Ekolojistlerden 'Elibelinde kavgaya hazır kadınlara' dayanışma mesajı

  • 13:47 28 Nisan 2021
  • Ekoloji
 
HABER MERKEZİ - Taş ocağına karşı direnen İkizdere halkı için yazılı bir dayanışma mesajı yayınlayan Ekoloji Birliği Kadın Meclisi Eş Sözcüsü Füsun Kayra, “Kurtlarla koşacak kadar cesur ve yabanıl olan ile psişik ortak özellikler gösteren kadınları görmek istiyorsak eğer, ülkenin dört bir yanındaki ekoloji mücadelesi içindeki hareketlerin en önünde duran kadınlara bakmak yeterli olacaktır, elibelinde kavgaya hazır kadınlara” dedi. 
 
Ekoloji Birliği Kadın Meclisi Eş Sözcüsü Füsun Kayra, Rize'nin İkizdere ilçesindeki İşkencedere Vadisi’nde, Cengiz İnşaat'ın İyidere Lojistik Liman’da yapmayı planladığı taş ocağına karşı köylülerin bir aydır sürdürdüğü direnişe dair ‘İkizdere Kadın Direnişine Selam Olsun’ başlıklı bir dayanışma mesajı yayınladı.  
 
Mesajda Füsun, direnişin sembol fotoğraflarından biri olan jandarmaya karşı eli belinde duran köy direnişçisi bir kadını 'elibelinde motifi'yle bağdaştırarak şöyle tanımladı: 
 
“Eli belinde etimolojik olarak Türk dil kurumu sözlüğünde sıfat olarak geçer ve ‘Kavgaya hazır olduğunu belirten (kimse)' anlamındadır. Ayrıca Anadolu'da kilim ve halı motiflerinde de çokça geçen 'elibelinde motifi' dişiliğin sembolüdür. Yalnızca analığın ve doğurganlığın simgesi değil, aynı zamanda uğur, bereket, kısmet, mutluluk ve neşeyi de temsil etmektedir. Motifin kaynağını gene Anadolu'da bulmak mümkündür, semboller ile devamlılık gösteren mitler her şekilde karşımıza çıkar çünkü. Ana Tanrıça figürinlerini anımsatan şekliyle elibelinde motifi, aslında her karışında Kadim Dişinin izlerine rastladığımız bu topraklarda, Ana Tanrıça kültünün simgesi gibidir.  
 
Ana Tanrıçalar, eceler, savaşçı, şifa dağıtan, inanç bekçileri kadınların var olduğu toprakların üzerindeyiz ne de olsa. Ve biz Kibele'den beri biliyoruz ki, mitlerde, söylencelerde halen yaşatılan Tannıça kültü, geleneksel dişi rolünün epey dişinda aslında. Bu kadim dişiye Ana dilye seslenilmesine rağmen yanında çocuk ile betimlendiği ender. Doğurgan, bereket simgesinden daha çok, yabanıl olan, dağlar ve vahşi doğayla güçlü bağlar kuruyor genelde. Hatta doğaya hakim bir dağ tanrıçasından çok doğanin, dağın kendisidir demek bile mümkün. Bu haliyle Ana Tanrıçanın kökleri Anadolu halk geleneğinin derinine işlemiş, devletlerden daha uzun yaşamış, Anadolu halkı Üzerindeki güçlü etkisini de sürdürmüş.”  
 
Meydan okuyan fotoğraf 
 
Füsun yine fotoğraftaki Karadenizli köylü kadınının kendinden emin, elinde asasıyla bir tanrıça kültü gibi yukarıdan jandarmaya meydan okuyan bakışının kavgaya hazır olduğunu betimler bir halde durduğunu ifade etti. Dayanışma mesajında Füsun, vahşi doğanın içinde, uçurumun kenarında köyün sahibi gibi davranan devlet erkine ve bu erkten nemalanan Cengiz İnşaat'a karşı dimdik ayakta duran kadının, o doğanın bir parçası olduğunu bilmesinden ileri geldiğini öne sürdü. 
 
Füsun, kadınların direnişin en önünde yer almasını ise şöyle değerlendirdi: “Hepsinde bu bilgi saklı, onlar kendilerini doğaya karşı değil doğanın içinde görüyorlar. Bunu bilmezlere cesaretle meydan okumaları da ondan. Fotoğrafın önden çekilmiş videosunda kadının nasıl meydan okuduğunu da görmek mümkün. ‘Hiç de başka bir partiye oy kullanmamışım şu ellerim kırılsın ki kullanmamışım’ diyor. İktidarı olduğu yere taşıyanlar onu oradan indirmesini de bir gün bilirler, bu böyle biline. ‘Nasıl bunları çekeysunuz nasıl bunları komutanınıza götürüyorsunuz, kaymakamınıza veriyorsunuz, bunu da verin yetkili yerlere iletsin.’ Halk böyle diyor deyin halkın sesi bu deyin.
 
‘Bunu sadece dağlarından, vadilerinden vazgeçmeyen kadınlar yapar’  
 
Neydi ünlü deyiş ‘Ferman padişahınsa dağlar bizimdir’ derken Dadaloğlu tam da bu Karadeniz kadınlarına ilham olmuştur işte. ‘Bilmiyor mu Karadeniz bayanı darlandı mı kötü de söyler, bilir kendi de Karadenizli.’ Kendini de iktidarı da kendi varoluşsal özelliklerinden yeniden tanımlıyor, aslında iktidara da bu özdeşleştirme ile nereden geldiğini hatırlatıyor, tam da iktidar sahiplerinin unuttuğu şeyi ona hatırlatıyor, kendi topraklarından, eli belinde, diğer elinde de sopası ile hem de, uzun zamandır böyle esaslı bir had bildirme gördük mü görmedik ve evet bunu sadece meydanlardan, sokaklardan vazgeçmedikleri gibi dağlarından, vadilerinden de vazgeçmeyen kadınlar yapar ancak.”
 
Kurtlarla koşacak kadar cesur ve yabanıl olan ile psişik ortak özellikler gösteren kadınları görmek isteyenlerin, ekoloji mücadelesi içindeki hareketlerin en önünde duran kadınlara bakmalarının yeterli olacağını dile getiren Füsun son olarak şunları kaydetti: 
 
‘Elibelinde kavgaya hazır kadınlar’ 
 
“Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabını bilmeyeniz yoktur, çok satan bu popüler kitabın alt başlığı; ‘Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler’dir. Kadınların ekolojik mücadelelerde kendiliğinden en ön saflarda var olma halleri, içlerindeki o doğalın, yabanılın sesine kulak vermeleridir. Bu sezgisel bir yeti ama duygusal değil, keza doğayla kadın arasında kurulmaya çalışan duygusal bağ epey zorlamada duruyor çoğu kez. Dönelim kitaba, öyle söylencelerimiz, mitlerimiz var ki bu topraklarda önce onları bulup çıkartmak, taçlandırmak boynumuzun borcu olsun. Ve gerçekten kurtlarla koşacak kadar cesur ve yabanıl olan ile psişik ortak özellikler gösteren kadınları görmek istiyorsak eğer, ülkenin dört bir yanındaki ekoloji mücadelesi içindeki hareketlerin en önünde duran kadınlara bakmak yeterli olacaktır, elibelinde kavgaya hazır kadınlara.”