Şırnaklı kadınlar: Toprağımızdan elinizi çekin

  • 09:09 25 Eylül 2021
  • Ekoloji
 
Rojda Aydın
 
ŞIRNAK - Balveren beldesinde kadınlar, doğanın yağmalanmasına, ormanların yakılıp kesilmesine tepki göstererek, “Bir kez daha bizi toprağımızdan çıkarmak istiyorlar ama biz de vazgeçmeyeceğiz, topraklarımızdan ellerini çeksinler” dedi. 
 
Yaz mevsiminin gelmesiyel birlikte askeri operasyonların da gerekçe gösterilerek, Dersim, Lice, Bingöl, Bitlis, Hakkari ve Şırnak’ta binlerce hektar orman yakılırken, korucular ise neredeyse her gün tonlarca ağacın kesilmesinde rol oynuyor.  Yangının en fazla yaşandığı bölgelerden Cudi, Gabar, Besta alanlarında da çok sayıda bitki küle dönerken, yüzlerce ağaç da kesildi. Özel savaş politikalarının en yoğun yaşandığı bölgelerden biri olan Şırnak ve ilçelerinde ‘güvenlik’ adı altında askerlerin denetiminde bölgede kesilen ağaçların nereye götürüldüğü ise bilinmiyor.
 
Orman yangınları ve ağaçların kesilmesi ile doğanın talan edilmesine tepki gösteren Şırnak'ın Balveren beldesindeki kadınlar, topraklarından vazgeçmeyeceklerini vurguladı. 
 
‘Ellerini doğamızdan çeksinler'
 
Bölgedeki ormanlık alanların bilinçli bir şekilde yakıldığını söyleyen belde sakinlerinden Taybet Sidar (47), "Ormanlarımızı yakıyorlar, Kürdistan doğasını yok etmek için ağaçlarımızı kesiyorlar, elektrik santralleri yapıyorlar. Bu şekilde yerimizi ve yurdumuzu yakarak bizleri buradan göç ettirmek istiyorlar. Yıllardır bu politkaları burada yürütüyor, bize zulüm ediyorlar. Fakat hiçbir güç bizi buradan göç ettiremeyecek, topraklarımızı asla bırakmayacağız" dedi. 
 
Çoğu zaman yasaklarla karşı karşıya kaldıklarını aktaran Taybet, "Yaşamı bize zindan etmek istiyorlar. Bizlerin burada kendi yaşamımızı örgütlememizi istemiyorlar. İktidar istiyor ki biz onların kölesi olalım. Bu topraklarda yıllardır özel savaş politikaları yürütülüyor. Bizim ormanlarımızın onlara ne zararı var. Kendimizi, inançlarımızı, topraklarımızı, kültürümüzü, dilimizi unutalım diye baskıyı yapıyorlar bize. Biz onların şehirlerinde yaşamak istemiyoruz. Kendi yurdumuzda, atalarımızın topraklarında huzur ve güven içerisinde yaşamak istiyoruz" sözlerini kullandı.
 
'Bu topraklar bizim irademizdir sahip çıkalım'
 
Ormanların yakılması ve ağaçların kesilmesine yönelik tepkisini yineleyen Taybet şöyle devam etti: "Ormanlarımızı keserek bizi buradan göçertip Türkiye metropollerine göndermek istiyorlar. Bize suyumuzu, toprağımızı yasaklamak istiyorlar. Bu yıl etrafımızdaki kızvan, palamut, alıç ağaçlarımızın hepsini kestiler. Bu topraklar bizim tarihimiz, bu topraklar aslanların, yiğitlerin topraklarıdır. Her birimizin oğulları, kızları bu topraklar özgür olsun diye can verdi. Bu dağlar altın gibidir, cennetten bir parçadır. İnsan, Cudi Dağı’nın heybetine bakınca güç ve cesaret alıyor. Buraların hepsi tarihtir. Kürt halkı kendi topraklarına karşı yapılan bu talanı ve katliamı kabul etmemelidir. Bu topraklar bizim irademizdir sahip çıkalım.”
 
‘İzin vermiyorlar gidip söndürelim’
 
Belde sakinlerinden Sabiha Özek (57) ise ormanların yaşam açısından önemini vurguladı. Sabiha, "Tüm ormanı talan ettiler. Hayvanlarımızı otlatamıyoruz. Bir ağaç, onlarca doktora bedel. Çünkü insan sağlığı için ağaçların ve ormanların çok büyük bir önemi var. Ormana gitmek istiyoruz fakat yasak diyerek izin vermiyorlar. Gidip ormandan kızvan, palamut, fıstık, alıç ve diğer meyveleri toplamak istiyoruz ama bırakmıyorlar. İzin vermedikleri gibi bir de hepsini yaktılar. Biz geçimimizi bunları toplayarak sağlıyoruz. Asker bilinçli olarak ormanlarımızı yakıyor. Batıda orman yanınca hemen söndürüyorlar. Ama burada bırakmıyorlar ki kimse gitsin yangını söndürsün" dedi. 
 
'Bu talana son verilmeli'
 
Yaşadıkları toprakların, kendileri için varlık gerekçesi olduğunu kaydeden Şaristan Özek de (38), şu ifadeleri kullandı: "Devlet her yandan bize baskı, zulüm yapıyor. Ormanlarımızı yakıyor, ağaçlarımızı kesiyor. Her gün evlerimiz basarak çocuklarımızı tutukluyor, ne zaman bitecek bu zulüm artık yeter. Bu ağaçlar sayesinde geçimimizi sağlıyoruz. Ne olursa olsun biz kendi dilimizden, davamızdan ve kültürümüzden vazgeçmeyeceğiz. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar baskı ve zulüm yoktur. Ağaçlar da insan gibidir onların da ruhu ve canı vardır. Devlet bu talana artık son vermeli.”
 
'Topraklarımızı bırakmayacağız'
 
90'lı yıllarda köylerine yapılan baskınları hatırlatan Meryem Sidar (70), şimdi yaşananların o dönemde yaşananlardan farklı olmadığını vurguladı. Meryem, “80’li, 90’lı yıllarda korucular ve askerler bize işkence yapıyordu. Ben 3 gün işkence gördüm. Bizlere bu işkenceleri yaparak Türk metropollerine göndermek istiyorlardı. Şimdi de aynı politika ile ormanlarımızı yakarak, ağaçlarımızı keserek, bizim geçim kaynaklarımızı yok ederek metropollere göndermek istiyorlar. Bizler artık huzurlu bir yaşam istiyoruz. Bilmeleri gerekir ki artık biz bu topraklarımızı asla bırakmayacağız" diye konuştu.