1 Mayıs: Savaşa karşı halkların kardeşliğini savunacağız

  • 09:05 25 Nisan 2022
  • Emek/Ekonomi
ANKARA - EMEP Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan, 1 Mayıs’ta alanlarda savaşa karşı halkların kardeşliğini savunacaklarını belirtirken, Halkevleri Genel Yönetim Kurulu üyesi Zeynep Çelik de “İktidar her sıkıştığında savaş siyasetiyle toplumu baskılamaya çalışıyor” dedi.
 
Bu yıl 1 Mayıs, AKP’nin çözmek yerine, savaş ile daha da derinleştirdiği ekonomik kriz koşullarında karşılanıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK), Hane Halkı İşgücü Araştırması (HİA) sonuçlarına göre Şubat ayına yansıyan işsizlik oranı yüzde 10,7. Aynı rapora göre işsiz sayısı 3 milyon 579 bin. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi'nin (DİSK-AR) İşsizlik ve İstihdamın Görümümü Raporu'nda ise Şubat ayında geniş tanımlı işsiz sayısı 7 milyon 989 bin kişi olarak gerçekleşti. Pandemi öncesine göre işsiz sayısı 959 bin arttı. TÜİK’e göre Şubat 2020’de yüzde 12,6 olan işsizlik Şubat 2022’de yüzde 10,7’ye düştü. Ancak geniş tanımlı işsizlik yüzde 20,7’den yüzde 21,8’e yükseldi.
 
1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü yaklaşırken, konuya ilişkin Halkların Demokratik Partisi (HDP) öncülüğünde Türkiye İşçi Partisi (TİP), Emek Partisi (EMEP), Toplumsal Özgürlük Partisi, Emekçi Hareket Partisi, Halkevleri ve Sosyalist Meclisler Federasyonu olmak üzere 7 örgüt yayınladığı ortak bir açıklama ile 1 Mayıs deklarasyonunu açıkladı. Bileşen temsilcileri, 1 Mayıs’ın önemine dair konuştu.
 
‘Ortak mücadelenin olanaklarını tartışıyoruz’
 
EMEP Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan, ittifaka dönüştürme yolunda oldukları bileşenler ile ele aldıkları özel günlerden birinin 1 Mayıs olduğunu belirtti. Her dönem 1 Mayıs’ın kendi özgünlüğünün söz konusu olduğuna değinen Selma, “2022 1 Mayıs’ına baktığımızda özellikle ekonomik kriz koşullarının, işçi ve emekçi sınıfının çalışma ve yaşama koşullarının her geçen gün ağırlaştığı bir süreci yaşıyoruz. Bu dönem en yüksek enflasyonu yaşadığımız bir dönem. Halkın satın alma gücünün düştüğü, gelirlerinin azaldığı, fiyat standardının düştüğü bir dönem ama aynı zamanda mücadele eğilimlerinin de arttığı bir dönem. Aralık ve Ocak ayında 120’nin üzerinde işyerinde grev, iş bırakmalar ve direnişler söz konusu oldu. İşçiler bu mücadeleden büyük oranda kazanımla çıktılar. İşçiler direnişleriyle zam taleplerini, fazla mesai ücretlerini, çalışma koşullarına dair taleplerini kabul ettirdi” sözlerine yer verdi.
 
‘Savunma harcamaları adı altında silaha bütçe ayrılıyor’
 
Hükümetin Ukrayna savaşının ortağı olmak istediğini vurgulayan Selma, buralara önemli silah ticaretinin söz konusu olduğunu kaydetti. Son birkaç aylık süreçte bile savunma harcamaları adı altında silaha ayrılan bütçede önemli bir artış olduğunu ifade eden Selma, “Ekonominin önemli bir oranının buralara harcanacağını biliyoruz. İşçi ve emekçilerin önümüzdeki süreç içinde yoksulluğa, işsizliğe itildiği bir süreci yaşayacağız.  Aynı zamanda bu, tepkilerin de biriktiği bir dönem. İşçi ve emekçilerin hem talepleriyle yola çıktıkları direnişler, grevler buralarda biriktirdiği mücadele birikimi hem 8 Mart ve 21 Mart’ta demokrasi talepleriyle alanlara çıkan kadınlar, demokrasi isteyenler, halklar ve emekçi sınıflar 1 Mayıs’ta da benzer taleplerle sokağa çıkacak gibi görünüyor. Biz bu açıdan 1 Mayıs’ın bu dönem ekonomik talepler açısından taleplerin görünür kılındığı ama aynı zamanda demokratik haklar ve siyasal özgürlükler açısından da taleplerin görünür kılındığı bir gün olarak kutlanmasının önemli olduğunu düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
 
