‘Cudi Yürüyüşü mücadeleyi büyütmenin bir ayağı’

  • 13:19 16 Eylül 2022
  • Ekoloji
 
İZMİR - Cudi Yürüyüşü’ne ilişkin bir araya gelen ekoloji örgütleri, savaş ve talan politikalarına karşı birlikte mücadele etme çağrısında bulundu.
 
Şırnak’ta sürdürülen ağaç kıyımına karşı yarın Cudi’ye yapılacak yürüyüş dolayısıyla Tevgera Jinên Azad (TJA), Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütü, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Ege Bölge Temsilciliği öncülüğünde HDP İzmir İl binası önünde bir araya geldi. Basın açıklamasına yürüyüşe katılacak kurum ve kuruluşlar arasında bulunan Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Çevre Platformu, Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) Muğla Çevre Platformu (MUÇEP), İzmir Dersim Derneği, Yeşil Sol Parti İzmir İl Örgütü temsilcileri ile HDP İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu konuşma gerçekleştirdi. Açıklamada “Her ağacı tek tek savunacağız”, “Bütün ağaçları tek tek savunacağız”, “Cudi yalnız değildir”, “Havama suyuma toprağıma dokunma” sloganları atıldı.
 
‘İklimi değil sistemi değiştirmeye gidiyoruz’
 
Burada konuşan Yeşil Gelecek Derneği’nden Kenan Işık, kesilen ağaçların kapitalizmin hizmetine sunulduğunu belirterek, “İzmir’den, İstanbul’dan, ülkenin dört tarafından Şırnak’a buluşmaya, ormanları doğayı tahrip eden kapitalizme karşı omuz omuza vermeye gidiyoruz. İklimi değil sistemi değiştirmeye Şırnak’a Cizre’ye ses olmaya gidiyoruz” dedi.
 
‘Arazilerin ihaleye çıkarılmasına izin vermeyeceğiz’
 
İzmir Dersim Derneği Yöneticisi Aslan Sultan ise şunları söyledi: “Halklar olarak basın açıklamalarından yorulduk ama kapitalizm doğamıza saldırmaktan yorulmadı. Osmanlı’dan beri oynadıkları oyunlara biz artık dur demek istiyoruz. Nasıl ki Ege’deki zeytinine, Akdeniz’deki yanan ormanlarına sahip çıkıyorsa biz de kendi ormanlarımıza sahip çıkmak istiyoruz. Bütün halka önerimiz yüzünüzü diğer tarafa çevirin. Ciddi bir kıyım var. Samoşi Köyü ve 30 hektarlık orman ihaleye çıkarıldı. Peşinden ikinci bir ihale var 400 hektar da ihale edilecek. Köylerimize mezarlarımıza gittiğimizde güvenlik güçleri siz misafirsiniz giremezsiniz diyorlar. Ormanlarımızı kapitalizme peşkeş çekmek istiyorlar. Buna asla izin vermeyeceğiz.”
 
‘Cudi Yürüyüşü mücadeleyi büyütmenin ayağı’
 
Son 40 yıldır neoliberal saldırısı politikalarının altında olduklarını kaydeden EGEÇEP üyesi Gürkan Develi doğal felaketlerin arttığını ifade etti. Gürkan, “Doğa katliamı, sel, afet, hepsi planlı cinayet durumunda. Neoliberal kapitalist politikalar bu toplum mücadelesini yıldırmak için Ayşin ve Ali Büyüknohutçu’yu yok etti. Davası bitmedi ama hala suçlular ortada değil. HES mücadelesinde Metin Lokumcu saldırıya uğradı ve öldürüldü. Her yerde antikapitalist mücadele gelişiyor. Burada Sao Paulo mücadelesi de gösterdi ki mücadeleler yerel değil uluslararası olmalı. Cudi yürüyüşümüz bu mücadeleyi genişletmenin bir ayağıdır. Direnişi büyütmek için yola çıkıyoruz” şeklinde konuştu.
 
