Akbelen’de eko-sistemin yok oluşuna karşı direniyorlar

  • 09:10 26 Temmuz 2023
  • Ekoloji
Melike Aydın 
 
MUĞLA - Akbelen Ormanı'nda ağaçların kesimiyle geri dönüşü olmaksızın bir ekolojik yıkımın yaşanacağına dikkat çeken direnişçi kadınlar, bütçenin sermayenin çıkarına ve savaş ekonomisine göre değil toplum ve ekoloji tabanlı enerji politikalarına göre düzenlenmesi gerektiğini vurguladı. 
 
Muğla’nın Milas İlçesinde bulunan Akbelen Orman’ında Limak Holding’e ait Yeniköy Kemerköy Termik santralleri için şimdiye kadar 10 bin civarında ağaç kesildi. Ormanda kesim işlemleri devam ederken yaşam savunucuları ve ikizköylülerin direnişi de devam ediyor. Jandarmanın Limak Holding’in yararına köylüleri, kendi topraklarına sokmadığını söyleyen direnişçi kadınlar, eko-sistemin geri dönüşü olmaksızın yok olacağına dikkat çekti. Bütçenin savaş merkezli alt emperyalist hayallere göre şekillendirildiğine dikkat çeken kadınlar, direniş için destek çağrısında bulundu.
‘Orman olmazsa kadınlar geçinemez’
 
Şirketin kesim için köyde bin 600 Lira ile çalışacak kesim işçisi anonsu yaptığını belirten İkizköy direnişçilerinden Aytaç Yakar, “Bu, evladı babaya düşman yapmaktır. Biz Limak’tan ekmek istemiyoruz. Biz vermeden burayı kaldıramazlar. Kadınlar ormanımızda çıntar mantarı, çilek, mersin, kuzu göbeği mantarı toplar. Biz ormandan geçiniyoruz. Çocuklarımızı öyle okuttuk, orman biterse köylü ne iş yapar? Kadınlar kocalarının aylığına mı bakacak? Bir ev kirası 15 bin Lira, nasıl geçineceğiz? Kömür yüzünden ben ve eşim KOAH hastası olduk. Meyveler kurudu, zeytin olmadı. Gelin bu termik santralleri kapatalım ki doğal yiyelim, zehirli su içmeyelim” dedi. 
 
‘Limak’tan emir alan jandarma bizi topraklarımıza sokmadı’
 
Akbelen Ormanı’nda 10 bin civarında ağacın kesildiğini söyleyen Aytaç, “İtildik coplandık, biber gazı yedik. Suçumuz doğamızı korumak. Jandarma haklının yanında olmalıydı ama haksızların yanında, Limak’ın yanında. Bizi sürüklediler. Jandarma bizi kendi topraklarımıza sokmadı, Limak’tan emir aldı. Limak’tan cebini dolduranlar bizi sokmadı. Bu topraklar, bu vatan bizim. Anamızdan dedemizden kaldı” sözlerini kullandı.
 
‘Türkiye’nin kömürden elektrik üretmeye ihtiyacı yok’
 
Türkiye’nin kömürden elektrik üretmeye ihtiyacı olmadığını, 2030’a kadar başka bir fosil yakıt olan doğalgaz kullanılacak bir geçiş sürecinin ardından yenilenebilir enerji kaynaklarına geçilebileceğini kaydeden İklim Adaleti Koalisyonu’ndan Deniz Gümüşel, “Güneş ve rüzgâr, toplumun ihtiyacı kadar enerji üretmek üzere şirket değil kooperatifler gibi toplum tabanlı yurttaş girişimleri aracılığı ile üretilebilir. Öz üretim mekanizmaları hayata geçirildiğinde 2030’da enerji ihtiyacının yüzde 75’i güneşten ve rüzgârdan üretmesi ve kömürü tamamıyla elektrik üretimi sisteminden çıkarması mümkün” ifadelerine yer verdi. 
 