‘Savaşa karşı halkların kardeşliği’
 
Selma, dünya ölçeğinde kutlanan tek enternasyonal günün 1 Mayıs olduğuna vurgu yaparken, “Bu açıdan da emperyalistlerin özellikle bölgede girişmiş oldukları bu savaş politikalarının karşısında halkların kardeşliğinin, halklarla dayanışmanın dile getirileceği bir gün olarak 1 Mayıs’ın örgütlenmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz. 1 Mayıs sadece kent merkezlerinde yapılacak gösterilere sığmayacaktır. Bütün işçi ve emekçilerin taleplerinin karşılık bulduğu eylem ve etkinliklerle 1 Mayıs’a hazırlanılması da önemli. Bütün yerellerden yapılacak bu eylem ve etkinliklerle hem işçi, emekçi sınıfının taleplerini gösterdiği hem de demokrasi isteyenler, siyasal özgürlükleri savunanların kendi taleplerini gösterdiği bir gün olarak 1 Mayıs’ı kutlamanın önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle 7 kurum yaptığımız açıklamada kitlesel ve yaygın 1 Mayıs’ın kutlanması yönünde de bütün sendikalara, demokrasi güçlerine ve halk güçlerine çağrımız oldu” dedi.
 
‘İktidar savaş siyasetiyle toplumu baskılamaya çalışıyor’
 
Halkevleri Genel Yönetim Kurulu üyesi Zeynep Çelik de “Demokrasi İttifakı”na dikkat çekerek, “İnsanların pandemi nedeniyle evlere hapsedildiği ama çalışmak zorunda bırakıldığı, üstüne binen ekonomik krizin yükünün emekçi, yoksul kesimin sırtına bindirildiği bir süreç. Bir taraftan tek adam iktidarının zorbalık ve baskıyla bu toplumu şekillendirmeye, yönetmeye çalıştığı, tüm demokratik kanalların tıkanmaya çalıştığı, yerel yönetimlere kayyımların atanması, kadın derneklerinin kapatılmasıyla karşı karşıya geldik. İktidar her sıkıştığında çeşitli düzeylerde savaş siyasetiyle bu toplumun tamamını baskılamaya, sindirmeye yönelik adımlar atıyor. Cezaevlerinden her gün ölüm haberleri geliyor. Bunun karşısında toplumun ilerici kesimlerinin bir araya geldiği, birlikte durduğu ve bu süreci birlikte programladığı bir yandan sokak gücünü oluşturduğu, demokratik muhalefeti harekete geçirdiği bir süreç de var” ifadelerinde bulundu.
 
‘Krizin sorumlusu halklar değil sermayeler’
 
Kriz sürecine değinirken, krizin sorumlusunun halklar değil, sermaye olduğunun altını çizen Zeynep, buna karşı demokratik haklarını kullandıkları bir yapı oluşturmaya çalıştıklarını kaydetti. Zeynep, “Seçimden önce başlayan, demokratik talepleri harekete geçiren, bunun alternatifini de yaratan, adres oluşturabilen, bir taraftan seçimi de gören ama sadece seçimle de sınırlı olmayan bir yapı oluşturmaya çalıştık. Son 10 yılda gerçekleşen seçimlerin her birinde sandıktan çıkanın değil, sandıkta sayanın iktidar olduğunu gördük. Seçme hakkının da gasp edildiği bir süreç olduğu için 3’lü bir aşamayı da gözeten ve bunun için bugünden yarını kurabilecek adımı birlikte atmanın zemini ve taleplerini oluşturmaya çalışıyoruz” dedi.
 
