Tapulu arazilerine ‘şantiye sahası’ tabelası asıldı: Toprağımızı vermeyeceğiz

  • 09:21 9 Mayıs 2019
  • Ekoloji
MARDİN - Mazıdağı köylerinde ETİ Bakır A.Ş.’ye ait maden şirketi başlatılan hukuki süreç devam etmesine rağmen yurttaşlara ait tarım arazilerine girerek kazıya başladı. Yaşam alanlarını savunmak için sopalarla nöbete geçen kadınlar, dedelerinden kendilerine kalan toprakları asla vermeyeceklerini belirterek, “Kendi topraklarımızı sürmemize bile izin vermiyorlar. Hakkımızı arayacağız” dedi. 
 
Mardin'in Mazıdağı ilçesinde ETİ Bakır A.Ş.'ye ait fosfat yatakları ile bilinen maden nedeniyle bölgede yaşayan yurttaşlar mağdur oluyor. 2017 yılının Temmuz ayında yapılan özelleştirme sonrası maden yatağının Cengiz Holding’e geçmesi ile birlikte yurttaşlara, “Evlerinizi ve meralarınızı boşaltın” tebligatı gönderildi. Tebligat sonrası madene yakın bulunan Karataş (Şemika) ve Kocakent (Tezne) köylerinde ki yurttaşlar hukuk yoluna başvurdu. 
 
Yerlerde sürüklenen 20 kişi gözaltına alındı
 
Daha önce de mera ve ağaçlık alana giren kepçelerle kazı yapmak isteyen heyet, dün şantiye alanına yakın Kocakent’teki yurttaşlara ait tarım alanlarına girdi. Arazilerin tapularının olması ve hukuki sürecin devam etmesine rağmen araziye giren kepçelere karşı köy halkı direnişe geçti. Kadınların öncülük ettiği direniş sonrası kepçelerin önüne atlayan yurttaşlara saldıran jandarma, 20 yurttaşı yerlerde sürükleyerek gözaltına aldı. Ve tarım arazilerine “Şantiye sahasına girmek tehlikeli ve yasaktır” tabelası dikildi. Köylülere ait 3 farklı tarım arazisinde birden fazla kepçeyle kazı yapılıyor. 
 
Özelleştirme sonrası bölgede bir siyanür havuzu kurulmaya başladığı iddiaları da gündeme gelmişti. 2 yıl önce 1975 yılında alınan istimlak kararı göz önünde bulundurularak kendilerine gönderilen tebligatı tanımadıklarını belirten yurttaşlar, mera ve tarım arazilerini kimseye bırakmayacaklarını vurguladı. 
 
‘Kepçeler gidene kadar burada olacağız’
 
Tarım alanlarının gasp edilmesine karşı sopalarla nöbete başlayan kadınlardan Sürreya Palçi, topraklarını savunmalarına dahi izin verilmediğini söyledi. “Burası bizim toprağımız. Biz kendi malımızın hakkını istiyoruz. Kendi tarım alanımız kendi malımız” diyen Sürreya, kendilerine bunları yaşatanlardan şikayetçi olduklarını kaydetti. Topraklarını kimseye vermeyeceklerinin altını çizen Sürreya, “Kanser yapıyor vermediği zarar kalmıyor. Onlar toprağımızı hakları olmadan izinsiz kendi malı ilan edecek biz de elimiz kolumuz bağlı izleyecek miyiz? Hayır. Bunu kabul etmiyoruz. Sonuna kadar direneceğiz. Yoksa bu Ramazan’da neden burada olalım? Buradayız o kepçeler gidene kadar biz de burada olacağız” diye konuştu.  
 
‘Topraklarımızı sürmemize izin vermiyorlar’
 
Cemile Otay, topraklarını vermeyeceklerini vurgulayarak, şöyle dedi: “Sabah saat 7.00’dan bu yana askerler bizi darp ediyor. Toprağımızı vermeyeceğiz. Zorla mülklerimizin içine giriyorlar ve bizi suçlu gösteriyorlar. Buna izin vermiyoruz, hakkımız olanı korumak istiyoruz. Türkiye’nin dört bir yanından çalışan getiriyorlar ve sonra gelip burada bize edebiyat yapıyorlar. Kanımızı dökeriz ama yine de bu toprakları vermeyiz. Bizi coplarla dövdüler. Askeriyenin böyle bir şey yapmaya hakkı yok. Kendi topraklarımızı bile sürmemize izin vermiyorlar. Biz bunu burada mı bırakacağız? Yeter değil mi? Biz hakkımızı arayacağız.” 
 
‘Direndik diye terörist olduk’
 
Kepçelerin önüne geçip topraklarını korumaya çalıştıklarında “terörist” ilan edildiklerini belirten Cemile, “Topraklarımız için kepçelerin önüne geçiyoruz. Buradan Mardin’i arıyorlar. ‘Gelin burada terör örgütü var’ diyorlar. Biz neyin terörüyüz. Kendi malının hakkını aramak terör mü oluyor? Biz topraklarımızı vermeyeceğiz. Ölürüz yine de vermeyiz. Onlara ‘yapmayın ekinimizi toplayana kadar’ diyoruz bize dağılın ‘terör oğlu terörler’ diyorlar. Kürdüz diye bize böyle yapıyorlar” ifadelerini kullandı. 
 
‘Çıkan dumandan kuşlar öldü ağaçlar kurudu’
 
Dava süreci devam etmesine rağmen kepçelerle topraklarına girildiğini dile getiren Azize Otay, “Yarın öbür gün bizim çocuklarımız da büyüyecek. Biz o zaman ne yapacağız? Bugün topraklarımıza girdi yarın öbür evlerimizi de ister. Biz istemiyoruz, hakkımız olanı versinler. Dedelerimizin toprakları bunlar. Tabuları hala bizde ‘satılık’ diyorlar. Satılanların parasını bile vermiyorlar. Kuşlar ölüyor, hayvanlar ölüyor. Ağaçların bile yaprakları dökülüyor bu koku ve etki yüzünden. Yeter artık” şeklinde tepkisini dile getirdi.