Eylemlerle iklim krizine dikkat çekildi

  • 16:54 6 Kasım 2021
  • Ekoloji
HABER MERKEZİ - COP26 Zirvesi devam ederken, Küresel İklim Eylem Günü’nde iklim krizine dikkat çeken yaşam savunucuları iklim krizinin en çok yoksulları etkilediğine dikkat çekerek, radikal dönüşümün sağlanması için bütün hak savunucularını ortak mücadeleye çağırdı.
 
Bu yıl 26’ncısı düzenlenen ve küresel iklim krizinin tartışılacağı Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP26) devam ederken yaşam savunucuları birçok ülkede küresel eylem gerçekleştirdi. Türkiye’de ise COP26 Türkiye Koalisyonu’nun organizasyonu ile birçok ilde açıklama gerçekleştirildi. 
 
Açıklamada, ekolojik krize kapitalist ekonomi politikalarının neden olduğu, ekolojik krizden en çok yoksulların zarar gördüğü belirtildi. Açıklamada ayrıca radikal dönüşümün sağlanması için hak savunucularının ortak mücadelesine işaret edildi.
 
'Statüko devam ettirilmek isteniyor'
 
Kapitalist ekonomi politikasının yok olma sınırına getirdiği dünyada artan orman yangınları, kuraklık, sel gibi doğal felaketlerin iklim krizinin sonuçları olduğu ifade edilen açıklamada, yaşanan felaketlerin eşitsizliklerden beslendiği belirtildi. Siyasi elitlerin sermayenin kâr odaklı tasarruflarının önünü açmak dışında işleve sahip olmadığı dile getirilen açıklamada, “Ulusal ve uluslararası düzeyde birbirleriyle ekonomik, politik ve ya askeri düzeyde rekabet eden şirketler ve onların hizmetinde olan devletler, söz konusu krizlerin gerçek sorumlularıdır. Dünyaya egemen olan, tüketim kültürünü merkeze koyan anlayış; nedeni olduğu krizlerden yeni fırsatlar yaratmaya çalışıyor. Başına ‘yeşil’ sıfatı eklenerek yapılan 'yeşil dönüşüm' yatırımlarının bir ‘yeşile boyama’ olduğunu, ‘sürdürülebilirlik’ten statükonun devamını anladıklarını ve ‘yeşil’i araçsallaştırdıklarını biliyoruz” sözlerine yer verildi.
 
‘Yenilenebilir enerji’ adı altında rıza sağlanmaya çalışılıyor
 
Tarım alanlarının, ormanların, su kaynaklarının, enerji santralleri ile yok edildiği ifade edilen açıklamada, ‘yenilenebilir enerji’ adıyla rıza sağlanmaya çalışıldığı belirtilerek, “Ege’nin bereketli topraklarının, 12 bin yıllık Hasankeyf’in ve Dicle Vadisi’nin nasıl tarumar edildiğini; Çernobil’den Fukuşimaya nükleer santrallerin yenilenebilir değil, kontrol edilemez felaketlere kaynaklık ettiğini gördük. ‘Yeşil devrim’ adı altında tarımı şirketlerin egemenliğine sokup teknoloji ile bolluk bereket değil, ‘tarladan çatala’ zehirli gıda zinciri yaratıldığının farkındayız. Ve en önemlisi, bunca enerjinin ülkemizdeki ve dünyadaki yoksulluğu azaltmak bir yana daha da derinleştirdiğine tanıklık ediyoruz” denildi.
 
‘Dünyanın en zengin yüzde 10’u, emisyonların  yüzde 52’sine neden oluyor’
 
ABD, AB ve Çin gibi büyük ekonomilerin toplam küresel emisyonların yüzde 41,5’ine Türkiye’nin de dünya karbon salınımında yüzde 1,05’lik oranla 16. sırada yer aldığını belirtilen açıklamada, “Dünyadaki 2153 milyarder, 4,5 milyar insandan daha fazla servete sahip. Yani, Dünyanın en zengin yüzde 10’u emisyonların yüzde 52’sine neden oluyor. Birkaç devletin ve bir avuç zenginin ekonomik faaliyetleri sonucu küresel ısınma 2 derecelik sınırı geçmek üzere. Bilim insanlarına göre küresel ısınmanın 1,5 dereceyi aşması yeryüzündeki canlı yaşam için kritik önemdeki dengelerde geri dönüşü olmayan kırılmalara neden olacak” diye vurgulandı.
 
‘En çok yoksullar etkileniyor’
 
Dünyada 1990 yılından bu yana 178 milyon hektarlık ormanın yok olduğuna, 1 milyon canlı türünün yok olmakla karşı karşıya olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Her yıl sel felaketlerinden etkilenen nüfusun yaklaşık yüzde 80’i ‘az gelişmiş’ ya da ‘gelişmekte olan’ 15 ülkede yaşamakta. İki milyar insanın temiz su kaynaklarına düzenli erişimi yok. Dünyada halen 115 milyon kişi aşırı yoksulluk içinde yaşıyor. İklim değişikliği 2050 yılına kadar 140 milyondan fazla insanı iç iklim göçmeni haline getirecek. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her yıl 4,2 milyon insan hava kirliliğinin sebep olduğu hastalıklar yüzünden yaşamını kaybediyor. Dünya nüfusunun yüzde 91'i kirlilik limitinin üzerindeki ortamlarda yaşamlarını sürdürüyor” sözlerine yer verildi.
 
