Hatay'da sağlık hakkı ihlali yaşanıyor

  • 11:40 29 Ağustos 2023
  • Ekoloji
 
HATAY - Antakya şehir merkezinde gerçekleştirilen ölçüm, hava kirliğinin Antakya’da solunum yolları enfeksiyonu, kanser gibi hastalıkların artışı için risk oluşturduğunu gösteriyor. Devam eden hızlı, plansız ve önlemsiz yıkım çalışmaları ise bölge halkını sistematik bir sağlık hakkı ihlali ile karşı karşıya bırakıyor.
 
Temiz Hava Hakkı Platformu ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) Hatay Tabip Odası’nın Hatay Antakya şehir merkezindeki ofisinde yaptığı ölçümlerini yayınladı. Ölçümlere göre, Hatay’daki hava kirliliği limit değerlerin çok üzerinde.  Konuya ilişkin yapılan açıklamada, resmi hava kalitesi izleme istasyonlarında hiçbir ölçüm yapılmadığı belirtilirken, Antakya kent merkezinde bulunan ve depremin ilk günü olan 6 Şubat’tan itibaren devre dışı kaldığı ifade edildi. 
 
Açıklamada Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın (ÇŞİDB) resmi hava kalitesi izleme istasyonunda altı aydır hiçbir hava kalitesi ölçümü yapılmadığı  kaydedildi.
 
İnce partikül madde yıllık limiti üç günde aşıldı
 
Bölgedeki hava kirliliği AirBeam adlı sensörlü portatif hava kalitesi ölçüm cihazı ile, 7 Haziran – 23 Ağustos 2023 tarihleri arasında ince partikül madde (PM2.5) ölçümü yaptı. Ayrıca Hatay Tabip Odası Antakya ofisinde (konteyner) PM2.5 ölçümleri yapıldı. Bu ölçümlere göre veriler Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) yılda 3-4 günden fazla aşılmaması gerektiğini belirttiği PM2.5 kirliliğinin 3 günde aşıldığı belirtildi. 
 
Ölçümler şu şekilde:
 
“*10-11 Haziran günleri yapılan ve 22 saat 13 dakikalık kesintisiz ölçümde, PM2.5 ortalaması 48 µg/m3 olarak tespit edilmiştir. Bu değer DSÖ’nün 24 saatlik kılavuz değerinin 3 katından fazladır. Aynı gün ölçülen en yüksek PM2.5 değeri 185 µg/m3’tür.  
 
*16-17 Haziran günleri yapılan ve 23 saat 16 dakikalık kesintisiz ölçümde, PM2.5 ortalaması 16 µg/m3’tür ve kılavuz değerin üstündedir.
 
*10-11 Temmuz günleri yapılan ve 21 saat 10 dakika süren kesintisiz ölçümde, PM2.5 ortalaması 17 µg/m3 olarak tespit edilmiştir. Bu değer DSÖ’nün 24 saatlik kılavuz değerinin üstündedir. Aynı gün ölçülen en yüksek PM2.5 değeri 121 µg/m3 olarak kayda geçmiştir.”
 
Bölge halkı sistematik sağlık hakkı ihlaline maruz bırakılıyor
 
Sadece 24 saate en yakın yapılan ölçümlerin konu edildiğinin altı çizilse de haziran ayında farklı sürelerde ölçüm yapılabilen 16 günün tamamında, Temmuz ayında ise ölçüm yapılabilen 7 gün boyunca DSÖ limitlerinin sürekli aşıldığı vurgulanan açıklamada ayrıca, ölçüm yapılan 3 aylık süre içinde Antakya merkezde sıkça yaşanan elektrik ve internet kesintileri nedeniyle düzenli ölçüm yapılamadığı, ancak elde edilen kısıtlı verilerle bile kentteki hava kalitesine dair bir ön değerlendirme yapılabileceği belirtildi. Ölçümlerin kesintisiz yapılması durumunda limit değer aşımının da çok daha fazla tekrarlanma riski olduğunu belirten TTB Halk Sağlığı Kolu Başkanı ve THHP temsilcisi Prof. Dr. Gamze Varol ise yoğun yıkım çalışmalarının yarattığı kirliliğin akut ve kronik solunum yolu hastalıkları ve kanser riskini artıracağını ifade etti. Gamze devam eden hızlı, plansız ve önlemsiz yıkım çalışmalarının bölge halkını sistematik bir sağlık hakkı ihlaline maruz bıraktığını da ekledi.
 
Temiz Hava Hakkı Platformu ve Türk Tabipler Birliği, Hatay başta olmak üzere deprem bölgesinde alınması gereken önlemleri ise şöyle sıraladı:
 
“*Tüm deprem bölgesindeki hava kalitesi izleme istasyonları bir an önce devreye alınmalıdır.
 
*Bölgedeki tüm istasyonlarda PM2.5 parametresinin ölçümüne zaman kaybetmeksizin başlanmalıdır.
 
*İstasyonlardan elde edilen verileri içeren hava kalitesi durumu ve raporlar www.havaizleme.gov.tr ve valilik web sitelerinden eksiksiz ve sürekli olarak yayınlanmalıdır.
 
*Meteorolojik gelişmeleri de dahil eden bir modelleme çalışması ile enkazlardan kaynaklı tozun yerleşim alanları üzerinde dağılımı tespit edilmeli, enkaz depolama alanları ve yerleşim alanları bu modelleme sonuçlarından yararlanarak konumlandırılmalıdır.
 
*Yıkımlar bir plan dahilinde ve çalışanlar dışında insanlar yıkım alanından uzaklaştırılarak yapılmalıdır.
 
*Yıkım, enkaz transferi ve enkaz depolama alanlarında boşaltılması esnasında sulama yapılmalı, taşıyıcı kamyonların üstü seyir halinde tozumayı önlemek için kapatılmalıdır.
 
*Çalışanlar mutlaka koruyucu ekipman ile donatılmalı ve bu ekipmanların kullanımı zorunlu hale getirilmelidir.”