‘Kanal İstanbul’un hayata geçirilip geçirilmeyeceğini halkın mücadelesi belirleyecek’

  • 09:05 4 Ocak 2020
  • Ekoloji
İSTANBUL - HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Elif Bulut Kanal İstanbul projesinin tüm Türkiye’nin vergi yükü ile yapılmasının planlandığını dile getirirken, HDK İstanbul İl Eş Sözcüsü Gurbet Aydoğan ise “Bu iktidarın samimiyetini Hasankeyf’ten tanıyoruz. Tarih yok edilme eşiğine getirildi” dedi.
 
Uzmanların bölgenin ekolojik dengesini bozacağı uyarısına rağmen iktidar geri adım atmayarak Kanal İstanbul projesine bu yıl itibari ile başlanacağını açıkladı. Birçok kesim projeye karşı çıkarak iptal edilmesi için başlatılan kampanyaya imza attı ve Çevre ve Şehircilik Müdürlüklerine dilekçelerini sundu.
 
‘Toplumu kutuplaştırmaya götürür’
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul İl Eşbaşkanı Elif Bulut Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Kanal İstanbul’u 2011 yılında gündeme getirdiğini hatırlattı. Cumhurbaşkanının bugün tekrar gündeme getirerek Kanal İstanbul’u hayata geçirmeyi planladığının altını çizen Elif, “Bugün siyaseten tıkanmış durumda. Tekrar gündeme getirerek, Osmanlı’dan kalan bir hayal gibi nitelendiriyor. Çünkü proje ilk kez Osmanlı döneminde ortaya çıkıyor. Kanal İstanbul Osmanlı’nın siyasi ayaklarından bir tanesidir. Ancak Erdoğan bunu kişiselleştirip kendi taraftarlarına kendi projesi olduğunu ileri sürüyor. Ancak önemli olan nokta şu ki bu proje İstanbul’u talan etme, doğasını, kültürel yapısını yok etme projesidir. Bu durumda toplumu da bir kutuplaşmaya doğru götürecektir” dedi.
 
‘Tüm Türkiye’nin vergi yükü ile yapacak’
 
Cumhurbaşkanının halkı kutuplaştırmadan beslendiğini söyleyen Elif, şu anda tüm muhalif kesimlere “Siz isteseniz de istemeseniz de Kanal İstanbul’u yapacağız” demesinin sebebinin bu olduğuna dikkat çekti. Bu söylemin başka bir nedeninin de muhalefetin umudunu kırmak olduğunu sözlerine ekleyen Elif,, şöyle konuştu: “Yani ‘siz muhalifler örgütlenip bir araya gelseniz de ben bunu hayata geçireceğim’ demesidir. Muhalefet gücünü bastırmak için böyle bir meydan okuyor. Bir sonraki ayakları beka sorunu. Birde beka sorununu ortaya atıp kademeli olarak ortamın ateşini yükseltmekle beslenecek bu proje. Ülkede kaynak kalmadı. Şu anda elde kalan 9 büyük sanayi kuruluşunu satsa bile borçların bir kısmını bile ödeyemiyor. Nasıl yapacak projeyi? İstanbul halkı olmak üzere tüm Türkiye üzerinde vergi yükü ile projeyi yapacak. 75 milyar TL maliyeti olduğunu belirttiler. Ancak bunun 100 milyarı geçeceği söyleniyor. Dolayısıyla buna kaynak bulamayacaktır. Uluslararası alanda finansman arayacaktır. Ancak krizde olan bir hükümete kimse kredi vermek istemeyecek. Kredi verirlerse çok ağır bedeller karşılığında verecektir.”
 
‘Bir göç halini alacaktır’
 
Projenin sadece İstanbul’un hafızasını değil tüm Marmara’yı da etkileyeceğinin altını çizen Elif, “Dolayısıyla herkesin bulunduğu yerden bu projenin ne kadar akla ve doğaya aykırı olduğunu söyleyip karşı çıkması gerekiyor. Sosyal olarak her türlü yaşam alanını talan ederek şehrin hafızasızlaştırılmasına yol açacak. Demografik yapısını değiştirecektir. Projeye karşı çıkanlar var. İnsanlar yaşadığı evi, mahalleyi, sokağını sahipleniyor. Kanalla birlikte insanlar evlerinden çıkmak zorunda kalacaktır. Yaşam alanları değişecektir. Proje yoksul bir kesimi etkileyecektir. Bir göç halini alacaktır. Kadınları ve çocukları etkileyen bir durum olacak. O yüzden en çok kadınlar karşı çıkarak göçe karşı durmalıdır” diye belirtti.
 
'Önemli olan toplumların mücadelesi'
 
Projenin katliam ve yıkım projesi olduğunu ifade eden Halkların Demokratik Kongresi (HDK) İstanbul Eş Sözcüsü Gurbet Aydoğan, 
da projenin bir ihtiyaç doğrultusunda ortaya çıkmadığını vurguladı. Etkin bir mücadele önlerine koyduklarını söyleyen Gurbet, “Projenin hayata geçirilip geçirilmeyeceğini halkların mücadelesi belirleyecektir. Halkların, kadınların gençlerin mücadeleleri belirler. Kaz Dağlarıyla ilgili böyle bir söylem vardı. Ama etkin bir mücadele ile bu geriletildi. Geri adım attırıldı. Halkların etkin mücadelesinin yanında iktidarların ne söylediği o kadar da önemli değil. Siz ne kadar etkin mücadele verirseniz, o kadar da geri adım attırabilirsiniz. Burada önemli olan toplumların mücadelesidir” ifadelerinde bulundu.
 
‘İtirazı olan kadınlar ile ortak mücadeleyi esas alıyoruz’
 
Kanal İstanbul projesinin bütün İstanbul’u, bir bütün olarak da Türkiye’yi ilgilendiren bir sorun olduğunu belirten Gurbet, “Gerçekten ihtiyaç mıdır? İhtiyaç değil midir? Orada yaşayan halkların bir tarım alanı var. Projenin aynı zamanda ekosisteme çok ciddi bir tahribatı söz konusu. Bu iktidarın samimiyetini Hasankeyf’ten tanıyoruz. Tarih yok edilme eşiğine getirildi. Bu yüzden projeye karşı etkin mücadeleyi esas alıyoruz. Bu noktada itirazı olan bütün kadınlarla, ortak mücadeleyi esas alıyoruz” diye konuştu.