Doğa talanına tepki: Nefessiz kalırız!

  • 09:09 11 Ağustos 2023
  • Ekoloji
 
Rojda Aydın-Nujin Nazlıcan Yıldız
 
WAN - Doğa talanına “Ağaçların, ormanların kesilmeye devam ederse nefessiz kalırız” diye tepki gösteren Wanlılar, herkese sahip çıkma ve mücadele etme çağrısı yaptı. 
 
Kurdistan ve Türkiye’de ağaç kıyımı devam ediyor. Muğla’nın Milas ilçesinin İkizköy mevkiinde bulunan Akbelen Ormanı’nda Yeniköy-Kemerköy Enerji tarafından açılmak istenen maden ocaklarına karşı bölge halkının direnişi sürüyor. Son olarak birçok yaşam savunucusu Akbelen’de “büyük buluşma” gerçekleştirdi ardından ise Ankara’ya gelerek açıklama yapıldı, siyasi partilerle görüşmeler gerçekleştirildi. 
 
Akbelen’deki ağaç kıyımına tepkiler devam ederken, Kurdistan’ın için başta Cûdî,  Xîzan ve Çewlîg olmak üzere birçok yerde operasyonlarla birlikte ormanlar, ağaçlar yakılıyor. 
 
Wanlı kadınlar, Kurdistan ve Türkiye’deki doğa talanına tepki göstererek, yürütülen mücadeleyi desteklediklerini belirtti, direnişin sahiplenilmesi gerektiğinin altını çizdi. 
 
‘Yaşam alanları yok oluyor’
 
Doğanın güzelleşmesi gerekirken daha çok bozulduğuna dikkat çeken Beyza, ağaç kesimlerinin ve orman yangınlarının doğada yaşayan hayvanlar için de çok acı olduğunu belirtti. Bu duruma müdahale edilmesi gerektiğini söyleyen Beyza, “Yaşam alanları yok oluyor, hayvanlar da candır. Onların da doğada yaşamaya hakkı var, bizim gibi. Biz nasıl yaşıyorsak onlar da öyle. Kupkuru bir beton, çöl gibi yaşayacağız bu gidişle, çöl gibi olacak hayatımız. Piknik alanı kalmayacak, çıkacak alan kalmayacak. Doğanın güzelliği Türkiye genelinde bitiyor yani” dedi.
 
‘Çocukların geleceği için buna son verilmeli’
 
Akbelen ve Cudî’deki direnişi desteklediğini ifade eden Beyza, “Bir kadın olarak biz de destek olmak istiyoruz. Doğayı bitirmelerini istemiyoruz. Halkın buna dur demesi gerekir, konuşmaları gerekir, bir el atmaları gerekir. Doğa gerçekten yok oluyor. Dünya zaten kötüye gidiyor. Ben de istiyorum sahip çıkılsın. Konuşsunlar, doğa yok olmasın. İnsanların piknik alanlarının yok olmasını istemiyorum ben. Yok olursa evimizin kapısının dışında hiçbir yere gidemeyeceğiz. Çocukların özgürlüğü için, geleceği için, ileride bizim yaşadığımızı yaşamak isterler ama böyle giderse yaşayamayacaklar, çünkü doğa yok oluyor” şeklinde konuştu.
 
‘Bir ağaç bir insanla eşittir’
 
Bir ağacın bir insanla eşit olduğunu vurgulayan Ebru Turap, ise ağacın bir nefes olduğunu dile getirerek “Ben kesinlikle bu kıyıma çok karşıyım. Devletin bir önlem alması gerekiyor yoksa ağaçsız, nefessiz, oksijensiz kalacağız ve gelecek nesillere kalacak hiçbir şeyimiz olmayacak. Zorunlu haller dışında kesinlikle buna bir kısıtlamanın getirilmesi ve yapanların da en ağır şekilde cezasının verilmesi gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı. 
 
‘Betonlaşmanın getirmiş olduğu olumsuz etkiler var’
 
Doğanın insanların yaşam alanı olduğunu hatırlatan Ebru, “Eğer doğamız olmazsa, ağaçlarımız olmazsa, nefesimiz olmazsa yaşayamayız. Betonlaşmanın getirmiş olduğu çok olumsuz etkiler var. Resmen biz tabiata aykırı bir davranışta bulunmuş oluyoruz. Yağmurun yağması, selin meydana gelmesi, heyelanın olması bunların hepsinin nedeni aslında ağaçların yok olması. Erozyona kadar her şey, bütün doğa olaylarını ağacın varlığı engelliyor. Özellikle Doğu Anadolu’da çığ olaylarının olması, her çığ olayından sonra o bölgenin ağaçlandırılması gerekiyor ki o tarz doğal afetlerin önüne geçilebilsin. Bundan dolayı ağaçların kesilmesinden ziyade olmayan noktalara da ağaçların ekilmesi gerekiyor. Değil ki yok edelim, çoğaltmamız gerekiyor bu doğa olaylarını engellemek için” dedi.
 
