Carole Eleftheria: Kobanê Rojava Devrimi’nin ilk büyük zaferi 2025-01-26 09:02:44   Melek Avcı   ANKARA- Kobanê’nin Rojava Devrimi’nin ilk büyük zaferi olduğunu belirten Fransa Jineolojî Komitesi Üyesi Carole Eleftheria, “Her bir coğrafyamızda direniş hikayelerimizle yeniden bağ kurmalı, kadınların tarihini yeniden keşfetmemiz gerekiyor. Bizi inşa eden sömürgeci, ırkçı, cinsiyetçi, pozitivist zihniyeti anlayın ve ondan kopup kurtuluş sağlayın.  21. yüzyıl kadınların yüzyılı olacaktır” dedi.    Suriye’de çatışmaların başlamasının ardından 19 Temmuz 2012’de Kobanê Halk Meclisi kentin yönetimini üstlenerek Rojava Devrimi’ni başlattı. Art arda Cizîrê ve Efrîn kantonlarının ilanıyla Rojava’da Demokratik Özerklik ilanı gerçekleştirildi. Kobanê, tek bir mermi sıkılmadan, halkın katılımı ile Rojava Devrimi’nin kıvılcımı yakıldı. Suriye iç savaşının yayılması sırasında, Kürt halkı sorunun şiddet yerine demokratik müzakerelerle çözülmesini esas aldı. Bu talepler karşılık bulmayıp, bölgedeki şiddet giderek büyüyünce; Kürt, Arap, Süryani, Ermeni ve Türkmen’i ile Rojava halkları demokratik ve özgür bir yaşam için adım atmaya başladılar. 2012’nin başından itibaren halk meclisleri kurulurken, iç savaşın bir tarafı olmak yerine, 3’üncü bir çizgide ilerlenerek Rojava’nın savaş alanı olmasını önleyecek politika esas alındı.    Devrimi savunmak için seferberlik   Kürt halkının devrimle birlikte elde ettiği kazanımlar ve statüsüne karşı devrimin ilk kıvılcımın yakıldığı Kobanê’ye 15 Eylül 2014’te DAİŞ, Türkiye desteğiyle saldırdı. YPG ve YPJ, DAİŞ’e karşı direniş gösterirken, Rojava Özerk Yönetimi de “Kobanê düşerse Rojava düşer, Kerkük düşer” diyerek, tüm Kürt halkına Kobanê’yi savunma çağrısı yaptı. PKK Lideri Abdullah Öcalan, DAİŞ’e karşı Kobanê’yi savunmak için seferberlik çağrısı yaptı. Bunun üzerine üç parçadan da Kürtler harekete geçti.   Tarihi duyuru: Kobanê rizgar bû   DAİŞ’e karşı 134 günlük bir direnişin sonucu olarak 26 Ocak 2015 yılında Kobanê'nin kurtuluşu ilan edildi. Kobanê’nin kurtuluşunda kadın savaşçıların öncülük rolü tüm dünya tarafından övgüyle karşılandı.DAİŞ’in Kobanê’de yenilmesi ve Kobanê’nin özgürleştirilmesini tarihe şu sözler yazıldı: “26’ê meha Çile 2015. Kobanê rizgar bû. Saet 3 kêm 10 deqe.”   Fransa Jineoloji Komitesi Üyesi Carole Eleftheria, Bugün de saldırı altında olan devrime ilişkin değerlendirmelerde bulundu.   En aşağılık karanlığa karşı öncü kadınlar   “Kobanê Devrimi, Rojava Devrimi’nin ilk büyük zaferidir” diyen Carole Eleftheria, devrimin kendi kaderini tayin etme mücadelesinin güçlü bir simgesi olduğunu kaydetti. Carole Eleftheria, “Kadınların ön saflarda yer aldığı barbarlığa karşı mücadelenin, özgürlük mücadelesinin ve kendi kaderini tayin etme mücadelesinin güçlü bir simgesidir. Kadınların bu özgürlük mücadelesinde öncü bir rol üstlendiğini, en aşağılık karanlığa karşı bu direnişteki birincil rollerini vurgular” dedi.    ‘Muazzam bir umudun temsili ve somutlaşmasıdır’   Devrimin kadınların gücünü ortaya koyduğunu vurgulayan Carole Eleftheria, sadece Kobanê’de değil tüm dünya kadınları için bir örnek direniş modeli olduğunu belirtti. Carole Eleftheria, “Kendilerini savunmak için direnme yeteneklerini ama aynı zamanda tüm toplulukların kadınları için direnme yeteneğini açığa çıkartıyor. Bu devrim tüm dünya kadınları ve tüm halklar için yapılmıştır. Rojava'da ve çok daha ötesinde gerçek bir demokratik proje için muazzam bir umudu, gerçek bir umudu temsil ediyor. Kadınların özgürleşmesini, halkların bir arada yaşamasını ve ekolojiyi savunan bir ideolojinin doğrudan demokrasi pratiğiyle somutlaştırılmasıdır. Bu devrim, belirli bir mücadele deneyimiyle desteklenen, denenmiş ve test edilmiş bir ideolojinin ortaya koyduğu öneriler üzerine inşa edilebildiği için saman alevi gibi parlayıp sönmemiştir” sözlerini kullandı.   ‘Türkiye kadınların direnişini çökertme hedefi güdüyor’   Yıllardır Türkiye’nin devrime yönelik saldırılarına değinen Carole Eleftheria, bu kirli saldırıların insanlığa ve doğaya karşı yürütüldüğünü söyledi. Temelinde kadını çöktürme planı olduğuna dikkat çeken Carole Eleftheria, “Türkiye'nin ve ona bağlı paralı askerlerinin saldırıları en kirli saldırılardır. İnsanlığa ve doğaya yapılan saldırılardır ve ana hedefleri de tabi ki kadınlardır. Bu saldırılar, kadınların direnişini ve demokratik projelerini her ne şekilde olursa olsun çökertme hedefi güdüyor. Bunu hedefliyor. Türk devleti neo-Osmanlı planını uygulamak için paralı askerleri bu saldırıları gerçekleştirmek ve kadınların direnişini yok etmek için kullanıyor” diye konuştu.    ‘Kadınlar iktidarlar için varoluşsal bir tehdittir’   “Bu saldırılar esasen kadınlara yöneliktir çünkü kadınlar iktidarlarına, sistemlerine yönelik varoluşsal bir tehdittir” diyen Carole Eleftheria şöyle devam etti: “Değerleri ve ilkeleri uyumlu Türkiye ile uyuşmuyor. Biliyoruz ki yeryüzünde kadınlar sömürgeleştirilen ve sömürülen ilk gruptur. Bir grubun diğeri üzerindeki iktidarı ele geçirmesine böylece tahakkümünü kurmasına ve kadınların köleleştirilmesini sürdürmesine olanak veren bir kopuş vardı. Dolayısıyla bu saldırıların amacı egemenlik, şiddet ve sömürgeleştirme durumunu ilelebet sürdürmektir. Eğer kadınlar isyan eder, örgütlenirse ve kendilerini savunurlarsa, her türlü egemenlik biçimi pekâlâ ortadan kalkabilir. Kadınlar bu yenilenmenin, bu üçüncü yolun sembolüdür. Onlar öncüdür.”   ‘Önemli olan bu modeli korumak’   Ulus üstü bir dayanışmanın yaratılarak modelin ve devrimin savunulması gerektiğini belirten Carole Eleftheria, “Bu devrimi ve kazanımlarını korumak esastır. Ulus ötesi bir dayanışma yaratmamız gerekiyor. Her kadın, her demokratik değerlere sahip insan bu devrime destek verebilmelidir. Önemli olan bu modeli korumak, bu devrimi savunmaktır. Örneğin bunu farklı medya araçlarıyla yayabilir, ana akım medyanın -genellikle yalan yanlış bilgilerle- bunu ele almasını beklemeden işleyebilir ve duyurabiliriz” dedi.    ‘Yaşama saygıyı hedefleyen bir mücadeledir’   “Her halk kendi kaderini tayin edebilmelidir” diyen Carole Eleftheria devamında şunları belirtti: “Bu sistem herkes için bir fırsattır, kişinin kendi cinsiyeti, kültürü, diniyle yaşayabilme ve saygı görme ihtiyacına cevap vermektedir. Bu mücadele sadece kadınların değil, bütün halkların, bütün çocukların mücadelesidir. Aynı zamanda tüm canlılara ve doğaya bir bütün olarak yaşama saygıyı hedefleyen bir mücadeledir. Başkaları özgür olmadıkça hiçbir kadın özgür olamayacak. Tüm kadınların sınır ötesi bir ittifaka ihtiyacı var.    Direniş hikayelerimizle yeniden bağ kuruyoruz: Yaşasın Rojava   Sadece göz boyamadan ibaret olan liberal reformlara kanmamaya da dikkat etmeliyiz. Bu, zihniyetler üzerinde çok çalışılması gereken bir model: Her birimizin içine, biz farkında olmadan sızmış olan ataerkillik ve kapitalizmin zihniyetlerini sömürgesizleştirmek. Bunun için de jineolojiye önemli bir görev düşüyor. Her bir coğrafyamızda direniş hikayelerimizle yeniden bağ kurmalı, kadınların tarihini yeniden keşfetmemiz gerekiyor. Bizi inşa eden sömürgeci, ırkçı, cinsiyetçi, pozitivist zihniyeti anlayın ve ondan kopup kurtuluş sağlayın.  21. yüzyıl kadınların yüzyılı olacaktır; ‘Jin jiyan azadî’ sloganı bunun mükemmel bir ifadesidir. Yaşasın kadın devrimi! Yaşasın Rojava!”