90'lardan bu yana değişmeyen politika: Orman yangınları 2018-09-05 09:05:28   DİYARBAKIR - Dersim başta olmak üzere yaz boyunca birçok merkezde çıkarılan orman yangınları nedeniyle yüzlerce hektarlık alan küle döndü. Sadece ağaçlar değil hayvan ve diğer canlıların da yaşamını sonlandıran yangınlara dair raporlar, aynı politikanın 90'lardan bu yana sürdüğünü gösteriyor.    Dersim dağlarında hala devam eden yangının söndürülmesine izin verilmezken, Kürdistan coğrafyası her yıl çıkarılan yangınlarla ıssızlaştırılıyor. Halkın, çevre örgütleri ve duyarlı tüm kesimlerin tepkilerine rağmen Kürdistan'da savaş politikasının bir parçası olan yangınlar, Türkiye'nin diğer bölgelerinde ise şirketlere ihale edilerek yok ediliyor. Oysaki Türkiye'nin ormanları güvence altına alan uluslararası sözleşmelerde imzası bulunuyor.    Devlet yasaları ihlal ediyor   Çevre ve Orman Bakanlığı Dış ilişkiler ve Avrupa Birliği Dairesi Başkanlığı, 26 Kasım 2008 tarihinde RIO Sözleşmeleri kapsamında, Türkiye'nin Ulusal Kapasitesinin Değerlendirilmesi Projesi (NCSA) ile biyoçeşitlilik, iklim, hayvan, bitki örtüsü zenginliği, tür çeşitliliğine ilişkin küresel çevre yönetimi meselelerinde bir ulusal kapasite sağlamayı amaçladığını belirtti. Bunun yanında 1992 Birleşmiş Milletler (BM) Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, BM Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi, Biygüvenliğe ilişkin 2000 yılında imzalanıp 2003'te onaylanan Cartagene Sözleşmesi, Dünya Bankası işbirliğiyle 1995 Ulusal Çevre Eylem Planı'nın 1997'de tanımlanması, 2001'de Marakeş'te gerçekleştirilen 7. Taraflar Konferansı'ndan sonra (COP7) 2004 BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi gibi sözleşmelerle araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunuldu. Ancak tüm bunlara rağmen Kürdistan'da operasyon ve "güvenlik" gerekçesiyle çıkan yangınlarda binlerce hektarlık orman yok oldu. Sadece ağaçlar kül olmadı, birçok yaban hayvan ve endemik bitki türleri de yok edildi.    Halkın söndürmesine izin verilmiyor   "Özel güvenlik bölgesi" olarak ilan edilen bölgelerde orman yangınlarını söndürmeye çalışan bölge halkı engellenirken, 1990'lı yıllardan beri uygulanan bu politikaya ilişkin Halkların Demokratik  Partisi (HDP)  Temmuz 2015'te bir rapor hazırladı. Rapora, Cudi, Lice, Kulp, Akkuyu, Dersim Karakoçan Peri Golan yangınları ile başlatılan orman ve köy yakmaları için Teoman Dikerler'in uydu analizleri dikkate alınıyor. Kadın Özgürlük Meclisi (KÖM) Lice İnceleme-Araştırma Heyeti'nin raporuna destek için hazırlanan bu rapor, orman yangınlarına ilişkin gerçekleri bir kez daha gözler önüne seriyor.     90'larla aynı politika   Rapor, Human Rights Watch'un (İnsan Hakları İzleme Örgütü-HRW) hazırladığı, "Göç Ettirilmiş ve Yüzüstü Bırakılmış: Türkiye'nin başarısız köye dönüş programı" olarak Mehmet M.'nin 12 Şubat 1991 tarihli dilekçesi ile başlıyor. Mehmet M. şunları anlatıyor:    "Biz Siirt Pervari G. köyü halkındanız. Köyümüze yakın bir yerde PKK ve askerler çatıştılar. Bu olaydan sonra Pervari K. köyünde görevli binbaşının emri üzerine askerler maddi varlıklarımızı tutuşturmaya başladılar. Köylü kadınlar onlara müdahale ettiler. Askerler onları fırlatıp attılar. Yakılan varlıklarımız: 5 binin üzerinde kavak ağacı, 4 tondan fazla buğday, köyün etrafındaki bütün ormanlık alan, köylülerin otlarıyla birlikte yirmiden fazla ahır. Şimdi köyü boşalmış durumda, bütün evlerin yakılacağını adımız gibi biliyoruz."    9 bin hektar yok edildi   Yine aynı raporda 2008 yılında, kapatılan Demokratik Toplum Partisi (DTP) Hakkari Milletvekili Hamit Geylani'nin 1990-2008 arasında Kürt coğrafyasında kaç tane orman yangınının çıktığı, kaç hektar yandığı ve bunların yerine ne kadar ağaç dikildiğine dair sorusuna dönemin Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu'nun cevabı şöyle düşüyor kayıtlara: "Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde 1990-2008 yılları arasında 390 orman yangını çıkmış olup, bu yangınlarda 9 bin 100 hektarlık ormanlık alan zarar görmüştür. Yanan alanların tamamı bakanlığımızca ağaçlandırılmaktadır."     Meşe ağaçları yaşama yeteneğini kaybetmiyormuş!   Bakanlık tarafından BDP Iğdır Milletvekili Pervin Buldan'ın 2010'daki aynı sorusuna ise şöyle cevap veriliyor: "Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde son 20 yıl içerisinde çıkan orman yangınları sonucunda 5 bin 649 hektarlık alan zarar görmüştür. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki ormanların hâkim ağaç türü meşe olup, bu ağaçlar biyolojileri gereği yangın sonrası yaşama yeteneğini kaybetmeyerek yeniden sürgün vermektedir. Bu nedenle yangından zarar gören meşe alanlarına ağaç dikilmemektedir."