileleri, artık kan akmasın barış olsun görüşündeler. Gittiğimiz ev ziyaretlerinde daha önceki kötü sonuçlanan süreçten kaynaklı bir güvensizlik var. Ama partimize herhangi bir güvensizlikleri yok. Önderliğe de herhangi bir güvensizlikleri yok. Fakat iş iktidar tarafına geldiği zaman acaba yine kandırılacak mıyız? sorusuyla karşılaşıyoruz. Fakat biz onlara süreci anlattık onlarda anladılar. Süreci hepimizden çok daha iyi takip ediyorlar” diye belirtti.
‘Başka bir yaşam mümkün’
“Barış ve Demokratik Toplum Buluşmaları” kampanyasının devam edeceğine işaret eden Serenay Ulaşan, son olarak şunları söyledi: “Bizler gittiğimiz her eve Demokratik Toplum Çağrısının ne demek olduğunu, bu coğrafyaya neler getirebileceğini detaylı olarak anlatıyoruz. Çok güçlü bir paradigmaya sahibiz. Bu paradigmayı halklara daha iyi deklare etmeye çalışıyoruz. Bizim güçlü paradigmamızı henüz bilmeyen kişilerde var. Ondan dolayı yurttaşlarla temas kurup eksik kalan noktaları kapatmaya çalışıyoruz. Erkek egemen toplumun dışında bir toplumda yaşamanın mümkün olacağını anlatıyoruz. Sonuç olarak bu kampanya sadece bir örgütlenme çağrısı değildir. Kadının kendi yaşamına, mahallesine, ülkesine, geleceğine söz söyleme iradesidir. Kadın varsa dönüşüm mümkün. Bu kampanya umutlarımızın örgütlü halidir. ‘Barış ve Demokratik Toplum’ çağrısı, sadece DEM Parti olarak değil; tüm halkımızla el ele verip büyüteceğimiz bir çağrıdır. Bu coğrafyaya barış gelmesini istiyoruz. Hep beraber el ele verelim ve barışı taşıyalım.”