'Orman eko-sistemi geri dönüşsüz yok olacak'
 
Ağaçsızlandırmanın düşünüldüğü sahada aslında bir eko-sistemin yok edildiğini kaydeden Deniz, değerli orman toprağının da yok edilerek kayaçlara ulaşılan bu sahada tekrar ormanın yeşermesinin mümkün olmadığını vurguladı. Taşıma toprakla gerçekleştirilen ağaçlandırma örneklerinin bir orman ekosistemine dönüştüğüne dair örneklerin de bulunmadığını dile getiren Deniz, “Eğer bir alanda maden sahası açılırsa o ormanı kaybedeceğiz. Karar vericiler suyu tutan şeyin, erozyonu önleyen şeyin orman olduğunu biliyor. İklim krizinde çok yüksek miktarda atmosferdeki karbonu, toprağı, mantarı ağacıyla yeryüzünde tutan ormanlar. Hızla ormansızlaşma devam ederse Akdeniz havzasında bulunan Türkiye bindiği dalı kesecek ve yüksek sıcaklık sellerle ciddi iklim krizi felaketleriyle karşı karşıya kalacak” dedi.
 
‘Enerji politikası toplumun gerçek ihtiyaçları doğrultusunda üretilmeli’
 
Bütün fosil yakıtların artık yerin altında bırakılması gerektiğini, yurttaş tabanlı toplumun gerçek ihtiyaçları doğrultusunda enerji politikasına geçilmesi gerektiğine işaret eden Deniz son olarak, “Sermayenin dikte ettiği üretim ve tüketim süreçlerinden tamamen çıkmalıyız, yani bir sistem değişikliğine ihtiyacımız var” dedi.
 
‘Akbelen direnişi hedefe konulmuştu’
 
Genel seçimlerden sonra iktidarın direniş alanlarına yönelik saldırı içinde olduğunu ifade eden İklim Adaleti Koalisyonu Koordinasyonu ve Yeşil Sol Parti İklim Adaleti Komisyonu’nda yer alan Çiğdem Özbaş, yaklaşan yerel seçimlerle beraber ideolojik saldırıyı yürüttüğünü dile getirdi. Akbelen direnişinin ikinci yıl dönümü etkinliğinden itibaren alanı en güçlü şekilde savunacaklarını ulusal ve uluslararası camiaya iletmeye çalıştıklarını söyleyen Çiğdem, “Akbelen hedef tahtasında. İki yıldır büyük bir doğa katliamını durduran bir cephe savaşı veriyor. Devlet desteği ile bir pastası alınmaya çalışılıyor. Ciddi sayıda ağaç kesildi ama daha kesilecek binlerce ağaç var. Son ağaca kadar burada direniş devam edecek. Ama asıl kazanımın termiklerin kapatılması olacağını biliyoruz” diye belirtti.
 
‘Mücadele çoklu krize karşı çok önemli’
 
Fosil yakıtlara dayalı enerji politikasının ekonomik krizin bir parçası olduğuna dikkat çeken Çiğdem, “Termik santrallerin verimi yok. Tarıma, turizme yerel halka zarar veren bir ekonomik büyüme modelinin ürünü. O nedenle ekolojik, ekonomik, ideolojik krizin iç içe geçtiği bir dönemde bütün bütçenin de savaş merkezli alt emperyalist hayallerin peşinde sürdürdükleri, uluslararası savaş hegemonyasına, sınıf iktidarına karşı, burada yürütülen mücadele bütün bu çoklu krize karşı çok önemli” dedi.
 
‘Limak ve bakanlık protesto edilebilir’
 
Direnişi destekleme çağrısında bulunan Çiğdem, alana gelemeyenlerin Limak Holding’e ait işletmelerin protesto edilmesi ve Tarım ve Ormancılık Bakanlığı’nın önüne gidilerek iklim krizini tetikleyen politikalara karşı mücadele edilebileceğini söyledi.