Suyu Tarım Bakanı’nın çiftliğine giden Marmara Gölü kuruyor!

  • 09:03 16 Mart 2021
  • Ekoloji
 
Melike Aydın
 
MANİSA - Yanlış tarım politikaları sonucu kurumayla karşı karşıya kalan Marmara Gölü için çevreciler harekete geçti. Gölün suyunun Menemen Ovası’nda çiftliği bulunan, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin çiftliği için kullanıldığın dikkat çeken Salihli Çevre Derneği Başkanı ve Ekoloji Birliği Yönetim Kurulu üyesi Avukat Seçil Ege Değerli, yaşam alanlarının yok olmaması için yurttaşları mücadeleye çağırdı.
 
Ege Bölgesi’nin hayat damarlarından biri olan Marmara Gölü’nün kurumaya başlamasına karşı Ege Çevre Platformu (EGEÇEP) ile Salihli, Turgutlu ve Akhisar Çevre Dernekleri harekete geçti. Kuşların göç yolları üzerinde bulunan, sazlıklara, endemik bitki ve hayvan türlerine ev sahipliği yapan göl burada yaşayan yurttaşların da nefes alacağı doğal yaşam alanı. Göl suyunun kuruma tehlikesine karşı Devlet Su İşleri (DSİ) Enerji Bakanlığı ve Çevre Bakanlığı’na çağrıda bulunmak amacıyla düzenlenen 11 Mat’taki miting yoğun yağış nedeniyle ertelenmişti. Salihli Çevre Derneği Başkanı ve Ekoloji Birliği Yönetim Kurulu üyesi Avukat Seçil Ege Değerli bir sonraki miting için katılım çağrısında bulundu.
 
‘Marmara Gölü’nü HES ve JES projeleri kurutuyor’
 
Kuraklığın sadece iklim krizi nedeniyle oluşmadığını aynı zamanda gölü besleyen kaynaklardan Gördes Çayı üzerine plansız yapılan Gördes Barajı ile beslenme kaynaklarının yok edildiğini söyleyen Seçil, tüm itirazlara rağmen Gediz Havzası’na planlı olarak yapılan Jeotermal Enerji Santralleri (JES) ve açılan sondaj kuyularıyla yeraltı su havzalarının kirlenmesi ve çekilmesinin de etkili olduğunu dile getirdi. Seçil, “Salihli’nin Karaağaç Köyü’nde havzayı besleyen Gümüşçayı üzerinde yapılan Hidro Elektirik Santrali de (HES) etkili. Bölgede bir su krizinin yaşanması kaçınılmaz. Hayati etkilerini ortaya çıkarmaya başladı” diye belirtti.
 
‘Tarım ve balıkçılıkla geçinen köylüler zor durumda bırakılıyor’
 
Demirköprü Barajı üzerinden çiftçilere Devlet Su İdaresi (DSİ) kanallarından verilen sulama sularının vaktinden çok önce kapatılıp Demirköprü Barajından salınarak Menemen’e kadar ulaştırılmasının bölgedeki çiftçinin susuzluk yaşamasının diğer sebebi olduğuna dikkat çeken Seçil, “Gediz Havzasının köylülerine tarımsal sulamada kullanacağı sular verilmiyor. Buradaki köylü kendi tarlasının kenarında sondaj yapmaya zorlanıyor. Ancak son yıllarda sondaj kuyuları da yasaklanmış durumda. Yasaklanmasa da su seviyesi aşağıya çekildiği için zaten bunlar da yüksek maliyetlere yüksek ruhsat bedelleriyle birlikte çiftçiyi zorlamaya başladı. Buradaki insanların geçim kaynaklarının yok olmasına hem de tarım arazilerinin giderek azalmasına sebep olmaktadır. Bölgede balıkçılık yapan köylü de kaderine terk edildi” diye konuştu.
 
