İklim krizi: Kıtlık tehlikesiyle karşı karşıyayız

  • 09:10 3 Ocak 2022
  • Ekoloji
Sema Çağlak
 
DİYARBAKIR - İklim krizinin yol açtığı gıda krizine dikkat çeken ekolojist Dicle Dilan Salman, ithalat yoluyla bu sorunun çözülemeyeceğini ifade ederek, “Bu krizin önü alınmalı ve tarım ile ekolojiyi iyileştirici politikalar uygulanmalı” dedi.  
 
İklim krizi derinleştikçe etkileri her geçen gün daha fazla hissediliyor. Doğaya dönük sürekli müdahale ve tahribatla birlikte orman yangınları, sel, felaketler, pandemiler ve yaşamın parçası haline geldi. Uzmanlara göre iklim krizinin bir sonucu olarak Ortadoğu kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya. Aşırı hava olayları nedeniyle temel besinleri oluşturan tahıllar ve bakliyat üretiminde verimlilik düşüşü ve ürünün daha tarlada tahrip olması, iklim krizinin bugünkü etkilerinin sonucu. Ekolojist Dicle Dilan Salman, iklim krizine bağlı olarak ürün verimliliğinin giderek azaldığını ve doğal döngünün bozulduğunu kaydetti. 
 
‘Doğal denge zayıflıyor’
 
İklim krizinin hem doğa hem de insan üzerinde etkisini açık bir şekilde görüldüğüne işaret eden Dicle, doğal dengenin giderek zayıfladığını kaydetti. İklim kriziyle birlikte iklim değişikliği ve küresel ısınmanın da ciddi boyutlara ulaştığını dile getiren Dicle, “İklim krizi, doğanın kendini yeniden yaratma gücünün azalması anlamına geliyor. Bu krizin örneklerini birçok yerde açık bir şekilde görebiliyoruz. Çeşitli süreçlerin tıkanması anlamına geldiğini söyleyebiliriz. İklim krizi, beraberinde farklı krizleri de doğuruyor. Bunlardan biri de gıda krizi” ifadelerini kullandı. 
 
'Hastalıklar artıyor’
 
Ekolojik kırımla birlikte çok sayıda ormanın yok edildiğini söyleyen Dicle, bunun çok sayıda canlı çeşidinin yok olmasına neden olduğunu belirtti. Ekolojik yaşama müdahale edildikçe yeni hastalıkların ortaya çıktığını ve birçok salgın hastalığın yayıldığını vurgulayan Dicle, “Ekolojik kırımda canlı çeşitleri yeni aşamalar aramaya başlıyor ve bununla birlikte daha önce çıkmayan zoonotik (hayvanlardan insanlara bulaşan) hastalıklar çıkabiliyor. Böylece hastalıklar artmaya başlıyor. İklim krizine bu şekilde bakabilir ve insanlara bağlayabiliriz. Bu krizin sebebi insanların kendisidir” şeklinde konuştu. 
 
Gıda krizi tehlikesi
 
Dicle, toplumun en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamadığına dikkat çekerek, gıda krizinin çözülmesi gereken en temel sorunlardan biri olduğunu dile getirdi. Toplumun temel ihtiyaçlarından olan buğday eksikliğine dikkat çeken Dicle, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kuraklıktan dolayı gıda ürünleri üretilmiyor. Ekonomik krizde de bunun gibi örnekler görüyoruz. Çiftçi krizi gıda krizine dayanıyor ve ondan dolayı ekmek fiyatı oldukça arttı. Kıtlıkla karşı karşıyayız. Bu konuda FAO’nun (Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü) bir araştırmaya göre dünyada toplumun yüzde 8,9’u açlıkla mücadele ediyor. Bu oranı dünya oranına yuvarladığımızda oranın önemli bir oran olduğunu görüyoruz. Bu oran 2014’ten 2019’a kadar oldukça arttı. Bu sorun aynı zamanda beraberinde adaletsizlik ve eşitsizlikleri de getiriyor. Geçmişe baktığımızda çok sayıda ürünün yok olduğunu görüyoruz. Mezopotamya coğrafyası, bereketli topraklara sahip ancak bu süreçte çok sayıda gıda çeşidi yok oldu. Sebebi ise tohumlara erişim sorunu ve kuraklık. Birçok canlı kendini kuraklıktan koruyamıyor, badem ağacı ve çiçekler de zamanında açmıyor. Bunlar iyi olaylar değil. Yine zeytinin de azaldığını görüyoruz. Tüm bunlar gıda krizi tehlikesine işaret ediyor.” 
 
'Su kavgası var’ 
 
Endüstri sistemine bağımlı kalındığı sürece bir çözümün mümkün olmadığına vurgu yapan Dicle, endüstri sisteminin krizleri derinleştirdiğini söyledi. İklim krizinden kaynaklanan göçlere değinen Dicle, “Su ve gıda bulamayan çok sayıda toplum, göç etmek zorunda kalıyor. Türkiye de su bakımından zengin bir ülke değil ve ekonomik kriz de göç etmenin bir sebebini oluşturuyor. Yağış olmadığında buğday ürün vermiyor. Bugün su kavgası olduğunu görüyoruz. Bu nedenlerden kaynaklı da Türkiye’de ürün verimliliği giderek azalıyor ve dışa bağımlı hale geliyor. En temel ihtiyaçlarımız dahi dışarıdan alınıyor” dedi.  
 
'Krizleri düzeltecek politika yok’ 
 
İklim krizine dair yapılan tartışmalara, COP26 ve uzman verilerine dikkat çeken Dicle, sözlerini şöyle sonlandırdı: “İthalat ile bu sorun çözülmez. Bu krizin önü alınmalı ve tarım ile ekolojiyi iyileştirici politikalar uygulanmalı. Artık kimsenin köylerde yaşamak istemediğini ve tarımla ilgilenmek istemediğini görüyoruz. Çünkü ürünlerden umut kalmadı, destek yok ve bu krizi düzeltecek politikalar yok. Ancak şehirlere yerleşenler de aynı sorunla yüz yüze kalıyor. Toplum düğüm çarkında dönüyor.”