Dicle, Murat ve Fırat kuruyor!

  • 09:04 20 Temmuz 2018
  • Ekoloji
Gülistan Azak
 
DİYARBAKIR - Dicle, Murat ve Fırat nehirlerinin HES, baraj ve kum ocakları nedeniyle kuruma aşamasında olduğu uyarısında bulunan ekolojist Suna Sümer, "Bu durum toplumsal ve evrensel bir yıkım yaratacak" dedi.
 
Kürdistan'da, AKP iktidarının politikaları nedeniyle ranta açılan nehirlerin debileri son 30 yılın en düşük seviyesine ulaştı. Dicle, Murat ve Fırat nehirlerinin üzerine yapılan Hidroelektrik Santralleri (HES), baraj ve kum ocakları, kuraklığın en temel etkeni. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan ekolojist Suna Sümer, Kürdistan'da bulunan nehirlerin son 30 yılın en büyük kuraklığını yaşadığını söyledi. Suna, bu kuraklığın temel sebebinin ise nehirlerin üzerine kurulan HES, baraj ve kum ocakları olduğunu vurguladı.
 
'Su yaptırım aracı olarak kullanılıyor'
 
HES ve barajların Güneydoğu Anadolu Projesi'nin (GAP) bir parçası olduğunu söyleyen Suna, "Bu barajlar temelinde her ne kadar enerji ve sulama amacı taşıyor olsa da aslında genel amaç suyun kontrol altına alınmasıdır" dedi. Kontrol altına alınan suların ülkelere karşı birer yaptırım aracı olarak kullanıldığını dile getiren Suna, özellikle Türkiye'nin nehirler üzerinde kurduğu bu projelerin 1980'li yıllara dayandığını kaydetti. 
 
'Fırat ve Dicle'nin akışı engelleniyor'
 
Bu projelerin amacının Fırat ve Dicle sularının Suriye ve Irak'a akışını engellemek olduğunu belirten Suna, buna benzer projelerin dönemin iktidarları Saddam Hüseyin ve Hafız Esad tarafından engellendiğini söyledi.  
 
'Geri dönüşü olmayan tahribatlar yaratılıyor'
 
Barajların su toplama alanlarına dönüştürülmesinin doğal, tarihi ve kültürel hafızanın boğulmasına neden olacağına dikkat çeken Suna, şöyle dedi: "Bu durum toplumsal ve evrensel bir yıkım yaratacak. Doğal ekosistemler bu projeler sonucu yok oluyor. Yok edilme tehlikesiyle yüz yüze kalan Hasankeyf buna örnek. Ortak yaşam alanlarındaki bu tahribatlar beraberinde toplumsal yıkımları da getirdi. Hasankeyf gibi binlerce yıllık tarihi yaşam alanları böyle rantlar yüzünden yok edilirken, yaklaşık 80 bin insanın yerinden edileceği hesaplanmaktadır. Acı olan da bu durumun geri dönülemez olmasıdır."