‘Ekonomik krizin yükünü biz çekmek zorunda değiliz’
 
1 Mayıs’ın yıkım politikalarının içinde 2 yıldır pandemi gerekçe gösterilerek yasaklamalarla yapılamaz vaziyete getirildiğini hatırlatan Zeynep, 1 Mayıs’ın tüm dünyada emekçilerin mücadele, dayanışma ve birlik günü olduğunu vurguladı. 1 Mayıs’ın taleplerini dile getirdikleri bir gün olduğuna işaret eden Zeynep, “1 Mayıs’a giderken bu birliktelikle beraber en geniş kitlesel, yaygın 1 Mayıs’ı örgütlemek, sadece itiraz eden değil, kendi taleplerimizi dile getirdiğimiz, hem ekonomik hem de demokratik planımızı ilan ettiğimiz bir gün olarak değerlendirdik ve taleplerimizi de buna göre oluşturduk. Bu nedenle de her kesime çağrıda bulunduk. Ekonomik krizin yükünü biz çekmek zorunda değiliz. Çünkü ekonomik krizin sebebi biz değiliz. Bunu oluşturanlar emperyalistler, iktidarlar ve bugün 5’li çete dediğimiz ve onunla da sınırlı olmayan sermaye grubu” sözlerini kullandı.
 
‘Gerçeklikten kopuk çalışan devlet iktidarıyla karşı karşıyayız’
 
Ülkenin siyasi ve ekonomik iklimine dikkat çeken Zeynep, “Sürekli peş peşe zamların yağdığı, geçim sıkıntısıyla toplumun demoralize olduğu ve geçinemez vaziyete geldiği bir durumda bir taraftan da siyasi baskılar devam ediyor. Cizre’de HDP’ye yapılan operasyon, 91 kişilik gözaltı listesi ve yıllardır cezaevinde olanlar hakkında bile gözaltı kararı olduğunu gördük. Bu kadar gerçeklikten kopuk ve tamamen çeşitli konularla çalışan devlet iktidarıyla karşı karşıyayız. Buna karşı da toplum yalnız ve çaresiz değil. ‘Bu ülkede sosyalistler, demokratlar, yurtseverler birlikte çözücü bir program oluşturabilir ve bunu yürütebilir’ dedik. 8 Mart’tan başlayarak, Newroz ve 1 Mayıs’a kadar bu çağrıyla geldik. Kendi programını yapan ve tartışmalarını toplumun geniş kesimine yaymaya çalışan bir birliktelik oluşturmaya çalıştık” dedi.
 
‘Çözüm sosyalizmde’
 
Zeynep, 1 Mayıs’a dönük taleplerini şöyle sıraladı: “Taleplerimizden bir tanesi de ‘Yoksullaştırılmaya, savaşa, krize karşı birlikte direnelim.’ Bu dönem açısından başka bir sistemin, hayatın kurulabileceğinin mümkün olduğunu düşünüyoruz. Kapitalizm tüm dünyada krizde ve artık bir çözüm sunamıyor. O yüzden çözümün sosyalizmde olduğunu ve sosyalist alternatifin mümkün olduğunu düşünüyoruz. Herkesi 1 Mayıs’ı sosyalizmi birlikte kurmak için birlikte adım atmaya çağırıyoruz. Bu düzene, bu iktidara mecbur olmadığımızı, toplumun kendi alternatifini yaratabileceğini düşünüyoruz. Savaş karşısında barış içinde yaşayabileceğimiz, kardeşlik içinde yaşayabileceğimiz imkan ve olanaklar var. Siyasette bunun karşısında bizim farklılıklarımızı zenginliğe, kültürel bir mozaiğe çevirecek imkanları ve deneyimleri var bu memlekette. Herkese bunu birlikte kurmak için başta 1 Mayıs alanı olmak üzere tüm bu demokratik kanallara katılmaya davet ediyoruz.”