Dersim coğrafyası HES ve imar projeleriyle tecrit altında

  • 09:03 12 Eylül 2021
  • Ekoloji
 
Gülistan Azak
 
DERSİM - Son 10 yılda altı baraj ve HES inşa edilen Dersim'de orman yangınları, madencilik, kutsal kabul edilen gözelere yapılmak istenen 'peyzaj' çalışmalarına karşı mücadele ediliyor. 
 
Dersim coğrafyası, özellikle son yirmi yıldır gerek devlet gerekse devlet destekli işletmeciler eliyle tahrip ediliyor. Orman yangınları, kutsal alanlara inşa edilen yapılar, baraj-HES, taş-kum-maden ocakları gibi projeler hükümet tarafından ‘ekonomik kalkınma’, ‘turizm şehri’, ‘özel güvenlik’ denilerek dayatılsa da bölge insanı tarafından doğaya, tarihe, inanca dönük “kimliksizleştirme” olarak nitelendirilerek karşı çıkılıyor. 
 
145 maden projesi
 
Dersim doğasının yer üstü güzelliklerinin dışında yeraltı zenginlikleri de sermayenin hedefinde. Yüzölçümü olarak değerlendirdiğinde kentteki madencilik faaliyetleri coğrafyanın yüzde 15-20’sine denk geliyor.
 
145 maden projesinin bulunduğu Dersim’de Munzur Dağları’nın tamamı maden sahası ilan edilirken, verilen ruhsatlardan bir kısmı Munzur Gözeleri, Munzur Suyu, Mercan Vadisi, Kırk Merdiven Şelaleleri, Tülin Tepe, Tepecik ve Pulur höyüklerini ve 43 bin hektarlık alanda ilan edilen Munzur Milli Parkı’nın bir bölümünü de içine alıyor.
 
Canlı yaşamı tehdit altında
 
Dersim’de dayatılan projeler yüzünden bin 518 çeşit bitki türü ve diğer canlılar yok olmaya başlarken, iklim değişikliği etkilerinin ise arttığı gözlemleniyor. Dünya’daki en önemli bitki çeşitliliğine sahip olan Munzur Vadisi, 1971 yılında UNESCO tarafından “Milli Park” ilan edilmesine rağmen projelerin önüne geçemedi. Dersim’de 80’li yılların başından bu yana dört baraj ve altı HES’in yapımı tamamlanarak, işletmeye açıldı: Mercan HES’i, Uzunçayır Barajı ve HES’i, Dinar HES’i, Tatar Barajı ve HES’i, Seyrantepe Barajı ve HES’i ile Pembelik Barajı ve HES’i.
 
Tarihsel hafıza da yok edilmek isteniyor
 
Doğayı tahrip eden projeler aynı zamanda tarihi de hedef alıyor. Munzur Gözeleri devlet destekli ‘Munzur Gözeleri Koruma Öncelikli Rekreasyonel Peyzaj Projesi’  adı altında yapılacak yapılarla yıkım tehdidi altında. Kutsal Munzur Gözeleri ihalesi yapılarak inanç mekanı olma özelliğinden uzaklaştırılmak istenirken, 1937-1938 Dersim Soykırımı’nda direnen kadınların kendilerini uçurumdan attığı Halvori Gözeleri’ne planlanan otel projesiyle de, Dersim katliamının son tanıklarından Silo Qiz olarak tanınan Süleyman Doğan’ın ağıtlarının, kemanın tınılarının yükseldiği Milli Köyü ve Dervişler mekanı taş ocağıyla hafızalardan silinmek isteniyor. 2006 yılında açılan taş ocağı köylülerin tüm tepkisine rağmen işletilmeye devam ederken, Pülümür Vadisi’nde maden, kum-taş ocakları projeleri sürüyor. Ovacık (Pulur) ovası gibi Dersim halkına ait olan ve asırlardır ortaklaşa kullandıkları meralar, tarım arazileri ve akar sulara ise el konulup halka parayla geri satılmakta.
 
Orman yangınları
 
Dersim, günlerce süren büyük orman yangınlarıyla da gündemde. Son olarak Hozat ilçesinde 17 Ağustos’ta başlayan ve ardından Munzur Vadisi’nde bulunan Fırtına Veli Çeşmesi, Roj Deresi, Alaca Mezrası ile Pülümür’e bağlı Balpayam Köyü’nün Çiko, Sungurcuk mezralarında ve Munzur Üniversitesi’nin bulunduğu Aktoluk Mahallesi’sinde ormanlık alanda görülen yangınların haberleri medyada yer aldı. Yangınların en büyük nedeni, diğer yerlerde olduğu gibi insan faktörü.
 
Yangınların çıktığı orman alanlarının maden kaynaklarının zengin olduğu alanlar olması dikkat çekerken, özellikle AKP’nin Kürt meselesine ilişkin ‘çözüm süreci’ olarak nitelendirdiği 2009-2018 yıllarına kadar geçen dönemde NASA’nın Kaynak Yönetim Sistemi İçin Yangın Bilgileri üzerinden aktif yangın uydu verileri incelendiğinde çıkan orman yangınlarının ‘çözüm süreci’nin bitirilmesi arasındaki ilişkiyi görmek de mümkün.
 
Yine Dersimliler ormanların bilinçli olarak yakıldığını, söndürülme girişimlerinin engellendiğini aktarıyor. Dersimlilerin bu aktarımlarını Dersim Araştırmaları Merkezi’nin (DAM) 2018 yılında yayınladığı rapor da destekliyor.