Çevreciler Akkuyu nükleer santrali konusunda uyarıyor

  • 13:37 5 Nisan 2018
  • Ekoloji
HABER MERKEZİ - Çevreciler, temeli Mersin Akkuyu'da atılan Türkiye'nin ilk nükleer santralinin doğaya ve insana verebileceği zararlar konusunda uyararak, özellikle nükleer atık konusunun açıklığa kavuşturulmadığını belirtiyor.
 
Mersin Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin temel atma töreni, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in katılımıyla 3 Nisan'da yapıldı. Santralin ilk reaktörünün 2023'te faaliyete geçmesinin hedeflendiği dile getirilirken, santralin tamamen faaliyete geçmesi ile Türkiye'nin enerji ihtiyacının yüzde 10'unun karşılanacağı söylendi. 
 
'Güneş doğal bir kaynak'
 
Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Kampanya Sorumlusu Duygu Kutluay Türkiye'nin nükleer enerjiye ihtiyacının olmadığını belirtiyor. DW'de yer alan habere göre, Duygu,  "Türkiye nükleer enerji için kullanılan yakıt çubuklarının yüzde 100'ünü ithal edilmek durumunda kalacak. Türkiye güneş enerjisi potansiyeli açısından çok şanslı bir ülke. Güneş doğal bir kaynak ve hem yerli hem de bedava" diyor. 
 
'Türkiye güneş zengini bir ülke'
 
Türkiye'nin Akkuyu Nükleer Santrali'nde üretilecek her kilowatt (kwh) elektrik için 15 yıl boyunca Rus Rosatom şirketine 15,33 dolar sent ödeyeceğini söyleyerek, nükleer için verilecek her kuruşun bu şirkete gideceğine dikkat çeken Duygu, santral ile 10 bin kişinin istihdam edileceğine ilişkin sözlere karşılık şöyle diyor: "Bu istihdam dönemsel ve inşaat dönemi bittikten sonra kaybolacak. Uluslararası Çalışma Örgütü gibi bağımsız kurumların yaptığı çalışmalar, yeşil ekonomiye yapılan yatırımların nükleerden en az üç kat fazla istihdam yaratacağını gösteriyor. Türkiye güneş zengini bir ülke. Nükleer gibi artık gelişmiş ülkelerin terk ettiği, pahalı ve riskli yatırımlar yerine bu potansiyelimizi kullanarak bölgesinde lider, temiz, güvenli ve güçlü bir ülke olabiliriz." 
 
İlk santraller 1950'de inşa edildi
 
Atomun parçalandığı zamanlardan bu yana kullanımda olan nükleer enerji üretimi için ilk santraller 1950'lı yıllarda inşa edildi.  Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde faaliyet gösteren Uluslar arası Atom Enerjisi (IAEA) verilerine göre, bugün dünyada toplam 30 ülkede faal 449 nükleer reaktör bulunuyor. 56 yeni reaktörün yapımı ise 15 ülkede devam ediyor. Dünyadaki enerji ihtiyacının yaklaşık yüzde 11'i nükleer enerjiden sağlanırken, 12 ülke ise ihtiyacının yüzde 30'undan fazlasını nükleer santrallerden karşılıyor. 
 
Nükleer santrallerin yarısından fazlası Kuzey Amerika ve Avrupa'da yoğunlaşırken, yavaş da olsa Avrupa'daki reaktörlerin sayısında bir azalma görülüyor. 
 
1960'lı yıllardan beri nükleer enerji üretmeyi dönem dönem gündemine alan Türkiye'nin bu alandaki somut adımları Mart 2008 tarihli Nükleer Güç Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına İlişkin Kanun ile birlikte atıldı. 
 
Rusya ile Şubat 2010'da Akkuyu Nükleer Santrali için başlayan görüşmeler aynı yılın Mayıs ayında tamamlandı. Sinop'a kurulması planlanan nükleer santral için de Japonya ile yapılan görüşmeler Fukuşima felaketini takip eden günlerde rafa kaldırılırsa da, 2015 yılında tamamlanan süreçlerle birlikte fizibilite çalışmalarına başlandı. 
 
Akkuyu ve Sinop'ta toplam sekiz reaktör kurmayı planlayan Türkiye, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre 2025 sonuna kadar toplam elektrik ihtiyacının en az yüzde 5'ini nükleer güç ile sağlamayı hedefliyor. Türkiye halihazırda elektrik ihtiyacının yüzde 38'ini doğalgaz, yaklaşık yüzde 27'sini kömür santrallerinden ve yüzde 18'ini hidroelektrik santrallerden sağlıyor. Yenilenebilir enerjinin üretimindeki payı ise yüzde 6 civarında.