‘Çözüm kapitalizme karşı ortak mücadele’
 
Çözümün radikal bir değişimden geçtiği ifade edilen açıklamada yaşam hakkını sadece insan için değil dünyada yaşayan bütün türler için savunulması gerektiği dile getirilen açıklamada ortak mücadeleye atıfta bulunularak, “İklim krizine karşı hükümetlerin sorumsuzca davranışlarının ve ekolojik suçların üstünün örtülmeye çalışılmasını teşhir ediyoruz. Bugün bu koalisyonu kurmamıza ve harekete geçmemize neden olan iklim krizinin nedeni; insanın emek gücü de dahil, doğanın her parçasını metalaştıran kapitalizmdir. Bizleri; açlık, savaş, yoksulluk, göç, eşitsizlik ve ekolojik yıkıma maruz bırakan kapitalizmin krizine dair çözümü, halkların dayanışması ve birlikte mücadelesi ile bulacağımıza inanıyoruz” denildi.
 
İzmir
 
Gündoğdu Meydanında gerçekleştirilen açıklamada Ege Çevre Platformu (EGEÇEP) Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Yeşiller ve Sol gelecek Partisi pankart açarken yaşam savunucuları sık sık “iklimi değil sistemi değiştir” “küresel isyan küresel direniş” “iklimi değil sistemi değiştir” “ormanlar nehirler sermaye değildir” sloganları attı. Basın açıklamasını yaşam savunucuları adına EGEÇEP Eşsözcüsü Seval Ekşici okudu.

Farkında mısınız İklim Değişiyor Derneği ve Antikapitalistler de Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde bir araya geldi. “İklimi değil sistemi kökten değiştir” yazılı pankartın açıldığı açıklamada basın metnini yaşam savunucuları adına Hacer Yeşilçay okudu.
 
‘Adım atın’
 
Hacer, “Zirvede şu ana kadar alınan kararlar elbette aktivistlerin taleplerini karşılamaktan çok uzak. Yoksul 46 ülkede yaşayan toplam 1 milyar insan küresel emisyonların yüzde 1’inden sorumluyken iklim krizinin en ağır sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kalmaları COP26 zirvesine katılan sanayisi gelişmiş ülkelerin vurdumduymazlığının bir göstergesi. İklim krizi oyuncak değil. 1 buçuk  derecede sınırlama hedefi öylesine belirlenmiş bir hedef değil. Bu bir var oluş yok oluş sorunu. Bizler, tüm dünyadaki aktivistlerle beraber tüm canlı yaşamı için, olan bitenlere ses çıkartamayan tüm canlıları da düşünerek, ikim krizini durdurmak için ‘adım atın’ diyoruz” dedi.
 
Açıklama alkışlarla sona erdi.
 
Aydın
 
Basın açıklaması Aydın’da Germencik İlçesi Güriş Jeotermal Enerji Santrali (JES) önünde gerçekleşti. HDK, Büyük Menderes İnisiyatifi meslek örgütleri, sendikalar ve siyasi partilerin katılım sağladığı basın açıklamasında basın metnini yaşam savunucuları adına Metin Aydın ve Emine İğcioğlu okudu. “İklimi değil sistemi değiştir” yazılı pankartın açıldığı açıklamada sık sık “Aydın’da JES’ler kapatılsın” “havana suyuna toprağına sahip çık” sloganları atıldı. Ortak metnin okunmadığı eylemde JES’lerin termik santrallerden iki kat daha fazla karbon salınımı yaptığı belirtilerek JES’lerind derhal kapatılması çağrısında bulunuldu.
 
Muğla
 
Muğla’nın Köyceğiz, Marmaris, Bodrum Milas ve Menteşe ilçelerinde eşzamanlı basın açıklamaları yapan yaşam savunucuları ortak basın açıklaması için Milas İlçesinde bulunan Yeniköy Termik Santrallerinin önünde bir araya geldi. ‘Akbelen ormanlarını vermeyeceğiz’ ‘İklimi değil sistemi değiştir’ ‘başka bir dünya yok’ yazılı pankartların açıldığı basın açıklamasında "İklimi Değil Sistemi Değiştir" "Birleşe birleşe kazanacağız" sloganları atıldı.
 
‘Kömürün ve kar hırsının egemenliğini kıracağız’
 
COP26 Türkiye Koalisyonu Muğla bileşenlerinin katıldığı eylemde ilk önce İkizköy Çevre Komitesi ve Karadam Karacahisar Mahalleleri Doğayı Doğal Hayatı Koruma Güzelleştirme ve Dayanışma Derneğinin (KARDOK) gerçekleştirdiği basın açıklamasını Dernek Başkanı Nejla Işık okudu. Nejla açıklamada "Yeryüzünün yıkımı ile birlikte hastalığa, yoksulluğa, açlığa, susuzluğa, evsizliğe, topraksızlığa, güvencesizliğe mahkum edilen bizler, çiftçiler, köylüler, işçiler, işsizler, çocuklar, gençler, kadınlar, tüm mağdur edilmişler olarak kömürün ve kâr hırsının egemenliğini yıkacağız. İklim krizinden ancak böyle kurtulacağız. İklim adaletini biz kuracağız. Ve elbette Akbelen ormanlarını vermeyeceğiz” dedi.