Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi: Hasankeyf’te kıyamet günleri yaşanıyor

  • 12:26 18 Kasım 2019
  • Ekoloji
BATMAN - Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi, Hasankeyf’te devam eden yıkım ve talana ilişkin yayınladığı açıklamada, “Dicle Vadisi’nde yaşayanlar ve bütün toplum için büyük yarar getireceği için mücadelemiz devam etmektedir. Bu açıdan Dicle Vadisi ve Hasankeyf için kıyamet günlerinin yaşandığı bugünlerde kamuoyuna tekrar sesleniyoruz: ‘Hasankeyf İçin Geç Değil, Dicle Özgür Aksın!’” dedi.
 
Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi “Hasankeyf ve Dicle Vadisi Kıyamet Günlerini Yaşıyor” başlığıyla açıklama yayınladı. Açıklamada, 199 yerleşim yeri, en az 100 endemik tür ve soyu tükenme tehlikesiyle yüz yüze olan canlıya ev sahipliği yapan Dicle Vadisi’nin, ömrü 50 yıl bile olmayan Ilısu Barajı suları altında bırakıldığına dikkat çekildi. Yerel halkın ve komşu ülkelerin tüm itirazlarının, yapılan uluslararası kampanyaların ve uyarıların dikkate alınmadan baraj inşaatına devam edildiğine dikkat çekilen açıklamada, barajda 2019 yılı Temmuz ayında sessiz sedasız bir şekilde suyun tutulmaya başlandığı kaydedildi.
 
Açıklamanın devamında şunlar kaydedildi:
 
“Suyun tutulmasından sonra 1980’li yıllardan beri devam eden sistematik göç ettirme politikaları devam ettirilmiş, tarihi Hasankeyf kentinde yaşayan insanlar adına ‘yeni’ denilen yerleşkeye taşınmaları için zorlanmıştır. Bu çerçevede 8 Ekim günü antik kente giriş çıkışlar kontrole alınıp zorlaştırılmıştır. Yeni yerleşke üzerinden tarihi Hasankeyf’e gidişler de bilinçli bir şekilde zorlaştırılmıştır. Yeni yerleşke iktidara yakınlığı ile bilinen şirketler eliyle insan haklarından olan barınma ve konut hakkı dikkate alınmadan inşa edilmiştir. Rant politikaları üzerinden inşa edilen yeni yerleşkenin konut sorunları ve çevre düzenlemesi başta olmak üzere altyapı, üstyapı problemleri devam etmektedir. En başta güvenilir içme suyu sorunu çözülmemiştir. Aynı zamanda tarihi Hasankeyf’te aileler ve esnafın taşınma işlemleri bitmeden belediye suyu kesmiştir. Daha bitmeyen yeni yerleşke, suyun kesilmesi ve halkın göçe zorlanması antik kenti insansızlaştırma projesidir.
 
‘Esnaflar dükkanlarını içindekilerle yakarak tepki göstermiştir’
 
Kasım 2019’da çarşı dozer ve kepçelerle yıkılmaya başlanmış ve hala da devam etmektedir. Bazı esnaflar dükkanlarını içindekilerle yakmış ve bu yıkıma tepki koymuştur. Yıkım karşısında gelişebilecek kitlesel tepkileri engellemek ve psikolojik baskı için Batman Valiliği hiçbir yasal altyapısı olmayan kararlar alarak ‘Hasankeyf’te her türlü basın açıklaması ve etkinliği’ yasaklamıştır. Bu temelde 16 Kasım 2019 günü yeni yerleşkede konut verilmeyen Hasankeyfliler ve dükkan verilmeyen Hasankeyfli esnaflar bir basın açıklaması yapmaları üzerine gözaltına alınmıştır.
 
‘Çivi dahi çakılmaması gereken alana ağır iş makinaları girdi’
 
1981 yılında sit alanı ilan edilen Hasankeyf’te çivi dahi çakılmaması gerekirken, bugün ağır iş makinaları ve dozerlerle yıkım devam etmektedir. Yıkım devam ederken yeni arkeolojik buluntular bulunduğu basına yansımıştı. Diğer kazılarda olduğu gibi bu kazılarda da kazı çalışmaları aceleye getirilmektedir. Tarihe ışık tutabilecek arkeolojik kazılarda ağır iş makinaları kullanılmaktadır. Antik kente giriş çıkışların kapatılması ve yıkımın devam ettiği Hasankeyf’te basın emekçilerinin fotoğraflama/belgeleme çalışmaları engellenmektedir. Aynı şekilde daha önce Hasankeyf ile ilgili haber yapan gazetecilere de hukuki davalar açılmaktadır. Hasankeyf’teki yıkımı ve gerçekleri kamuoyu ile paylaşmayı görev edinen özgür basın emekçilerinin yanında olduğumuzu bir kez daha buradan kamuoyu ile paylaşıyoruz.
 
‘Binlerce insan göçe zorlanmıştır’
 
Temmuz ayından beri tutulan suyun bir hafta önce yüksekliği 50 metre ve su miktarı 600 milyon metreküpe ulaştığı açıklandı DSİ tarafından. Su yükseldikçe Hasankeyf’in su altında kalması tehlikesi daha da artmaktadır. Şimdiye kadar en başta Siirt ili olmak üzere birçok yerleşim yeri ve Çattepe Höyüğü gibi önemli höyükler su altında kalmıştır. Binlerce insan, gelecekte geçimini nasıl sağlayacağı belli olmadan evini terk etmiştir. Tüm bu yıkımlara rağmen bir yıkım, sömürü ve tahakküm projesi olan Ilısu’dan vazgeçilmesi Dicle Vadisi’nde yaşayanlar ve bütün toplum için büyük yarar getireceği için mücadelemiz devam etmektedir. Bu açıdan Dicle Vadisi ve Hasankeyf için kıyamet günlerinin yaşandığı bugünlerde kamuoyuna tekrar sesleniyoruz: ‘Hasankeyf İçin Geç Değil, Dicle Özgür Aksın!’”