Yaşam savunucuları: Otel olmayan yerden duman çıkmaz!

  • 19:36 28 Haziran 2022
  • Ekoloji
 
İZMİR - Yaşam savunucuları rant için eko kırımın yaşandığına, ekolojik yıkıma karşı önlem alınmadığına dikkat çekerek Erzincan İliç’te Anagold şirketine ait atın madeninin kapatılması çağrısında bulundu.
 
İzmir Dersim Kültür Ve Dayanışma Derneği (DEDEF), Yeşiller ve Sol Gelecek Parti (Yeşil Sol Parti) İzmir İl Örgütü orman yangınları, su taşkınları ve Erzincan İliç’te Kanada ve Çalık Holding ortaklığındaki Anagold Maden Şirketi’ne ait altın madeninden baraja siyanür karışmasına karşı Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde ortak basın açıklaması gerçekleştirdi. “Marmaris'te yakılan, Dersim'de kesilen ormanlar İliç'te zehirlenen sular senin geleceğindir, haramilere dur de” yazılı pankartın açıldığı basın açıklamasında “Havana suyuna toprağına sahip çık”, “İklimi değil sistemi değiştir", "Fırat altından değerlidir", "İliç madeni kapatılsın" sloganları atıldı. Basın açıklamasını yaşam savunucuları adına Hüseyin Çağlar okudu.
 
‘Otel olmayan yerden duman çıkmaz’
 
Orman yangınlarının, su taşkınları ve sellerin, madenlerde meydana gelen felaketlerin giderek daha sık yaşandığını ifade eden Hüseyin, ülkenin sermaye şirketi ve onların çıkarları için hareket eden iktidar eliyle geri dönülmez bir yıkıma doğru sürüklendiğini belirtti. Hüseyin “Yetkililerce yapılan açıklamalarda yangının sorumlusu olarak bir kişi yakalanmış ve yangını aile içi tartışma sonucu kızgınlıkla çıkardığı ileri sürülmüştür. Fakat bizler geçmiş dönemde yaşanan ekolojik yıkımlar ve ranta dayalı projelerden biliyoruz ki, bu olay sıradan adli bir olay olarak görülmemelidir. Olayın derinlemesine araştırılması, yangını çıkaran kişinin bağlantılarının soruşturulması gerekirken her zaman olduğu gibi soruşturma 24 saat bile geçmeden tamamlanmış ve yangını çıkardığı ileri sürülen kişi tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir.  Son yıllarda yaşananlar bize bir şey öğretti: Otel olmayan yerden duman çıkmaz” dedi.
 
‘Güvenlik güçlerinin koruması altında ağaçlar kesiliyor’
 
Bir yandan çıkan/çıkarılan yangınlarla diğer yandan Siirt, Bingöl ve Şırnak başta olmak üzere özellikle iktidara yakın firma ve kişilere ihale edilen ormanlık alanlardaki ağaç kesimleri ile ormanların yok edildiğini dile getiren Hüseyin, “Son bir haftadır ise Dersim’in Hozat ilçesi Boydaş (Samosi) köyünde, güvenlik güçleri korumasında ağaç kesimi gerçekleşmekte ve köylülerin alana girişine bile izin verilmemektedir. Bahse konu bölgeler maden ruhsatı verilen maden sahalarıdır. Ekolojimiz ve doğal yaşamımızın önemli bir parçası olan ormanların kıyımının adı, Batı’da sabotaj bölgede ise güvenlik önlemidir. Bize göre ise altında yatan gerçek sebep, uluslararası sermaye destekli çeteleşmiş bir avuç haraminin daha fazla kar hırsıdır” şeklinde konuştu.
 
On binlerce hektar ormanlık alan ruhsatlandırıldı
 
Yapılan araştırmalara göre ülke topraklarının büyük bir bölümünün madencilik faaliyetlerine ayrıldığını söyleyen Hüseyin, son yıllarda on binlerce hektar orman alanının ruhsatlandırıldığını kaydetti. Ormanların ortalama yüzde 58’inin, tarım alanlarının yüzde 60’ının madenlere ruhsatlandırıldığını belirten Hüseyin, “Ülke toprakları iktidarın izni ve desteği ile enerji ve maden şirketlerine teslim edilmiş durumda. İktidarın kolluk güçlerinin de desteği ile yandaş şirketler ülkenin dağlarına, ormanlarına, derelerine ve yaşam alanlarına saldırıyor” dedi.
 
Siyanür taşıyan borunun patlamasıyla Fırat Nehri zehirlendi
 
Hüseyin, maden şirketlerinin suların kirlenmesine ve zehirlenmeye de neden olduğunun altını çizerken, siyanürlü liç yöntemiyle altın çıkarılan madenler suların zehirlenmesine de yol açtığını dile getirdi. Erzincan İliç’te Anagold şirketine ait altın madeninde siyanür taşıyan borunun patlamasıyla 20 ton siyanürün Fırat Nehri üzerinde kurulan İliç Barajı’na karıştığına işaret eden Hüseyin, “Aynı madende siyanür sızıntısı yaşanmıştı. Çöpler madenini işleten Anagold şirketi yetkililerince yalanlanan ilk felaket madenin içindeki Pasa Dağı’nda heyelan sonucunda membranın yırtılması ile oluşan siyanür sızıntısı ile siyanür solüsyon ve sülfürik asit toprağa karışmıştı. İkinci kez 21 Haziran günü meydana gelen ikinci patlama ise önce yalanlanmış, kamuoyunun tepkisi sonucu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın açıklamaları sonucunda kabul etmek durumunda kalınmıştı” ifadelerini kullandı.
 
‘Altın madeni kapatılmalı’
 
Bakanlığın altın madenine en üst sınır olan 16 milyon 441 bin TL idari para cezası uygulandığını ve madenin faaliyetlerinin geçici olarak durdurulduğunu açıkladığını hatırlatan Hüseyin, şunları söyledi: “Bakanlığın ‘çevre kirliliği’ dediği olay aslında Türkiye'yi zehirleyen çevre felaketidir. Üst sınırdan ceza bu yok oluşu engellenemez, kapasite artışının reddedilmesi ve madenin kapatılması gerekmektedir.”
 
Rant uğruna talan edilenin aynı zamanda toplumsal varlık ve kültürel değerler de olduğunu belirtilen Hüseyin, eko kırıma kararlı bir şekilde dur denmesi çağrısında bulundu.
 
Açıklama sloganlarla sona erdi.