‘Göl 20 metre çekildi’
 
Köylülerin ihbarına göre gölün eski seviyesine göre ortalama 20 metrelik bir çekilme yaşadığını ve açık alanların ortaya çıktığını kaydeden Seçil, geçen yıllarda mevsim kuraklığına bağlı olarak binlerce balığın hayatını kaybettiğini hatırlattı. Seçil, “Su krizine karşı dikkat çekmek DSİ ve Tarım Bakanı’na acil çözümler üretmek üzere Enerji Bakanı’nın da bölgemizde izin verdiği elektrik santraline, doğa talanına yol açan bu faaliyetlerden vazgeçmesi çağrısında bulunacaktık. Yağış rejimini derinden etkileyen taş ocağı, mermer ocağı projelerinin yoğun olarak bölgemizde yapıldığını biliyoruz. İvedilikle durdurulması yenilerine izin verilmemesi gibi sunduğumuz ve bölgedeki ilçelerin tüm köylerinin katılacağı miting yapacaktık ama yağış nedeniyle ertelendi” diye belirtti.
 
‘Gölün suyu Tarım Bakanı’nın çiftliği için kullanılıyor’
 
Gölün suyunun Menemen Ovası’nda çiftliği bulunan, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin çiftliği için kullanıldığını ifade eden Seçil, “Köylüler özellikle tarım sezonunda barajın kapaklarının açılıp, ağustos ortalarına kadar kapatılmayacağına dair taahhütte bulunulduğunu ama geçtiğimiz yıl temmuz ayının sonunda barajın sulama kanallarına verilen suyun kapatıldığını, sulama suyunun salınmadığını iletti. Yani su Gediz Nehri’ne, Menemen Ovası’na bırakıldı” diye belirtti.
 
‘Gölü kurtarmanın maliyeti köylüden istendi’
 
DSİ’nin de taahhütlere uyması gerektiğinin altını çizen Seçil, DSİ’nin köylünün şuanda çalışmayan Ahmetli regülatörünün göle su pompalanması talebini kabul etmediğini belirtti. Seçil, “Ahmetli regülatörünün Gölmarmara’ya su pompalaması için köylüden aylık 70 bin Lira istendi. Eğer DSİ bu bedelleri karşılamayacaksa yani devlet tarım politikasının bir parçası olarak ya da Çevre Bakanlığı ekolojik bütünlüğün korunması anlamında bu çareleri kendisi karşılamayacaksa bu kurumlar neden var?” diye sordu.
 
‘Güneş enerjisi panelleri hem ekolojik hem de maliyeti düşürür’
 
Çevre politikalarıyla uyumlu şekilde kullanılan projeler olduğunu ifade eden Seçil, köylüden regülatör için istenen maliyetin de yüksek olduğunu belirtti. Seçil, “Oraya kurulacak çok küçük güneş paneli bile o regülatör maliyeti düşük şekilde çalıştırılacaktır. Önemli olan bu politikaların değiştirilmesidir” diye belirtti.
 
Kuruyan göl tabanı sermayedarlara mı paylaştırılıyor?
 
Bölgede doğayla uyumlu şekilde yaşayan yurttaşların da yaşam tarzının korunmasını talep ettiklerini ifade eden Seçil, bir set gölü olan gölün tabanından fay hatları geçtiğine dikkat çekerek, “Oraların büyük sermayedarlara pay edileceğini düşünüyoruz. Köylü de öyle düşünüyor. Bugüne dek mücadele ettiğimiz JES projelerinin göl yatağı mevkiinde de süreceği kanaatindeyiz. Hatta çalışmaların başladığı yönünde de duyumlarımız var” şeklinde konuştu
 
Hem yaşam alanları ve hem de kültür yok oluyor
 
Resmi verilerde Demirköprü Barajının da su seviyesinin düşük olduğunu söyleyen Seçil, EGEÇEP Bilim Kurulunda yer alan bilim insanlarının yapacağı çalışmaların raporunu paylaşacaklarını bildirdi. Yakın zamanda kuş cenneti olarak tanımlanmış bölge için, “Faydacı bir yaklaşımımız yok. Buranın kendi başına bir bütünlüğü ile var olması şehrin hafızasında da bir yaşam kültürünün yok olması demek. Bu göl etrafındaki canlı varlıklara hayat kaynağı olduğu gibi etrafında yaşayan insanların da hafızasında yeri olan bir bölge. Elbette ki muhafaza edilmesini istiyoruz” diye belirtti.
 
Seçil son olarak sorunun Manisa ve İzmir’i etkilediğini ifade ederek, yağış nedeniyle ileri bir tarihe ertelenen köy mitingine katılım için tüm yurttaşlara çağrıda bulundu.