Bergama’da ağaç kıyımı kapıda: Bir Akbelen daha olmasın

  • 09:04 12 Ağustos 2023
  • Ekoloji
 
Melike Aydın
 
İZMİR - AKP’li Bergama Belediyesi’nin Sarıcalar köyünde GES yapılmasına karşı köylülerin direnişte kararlı olduğunu belirten Avukat Muradiye Kavut, “Sarıcalar köylüsüne yalnız olmadıklarını hissettirmenizi istiyoruz. Bir Akbelen daha olmadan, çok geçmeden herkes sahip çıkmalı” dedi.
 
İzmir’de AKP’li Bergama Belediyesi tarafından Sarıcalar köyünde Güneş Enerji Santrali (GES) kurulması için 109 ada 169 parselde bulunan ve 30 yıllığına kiraya verilen 45 bin metrekarelik alanda 236'sı meşe 47'si kızılçam olmak üzere 283 ağacın kesimi ihale edildi. Orman ağacı niteliğindeki palamut ve anıt ağaç niteliğinde ağaçların da bulunduğu 2 bin ağaç da tehlikede…  İhalenin bedeli 86 bin 902 lira olarak belirlenirken bir ağaca biçilen değer 307 lira oldu. İhaleye Bergamalılar büyük tepki gösterirken, Akbelen'den ve birçok yerden Bergamalılara destek çağrıları da gelmeye devam ediyor.
 
GES için hukuki süreçleri takip eden Bergama Çevre Platformu üyesi Avukat Muradiye Kavut, konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 
 
‘Şirketin iktidarla bağlantısı var’
 
Doğal alanlara yönelik saldırıların 2014’te çıkarılan Bütün Şehir Yasası sonrasında büyükşehire bağlı köylerin mahalle statüsü kazanmasıyla ilişkili olduğunu ifade eden Muradiye, belediye tarafından ihaleye çıkarılan alanın 3 parselden oluştuğunu ve köy tüzel kişiliğine ait şekilde köylüler tarafından mera veya yakacak temini için kullanıldığını dile getirdi. Muradiye, “2014’te yasa değişikliğiyle bu alanların tapu kayıtları Bergama Belediyesi'ne devrediliyor. 2017 yılındaki belediye yönetiminin bu ormanlık alanın dışında kalan ve daha çıplak olan alanda güneş enerjisi projesi var. Proje seçimle birlikte hazırlık aşamasında kalıyor. 2019 seçimlerinden sonra belediye yönetimi ve anlayış da değişiyor. Şu anki durum o alandaki güneş enerjisi panellerinin bulunduğu alanın genişletilmesi, ormanın kesilmesi bütün bu işlerin özel şirket eliyle yapılması şeklinde. O şirketin de iktidarla bağlantısı olduğunun bilgisi bize geliyor. En son gelen bilgi çok küçük alanda bile ormanın ihaleye çıkılması yönünde” şeklinde belirtti.
 
‘Kesimi izne tabi olan 2 bin orman ağacı tehlikede’
 
Proje alanı olarak görülen alanın tapuda ‘palamutlu tarla’ olarak geçtiğini ve bir kısmının da kızılçam ormanları olduğunu ifade eden Muradiye, “1 buçuk milyon metrekare bir alan ve üç parselden oluşuyor. Bir parseli 2021 yılında 1. Dereceden arkeolojik sit alanı olmuş. Bu geniş alanda bulunan palamut ağaçlarının kesilme ihtimali var. 2 bin kadar ağaçtan bahsediliyor. Palamut orman ağacı ve izne tabi olması lazım, bir kısımda da kızılçam ormanları var. Yani alanı genişletmeye dönük planlar var” dedi.
 
Çandarlı Büyük Limanı Ege’deki talanlarının ihraç edileceği liman olarak mı tasarlanıyor?
 
Özellikle Kıyı Ege ve Kuzey Ege’nin çevreyi talan etmeye yönelik projelerinin bulunduğuna dair izlenimi olduğunu belirten Muradiye, Kaz Dağları ve Kozak Yaylasında madenlerin genişletilmesi, geçen yıllarda Alibey’de organize sanayi bölgesi kurulma girişimlerinin de bu projelerle ilişkili olduğunu dile getirdi. Bazı köylere jeotermal arama izinlerinin verildiğini de duyduklarını söyleyen Muradiye, “Aşağı Kırıklar köyünde serbest bölge yapılması projesi var. Bütün bunların daha geniş bakıldığında İstanbul yolunun 3 buçuk saate düşürülmesi ve Çandarlı Büyük Limanı ile bağlantısı olduğunu düşünüyorum. Oralardan çıkarılan ülke zenginliklerinin işlenmesi veya satılmasıyla ilgili, ulaşıma en yakın noktalar orası. Öncelikle limana en yakın noktaları yağmalamak ilerleyen zamanlarda da içeriye doğru gitmeyi hedeflediklerini düşünüyorum. Bütünlüklü bakmak gerekiyor. Uluslararası sermaye ve Türkiye işbirlikçileri ile birlikte hareket ettiğinin her zaman bilincinde olmak lazım. Çevre mücadelesinin de aslında kamu malının korunması olduğunu ve mücadelenin ortaklaştırılması gerektiğini düşünüyorum” şeklinde belirtti.
 
‘Köy halkı mücadelede kararlı’
 
Köy tüzel kişiliklerine ait olan arazilerin yıllar önce köy halkı tarafından imece usulü satın alındığını, satın alanlar tarafından özel mülkiyetine geçirilmek yerine kamusal alanda bırakıldığını belirten Muradiye, “Köylü buranın her türlü savunmasına hazırız mesajı verdi ve yardım istiyor. Biz ise veri toplama ve projeyi anlama durumunu çözme aşamasındayız. Bir de yaşı 400’ü geçmiş ağaçlar var. Anıt ağaç tescili yapılabilir mi noktasındayız. 18 Ağustos’ta ihale var. Köylüler o ihaleyi yaptırmamak istiyor. O ihalenin feshi ile ilgili hukuki süreç başlatabiliriz. Köylü her ne olursa olsun genişletilmiş GES istemiyor. Anadolu’da kuru bir sürü atıl alan varken ormanları kesip GES koymayı anlayamıyoruz. Yaptırmamak için hukuk mücadelesi verme kararlılığı köylülerde var” diye ifade etti.
 
‘Bir Akbelen daha olmasın’
 
Kamu değerlerine yönelik saldırıların gerçekleştiğini ve bu saldırının ancak mücadeleleri ortaklaştırmakla bertaraf edilebileceğini ifade eden Muradiye, “Sarıcalar köylüsüne yalnız olmadıklarını hissettirmenizi istiyoruz. Bir Akbelen daha olmadan, çok geçmeden herkesin sahip çıkmasını talep ediyorum” dedi.