HDK ve bileşenleri: İzleyici değil özneyiz 2025-01-18 09:06:04     Rozerin Gültekin    İSTANBUL - HDK ve bileşenleri, başlattıkları “Barış için 1 milyon imza” kampanyasında toplumun barışın öznesi olması gerektiğini vurguladı.  Bileşenler, "Biz barışı sadece isteyen ve bunun sonucunu bekleyen, izleyen bir yerden değil, buna sahip çıkan, adım adım ören bir pozisyonda olmalıyız" dedi.    Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ve bileşenleri “Barış için 1 milyon imza” kampanyasını 16 Ocak’ta gerçekleştirdiği basın toplantısıyla deklare etti. Kamuoyuna açık şekilde gerçekleşen imza kampanyasına dair HDK ve kampanyada imzası bulunan bileşenlerin temsilcileri değerlendirmelerde bulundu.   ‘Barışı toplumsallaştırmak için yola çıktık’   “HDK olarak bir barış çağrısı konusunda meseleye taraf olmak, Türkiye toplumuna barışı anlatmak ve barışı toplumsallaştırmak için yola çıktık” diyen HDK Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş, imza kampanyası kapsamında önümüzdeki günlerde çeşitli çalışmalar yapacaklarını ifade etti. Meral Danış Beştaş, “Barış meselesi şu anda Türkiye toplumunun en çok ihtiyaç duyduğu mesele. Ama tabii ki demokratik bir zeminde, adil, yaşanılabilir ve onurlu bir barıştan söz ediyoruz.  Bu konuda diller farklı olsa da önümüzdeki dönemde barış dilini kurumsallaştırmak ve barış dilini ortaya koymak gerekiyor. Tişrîn'de yaşananlar, kayyım atanması, konuşma dilleri tabii ki bu süreçle uyumlu değil. Barışın tesis edilebilmesi için toplumun katılması ve güven duyması gerekiyor. Kürt meselesini demokratik siyaset kanallarını açarak çözmek istiyorsak, tehdit dilinden, kayyum uygulamalarından vazgeçmek ve Kuzey Doğu Suriye'de, yaşayan Kürtleri, diğer halkları kabul etmek gerekiyor. Rojava'daki devrimin dünyadaki bütün halklara, ülkelere bir umut kaynağı olduğunu biliyoruz.”   ‘Abdullah Öcalan bu topraklara barışı yeni istemiyor’   Abdullah Öcalan’ın gerçekleşen görüşmede barışın inşası için sunduğu 7 maddenin barış için yürütülen mücadelede yol gösterici olduğuna işaret eden Meral Danış Beştaş, “Sayın Öcalan ile birinci görüşme yapılabildi ve ikinci görüşmenin kısa sürede yapılmasını istiyoruz. 7 madde de çok güçlü bir demokratik dönüşüm vurgusu var. Abdullah Öcalan bu topraklara barışı yeni istemiyor. 93 ateşkesinden bu yana bunu savunuyor ve bunun pratiğini de ortaya koyuyor. Kendi koşulları neye el veriyor, neye el vermiyor? Bu yönüyle Sayın Öcalan'ın barışı örme konusunda çalışma koşullarının oluşması gerektiğini savunuyoruz. Bu da fiziki özgürlükten geçiyor. İstediği temasları kurabileceği, görüşebileceği, fikir alışverişinde bulunabileceği bir süreci yaşamamız lazım. Ne zaman görüşlerini ileteceğini bilmediğimiz bir zeminde bunun sağlıklı yürümesi de sıkıntılı olacak. Bu yönüyle biz umut hakkının bir an önce yaşama geçirilmesi gerekiyor. Tecrit bir işkence yöntemidir. Şu anda da tecrit kırılmış değil. Tüm kamuoyuna şu çağrıyı yapıyorum; biz bu savaş ortamına, çatışmalı ortama, demokrasinin olmadığı zemine mecbur değiliz. Bunu biz değiştirebiliriz. Biz barışı sadece isteyen ve bunun sonucunu bekleyen, izleyen, seyirci olan bir yerden değil, buna sahip çıkan, adım adım ören bir pozisyonda olmalıyız. Herkesi bu imza kampanyasını büyütmeye, imzacı olmaya, imza toplamaya ve bu perspektifi, bu düşünceleri yaymaya davet ediyorum. Bir imzayı da sizden istiyoruz” diye çağrı yaptı.   ‘Ekmek ve barış mücadelesini her yerde yükselteceğiz’   Yıllardır süren savaşın aynı zamanda Kürt halkını yönelik uygulanan inkar politikalarını derinleştirdiğine dikkat çeken Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP) Yürütme Kurulu üyesi Tülay Korkutan, barışın sesinin yükseltilmesine ihtiyaç olduğunun altını çizilerek, kampanyada neden yer aldıklarını dile getirdi. Tülay Korkutan, “Bu kampanyadaki önemli başlıklardan bir tanesi ekmek ve barış mücadelesinin Türkiye topraklarında yükseltilmesi. Yoksulluğun emekçiler üzerindeki en çetrefilli zamanlarını yaşıyoruz diğer yandan savaş politikalarıyla emekçiler baskı ve sindirme politikaları altında kalıyor. Bu yüzden de HDK ve bileşenleri olarak ekmek ve barış mücadelesinin ortaklığının birbirinden ayrılmaz bir bağının olduğunun farkındayız. Bütün Türkiye emekçileri, halkları, kadınları, gençleri açısından barış elzem bir noktada duruyor. Emekçilerin bizzat özne olduğu, bu konuda sözünü söylediği, rolünü oynadığı ve mahalleye, fabrikaya, sokaklara bu kampanyayı götüren bir süreç olacak. Biz de SODAP olarak bu kampanyanın içerisindeyiz. Ekmek ve barış mücadelesini biz de bulunduğumuz her yerde yükselteceğiz” dedi.   Halklara barış için çağrı   Savaştan en çok kadın ve çocuğun zarar gördüğüne dikkat çeken Tülay Korkutan, bundan dolayı kadınların onurlu bir barışın sesini yükseltmede öncü olması gerektiğinin altını çizdi. Tülay Korkutan, “Orta Doğu'daki savaşın bir an önce halklar ve emekçiler lehine demokratik bir şekilde çözüldüğü süreci birleşik bir mücadele ile ortaya koymak gerekiyor. Halklara çağrımız var. Barış gerçekten de elzem bir yerde duruyor. Herkesin onurlu barışın inşasında rolünü oynaması ve tarihsel olarak da sözünü söylemesi için mutlaka imza atması gerekiyor” diyerek çağrı yaptı.   ‘Nasıl bir barış?’ sorusu   Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Didem Göçer, “Barış için 1 milyon imza” kampanyasının destekçisi olduklarını dile getirerek, onurlu barışın bir an önce sağlanması gerektiğini söyledi. Didem Göçer, “İktidarın niyetinden bağımsız olarak barış toplumsallaşmalı ve bütün ezilenlerin, emekçilerin, kadınların sahiplenmesi sağlanmalı. Barışı, iktidarların ve savaşı yönetenlerin değil, emekçilerin ve toplumsal muhalefetin sahiplenmesi gereken bir süreç olarak görüyoruz. Nasıl bir barış? Emekten, emekçiden, ezilenlerden, tüm inançların isteklerinden yana bir barış diyoruz. İktidarlarla müzakereden ziyade toplumsal muhalefetin taleplerini dile getirdiği, her yerde söz kurduğu bir süreç yaşanırsa bu bizim için onurlu bir barış olacaktır. Biz kendi kitlemiz dahil bütün ezilenler, toplumsal muhalefet, emekçiler, işçiler, kadınlar arasında barışın sahiplenilmesi için çalışmalar yürüteceğiz. Sokakta, evde, köyde, çalıştığımız her yerde, okullarda, hastanelerde hepsinde insanlara barışı anlatacağız. Türkiye halklarına, ezilenlere, kadınlara, emekçilere barış için bir milyon imza kampanyasını sahiplenme çağrısı yapıyoruz” dedi.    ‘Sosyalistler olarak kampanyanın bir öznesiyiz’   Sosyalistler Partisi (SOLDEP) İstanbul Koordinatörü Doğa Tekneci ise şöyle konuştu: “Kampanyanın amacı barışın gerçekten temel ihtiyaç olduğunu toplumsal kesimlere duyurabilmek ve barışın kaybedenin olmadığını herkesin kazanan olduğunu göstermek. Bu, sadece çatışmanın durmasıyla bitecek bir şey değil, aynı zamanda insanların birbirini anlayıp, birbirini dinleyebildiği, birbirinin farkında olduğu ve kimliklerine saygı duyması gereken bir süreç. Sosyalistler olarak bu kampanyanın da bir öznesiyiz. Bunun için birçok çalışma yapacağız ve sesimizi duyurmaya devam edeceğiz. Gerçekten halkların kardeşliği ve barış ortamı oluşturmak için bir adım atmak istiyorsanız, sizi bu imza kampanyasına davet ediyoruz.”