Siyasetçiler: Her şey yasal zeminde gelişmeli

  • 09:05 24 Ocak 2025
  • Güncel
Elfazi Toral
 
İSTANBUL – PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın gönderdiği mesajlar arasında Meclis’i işaret etmesine dair değerlendirmelerde bulunan kadınlar, “Kürt sorunu ülke sorunudur. Kapalı kapılar ardından yapılacak hiçbir görüşmeyi kabul etmemek gerek. Her şey yasal zeminde TBMM’de gelişmeli” dedi.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder 28 Aralık tarihinde İmralı’da tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’la görüştü. Heyet gerçekleştirilen temas sonrası Abdullah Öcalan’dan 7 maddelik ana mesajları kamuoyuyla paylaştı.  Heyet, daha sonra siyasi partilerle ve cezaevinde bulunan HDP eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş ile DTK Eşbaşkanı Leyla Güven ile  görüştü. Heyet bu ziyaretlerin ardından 22 Ocak günü ikinci görüşme için İmralı’ya gitti. Yaklaşık dört saat süren görüşmenin ardından heyet yazılı bir açıklama yapacağını duyurdu. 
 
İlk görüşmede, Abdullah Öcalan, gönderdiği mesajda, pozitif bir dile ihtiyaç olduğuna dikkat çekerken, sürecin başarısı için, Meclis’teki siyasi partilerin inisiyatif alması gerektiğini vurguladı. Abdullah Öcalan çözüm için de Meclis’i işaret etti. 
 
Siyasetçilere mikrofon uzatarak, sürece ilişkin düşüncelerini sorduk. 
 
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Kadın Koordinasyonu üyesi Yağmur Yurtsever, 2013-2015 yılları arasında yaşanan çözüm sürecinden bu yana Kürdistan ve Türkiye’de ciddi bir saldırı söz konusu olduğunu söyledi. Kürt sorununa demokratik çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi için bu süreçte gerçekleştirilen diyalogların önemli olduğunu belirten Yağmur Yurtsever, saldırıların ise bir an önce son bulması gerektiğini kaydetti. Barışı ve demokrasiyi en çok kadınların istediğini dile getiren Yağmur Yurtsever, "Biz kadınlar, bu halkın direnişçileri olarak, Türkiye’nin demokratikleşmesini bir sorumluluk olarak görüyoruz. Gelişen diyalog ve temasın, kazanımları artıracak, mücadeleyi güçlendirecek ve örgütlülük inşasını büyütecek bir fırsat olduğunu düşünüyoruz. Eşitlik ve özgürlük adına yeni kazanımlar ve idealler yaratmak, kadın mücadelesinin öznesi olan bizlerin sorumluluğudur” dedi. 
 
‘Kürt sorununun ülke sorunudur’
 
Abdullah Öcalan’ın “Katkıların en önemli zeminlerinden biri de şüphesiz TBMM olacaktır” mesajını değerlendiren Yağmur Yurtsever, şöyle devam etti: “"Mücadelenin ve direnişin temel dayanağı halk ve toplumdur. Ancak bunu güvence altına alacak ve hayata geçirecek olan parlamentodur. Geçmiş dönemlerde Kürt sorununun demokratik çözümü için çeşitli girişimlerde bulunuldu. Bu süreçlerde yasal güvence ve yasal zemin eksikliği ciddi bir sorun olarak ortaya çıktı ve bu eksiklik binlerce insanın hayatına mal oldu. Özellikle 2017 yılında parlamentonun işlevsizleştirilmesi, Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından ciddi bir engel oluşturdu. Bugün ise parlamentonun yeniden kendi sorumluluğunu üstlenmesi, halklar adına yasal düzenlemeler yapması ve güvence sağlaması yönündeki çağrıyı oldukça kıymetli buluyorum. Kürt sorununun var olduğu, toplumun büyük bir kesimi tarafından kabul edilmiş durumda. Demokratik bir çözüme yönelik önemli bir irade ve kabullenme söz konusu. Toplum, yaşanan sorunların bu temelden kaynaklandığının farkında. Parlamentoda etkisi ve yetkisi olan partilerin hiçbiri bu sürecin karşısında durmuyor. Tüm bunlar, toplumsal kazanımların bir parçasıdır. Kürt sorununun, tüm ülkenin sorunu olduğunu kabul etmek gerekiyor. Sayın Öcalan’ın yaptığı çağrı da bunu ifade ediyor: herkesin bu anlamda sorumluluk alması gerekiyor."
 