Ağaçsız bir ortam ruhsal çöküntüye neden olabilir
 
Yaşanan kıyımla ilgili toplumun bilinçlendirilmesi ve gerekli önlemlerin alınması gerektiğini dile getiren Ebru, “Özellikle orman yangınları oluyor, ormanlar mahvoluyor, tabiatımız yok oluyor. Bunlara halk olarak hem bilinçli olmamız lazım çok da gözü açık olmamız lazım. Bunu engellememiz gerekiyor, elimizin gözümüzün gördüğü her şekilde. Şu ağacın gölgesi altında durmak, gölgesi bizi serinletir. Onun vermiş olduğu oksijen bizi rahatlatır. Psikolojik olarak da ağacın olmadığı bir yer kurak ve çöl gibi bir ortam, orada manevi bir şey bulabilir misiniz? Ruhsal çöküntülerin sebebi bile olabilir ağaçsız bir ortam. O yüzden hem maddi hem manevi açıdan kesinlikle ağaçlandırılmalı, kesmek yok” diye ifade etti.
 
‘Bir ağacın kesilmesinin dünya kadar vebali var’
 
Ağaçlar kesilirse insanların da öleceğini kaydeden Ayşe de, insanların nefeslerini ağaçlar ve bitkiler sayesinde aldığını vurguladı. Ayşe, ağaçların kesilmesine ve orman yangınlarının çıkarılmasına karşı olduğunu belirterek “Kesinlikle betonlaşma çözüm değil, şu an ben nefes alamıyorum ama kaldığım yerde ağaç var, dünyalar benim oluyor, nefes alıyorum. Yani amaç ne ben onu bilmiyorum. Ağaçsız bir dünya ben düşünemiyorum. Bu hiçbir şey için iyi değil. Ne insanlar için ne hava için ne hayvanlar için. Bir ağacın kesilmesinin dünya kadar vebali var. Çok önemli bir sorun bu bence. Yetkililerin ne gerekiyorsa onu yapmalarını istiyorum. Eğer bir ağaç varsa kalsın burada. Yeşilliğin de bozulması taraftarı değilim. Ağaçların da kesilmesi taraftarı değilim. Ben dünyamızın bozulmasını istemiyorum” şeklinde konuştu.
 
‘Akbelen ve Cudî direnişini sahipleniyoruz’
 
Ağaçların kesilmesini istemediğini dile getiren Fatma Uçar da “Neden ağaçlar kesiliyor?” diye sorarak “Ağaçların altında oturuyoruz, piknik yapıyoruz. Kesmelerinin sebebi nedir? Yazıktır. Ağaçlar kesilirse biz ne yiyeceğiz? Oturma alanı da kalmıyor, bu sıcağın altında oturulur mu? Hayır ama gölgelik bir yer olursa oturabilirsin. Çocuklarımız içinde, bizler için de ağaçların kesilmesini istemiyoruz. Ağaç olursa meyve olur ki biz yiyelim. Ağaçların altında da otururuz, piknik yaparız.  Akbelen ve Cudî direnişini de sahipleniyoruz” diye ifade etti.
 
‘Devlet ağaç kesimlerini durdursun, zulmetmesinler’
 
Orman yangınları söndürülürse herkesin içinin rahatlayacağını söyleyen Fatma Yıldız, “İnsan doğa olmadan yapamaz. Ağaçların kesilmesini istemiyoruz. İnsanların doğasından, bahçesinden çıkmasını istemiyoruz, insanın emeği var” dedi. 
 
‘Herkes ağacına, ormanını sahip çıkmalı’
 
Hamide Torun ise “Ağaçlar yakılıyor, ağaçlar kesiliyor, evler yıkılıyor. Her şey yapılıyor. Herkesin ağacına, ormanına sahip çıkması lazım. Buna karşı gelince polis gelip bize saldırıyor. Devlet bu ağaç kesimlerini durdursun, zulmetmesinler” şeklinde konuştu.
 
‘Doğanın talan edilmesine karşıyız’
 
Behice Yılmaz da 80’lerde yürütülen politikalar nedeniyle Wan’a geldiklerini ifade ederek bu süreçte de doğanın talan edilmesiyle insanların yerlerini bırakıp göç ettiklerini söyledi. Behice, “İnsanlar çaresiz kalıp yönlerini şehirlere veriyorlar. Biz doğanın talanına karşıyız. Doğamızın yok edilmesini istemiyoruz. Bu zulme son verilsin, herkes doğasına sahip çıksın” dedi.