Sağlık Çalıştayı'nın sonuç bildirgesi açıklandı

  • 18:39 6 Ekim 2024
  • Güncel
 
İSTANBUL-Uluslararası Cezaevleri Sağlık Çalıştayı'nın sonuç bildirgesinde, İmralı Cezaevi’nde bulunan tecride dikkat çekilerek, “İmralı’daki uygulamalarını başta kara hapishanelerine sonrasında da tüm topluma bir yönetim biçimi olarak yaymakta, kurumsallaştırmaktadır” denildi.
 
 
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Sağlık Meclisi, İmralı başta olmak üzere cezaevlerindeki siyasi tutsakların durumuna dikkat çekmek amacıyla düzenlenen “Uluslararası Cezaevleri Sağlık Çalıştayı’nın sonuç bildirgesi açıklandı.
 
 Gün boyu basına kapalı şekilde gerçekleşen çalıştayın sonuç bildirgesi HDK Sağlık Meclisi üyesi Heval Bozdağ tarafından okundu. Bildirgede şunlar denildi: “Türkiye ve Kürdistan hapishanelerindeki infaz rejimi, yıllar içerisinde oldukça ağırlaşmış bulunmaktadır. Mevcut durumda mahpusların sağlık hakkına erişimleri başta olmak üzere yasal haklarına erişim konusunda ciddi ihlaller söz konusudur. Politik mahpusların içinde bulundukları sağlık koşulları ve infaz rejimindeki ayrımcı düzenlemeler ve uygulamalar, başta aileleri olmak üzere toplum üzerinde belirsizlik, güvencesizlik ve yılgınlık duygusunu büyütmektedir. Mahpusların içinde bulundukları koşullar, toplumda adalete olan inancı zayıflattığı gibi toplumsal mücadeleyi zayıflatma amacını da taşımaktadır. Bu yönüyle hapishane koşulları toplumun politik sağlığını bozma amacı taşıyan bir iktidar pratiği olarak değerlendirilmelidir.
 
İmralı iktidarın laboratuvarı durumundadır
 
İmralı Ada Hapishanesi Türkiye hapishaneleri içerisinde özel bir yere sahiptir. İmralı Ada Hapishanesinde bulunan Sayın Abdullah Öcalan, Sayın Ömer Hayri Konar, Sayın Veysi Aktaş ve Sayın Hamili Yıldırım’dan yaklaşık dört yıldır haber alınamamaktadır. Bu haber alamama süreci boyunca avukatları İmralı’daki mahpusların sağlık durumunun takibini yapamamakta, hukuki görevlerini ifa edememektedirler. Hapishanelerdeki infaz koşullarından, avukatların mesleklerini icra etme koşullarına; ailelerden topluma kadar yayılan bir toplu cezalandırma politikası yürürlüktedir. Bu yönüyle İmralı hapishanesi, adeta iktidarın bir laboratuvarı durumundadır. İmralı’daki uygulamalarını başta kara hapishanelerine sonrasında da tüm topluma bir yönetim biçimi olarak yaymakta, kurumsallaştırmaktadır.
 
Tüm bu belirlemelerden hareketle Çalıştay;
 
*Hapishanelerin bir rejimin aynası olduğunun altını önemle çizer. Hapishane rejiminin hedefinde bir bütün olarak Demokratik Kürt Muhalefeti ve Türkiye Toplumsal Muhalefeti olduğunu belirtir.
 
*Hapishanelerde yaşanan sağlığa erişim problemleri, gelinen aşamada fiili ölüme terk etme rejimine, zamana yayılmış bir çürütme, teslim alma rejimine dönüştüğünü vurgular.
 
*Sağlık hakkı temel bir insan hakkı olarak görür. Türkiye ve Kürdistan hapishanelerinin kötü biçimde inşa edilmiş mimari yapıları, mahpusların nitelikli gıdaya ulaşamaması, sağlığa erişim ihlalleri ve daha birçok nedenle mahpusların ölümcül hastalıklara yakalandığı, yaşamlarını kaybettikleri kapatma alanlarına dönüştürüldüğünü kabul eder.
 
*Türkiye ve Kürdistan hapishanelerinde bulunan binlerce ağır hasta mahpusun ve sağlığa erişim hakları ellerinden birçok gerekçeyle alınan mahpusların sağlığa erişim haklarının derhal sağlanmasını savunur. Uzun tutukluluk gibi cezalandırma yöntemleri ile neredeyse yaşamlarını hapishanelerde geçirmiş olan mahpusların UMUT HAKKININ ulusal-uluslararası sözleşme ve içtihatlar gözönüne alınarak tanınmasını önemle belirtir.
 
*Yürütülen savaş politikaları sonucu göç etmek zorunda kalan göçmen ve mültecilerin gittikleri yerlerde de kapatılmayla karşı karşıya kaldığının ve sağlık hakkına erişimde benzer sorunları yaşadıklarının altını çizer.
 
*Tüm işkence türlerine karşı olduğunu, fiziksel ve psikolojik işkenceye karşı durduğunu ifade eder.
 
*Türkiye ve Kürdistan’daki hapishanelerin; kapatma mekanları olarak devletlerin kendi aralarındaki deneyim aktarımlarının ve işbirliklerinin bir sonucu olarak şekillendiğini kabul eder. Bu gerçekten hareketle başta İmralı Ada Hapishanesi olmak üzere temel insan haklarının, yaşam hakkının ve dünya halklarının özgürlük hukukunun çiğnendiği mekanlar olan hapishaneler gerçeği karşısında, uluslararası dayanışmanın büyütülmesini ve mücadele ağının oluşturulmasını önemser.”