‘Muğla’da ne yaptıysak Cudi’de de onu yapacağız’
 
Doğanın insanın koyduğu sınırları tanımadığını vurgulayan MUÇEP üyesi Güngör Elçin de “Batıda, Muğla’da ormanlar neyse Cudi’de de Besta’da da odur. Muğla’da ne yapmaya çalışıyorsak Cudi’de yangın var tarifi yapıldığı için, doğayı ciddi kar etmek için hem Kürdistan’da hem Türkiye’de ekolojik varlıkları tüketmek anlamına geliyor. Bunu hiçbir yerde kabul etmiyoruz” sözlerine dikkat çekti.
 
‘Soykırıma karşı özgürlük yürüyüşü’
 
HDP Muğla Ekoloji Meclisi üyesi Emine Dayıoğlu ise Kürdistan’da savaş ve özel savaş politikalarına karşı ekolojik kırıma karşı mücadelenin parçası olmak için bir arada olduklarına dikkat çekti. Emine, “Kurdun, kuşun, balığın hakkını korumak için İkizköy’den, Cerattepe’den bütün yaşam savunucuları bir araya geldik. Bu yürüyüş soykırıma, talana karşı özgürlük yürüyüşüdür” dedi.
 
‘Tüm yaşam alanlarını savunmaya devam edeceğiz’
 
Uzun zamandır yaşam alanlarının kapitalist sistem ve işbirlikçileri tarafından saldırı altında olduğunu kaydeden Yeşil Sol Parti üyesi Hüseyin Çağlar ekolojik saldırının eko-kırıma döndüğüne işaret etti. Hüseyin, “İklim krizine yol açan nedenlerinin başında kapitalistler kar etsin diye ormanların yok edilmesi geliyor. Ormanlar oksijen deposudur. Yani iklim krizine karşı mücadele etmek istiyorsanız her bir ağacı korumak zorundasınız ama ağaçlarımız çeşitli gerekçelerle JES, HES gerekçesiyle ya da savaş gerekçesiyle yok ediliyor. Cudi’de kesilen ağaçlar her gün kamyonlarla sermayeye peşkeş çekiliyor. Biz doğa ve yaşam savaşçıları olarak tüm yaşam alalarındaki canlılara yaşayanlara biz sizi savunmaya devam edeceğiz dedik, elbette yollarda olacağız” şeklinde konuştu.
 
‘Cudi’yi savunmak iktidarın yağmacı karakterine itirazdır’
 
Eylemde HDP’li Milletvekili Musa Piroğlu da söz aldı. Gabar ve Cudi’nin yıllardır yakıldığının, talan edildiğinin altını çizen Musa, “Kürt’ün tarihine, var oluşuna saldırmaya devam ediyor. Kaz Dağları Muğla’nın koyları yağmalanıyor, Karadeniz’in köyleri dereleri yağmalanıyor. İstanbul’da insanların oturduğu evler polis zoruyla yağmalanıyor. Yağma ve yıkım bu iktidarın karakterinden geliyor. Bu iktidar yağma ve talandan gücünü alıyor. Bugün Cudi’yi savunmak demek iktidarın bu karakterine itiraz etmek demektir, Kaz Dağları’na sahip çıkmak demektir” ifadelerini kullandı.
 
‘Seyirci kaldığımız sürece sömürülmeye devam edeceğiz’
 
Bu yağmanın altında iktidarın zorbalıktan savaştan beslenen karakterinin yattığını söyleyen Musa, şunları ekledi: “Savaşa hayır demeden, savaşı durdurmadan bu iktidarın karşısına çıkma şansımız yok. Bu iktidarı devirmediğimiz sürece bu yağmayı durdurma şansımız yok. Seyirci kaldığımız sürece polis koçbaşlarıyla evimize girmeye devam edecek. Mezeköy’de, İkizköy’de olduğu gibi kepçeler jandarma eşliğinde girmeye devam edecek. Biz seyirci kaldığımız sürece emeğimiz kanımızın son damlasına kadar sömürülmeye devam edecek.”
 
Açıklama sloganlarla sona erdi.