‘Her şey yasal zeminde gelişmeli’
 
Savaşların ve katliamların en çok kadınları ve çocukları hedef aldığını ifade eden Yeşil Sol Parti Bakırköy Eş Sözcüsü Oya Uçar, Kürt sorununun ve savaşın sona erdirilmesine yönelik bir çözüm bulunmamasının büyük bir zarar oluşturduğunu söyledi. Oya Uçar, “"HDK’nin 1 milyon imza kampanyasını çok kıymetli buluyorum. Bu kampanya, 1 milyon değil, hatta 10 milyona ulaştırılabilirse, toplumdaki umudun büyüklüğünü gösterecektir. Savaşın yarattığı acılardan kurtulmanın getireceği büyük ferahlığı hepimiz biliyoruz. Özellikle, erkek egemen zihniyetin savaştan beslenmesine engel olacak yöntemler geliştirmemiz gerekiyor. Bu ülkede bir şeyler değişecekse, her şey şeffaf olmalıdır. Halk ne istediğini biliyor ve halkın beklediği bu şeffaflığı sağlamak gerekiyor. Abdullah Öcalan ile barış görüşmelerine başlanmasını doğru buluyorum. Ancak bu sürece tüm siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarının katılması şarttır. Doğru olan, bu tür konuların Meclis’te ele alınmasıdır. Kapalı kapılar ardında yapılacak hiçbir görüşme kabul edilemez. Barış görüşmeleri, mutlaka yasal bir zeminde ve açık bir şekilde yürütülmelidir” diye belirtti. 
 
‘Herkesin rol alması gerekiyor’
 
Türkiye’nin demokratikleşmesi meselesinin ana mesele olduğunu aktaran HDK Genel Meclis üyesi Esengül Demir,  Abdullah Öcalan’ın üzerine düşen görevi yerine getireceğini söyledi. Birleşik mücadele ile Orta Doğu’da sorunların çözülebileceğini anımsatan Esengül Demir,  “Sayın Öcalan’ın çözüm için gönderdiği mesajları dikkate almak lazım. Bu fırsatı iyi değerlendirmek gerekiyor. Daha önce ki dönemlerde çözüm sürecinin, Dolmabahçe Mutabakatı sonrası dağılması ve ardından OHAL koşullarının ve çöktürme planının devreye girmesi anti demokratik bütün uygulamaların yaşandığı sürece hepimiz tanıklık ettik. Dolayısıyla kamuoyu temkinli ve merakla izliyor. Ama izlemenin ötesine geçmek lazım. İzlemeden çok rol alarak süreci hızlandırmak lazım. Bu sürece dahil olarak doğru  yürütülmesi için evrilme sürecine müdahil olmak gerek” şeklinde konuştu.
 
Süreç ‘umut’ verici
 
Barış ve müzakere süreci yeniden başlayacaksa Türkiye halklarının yararına olabilmesi için herkesin bu sürece dahil olması gerektiğine dikkat çeken Esengül Demir,  bütün toplumun taleplerinin göz önünde bulundurulması gerektiğini kaydetti. Bu sürecin “umut” verici olduğunu dile getiren Esengül Demir,  “Sayın Öcalan’ın mesajında Gazze ve Filistin vurgusu yaparak Türkiye’nin bölgedeki Kürtlerle bu meseleyi ortaklaşarak ve onlarla barışarak yürütmesinin önemli olduğu vurgusunu da özellikle yapıyor. Uluslararası ve Türkiye bunun belli bir hukuki çerçevede kavuşturulması ve kamuoyunun dahil etmesi, muhalefetin bütün güçleri bu sürecin içinde olması gerektiği vurgusu da mesaj da açığa çıkıyor. HDK olarak ta biz HDK’nin kuruluşundan bu yana bizim temel paradigmamız olan Türkiye’nin demokratikleşmesi bütün halkların bir arada eşit yaşayabilmesinin koşullarının bugün oluşabileceğine olan inancımızla barış sürecini örmek adına da bir kampanya başlattık. Bu meselenin toplumsallaşması için toplumun gündemine taşıyabilmesi için önümüze bir çalışma koyduk. Bizler de bu sürecin belirleyeni olalım” sözlerini kullandı. 
 
‘Barış acil bir ihtiyaçtır’
 
Sosyalistler Partisi (SOLDEP) Genel Koordinasyonu’ndan Doğa Tekneci ise şunlara dikkat çekti: “Barışın tam da bu süreçte bizler için ne kadar şart ve ihtiyaç olduğunu söyleyebiliriz. İmralı görüşmeleri çok önemli bir  konumda. Barış şu anda acil bir ihtiyaçtır. Türk-Kürt kardeşliği için bir adım atılması gerekiyor biz de bunu savunuyoruz. Biz her zaman halkların kardeşliğini savunduk. Barışa giden yolda en büyük katkıyı verecek olan TBMM’dir. Sayın Öcalan Kürt halkını temsil eden çok önemli bir liderdir. Elbette ki ortak bir masada buluşup konuşulması, isteklerin ve ihtiyaçların belirtilmesi gerekiyor. Barışa gidebilmek için biz kadınların ataerkil kapitalizmi yıkmamız gerekiyor. Barış için atılan bütün adımlar çok önemli.”