Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi: Türkiye bu akıldışı maceradan vazgeçmeli 2018-08-06 09:03:34   İSTANBUL - Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eş Sözcüsü Eylem Tuncaelli, OHAL kapsamında yayımlanan KHK ile oluşturulan Nükleer Düzenleme Kurumu’nu “hukuk, bilim ve akla aykırı” olarak nitelendirerek, nükleerin insan ve doğa sağlığı üzerindeki tehditlerine değindi.    Tüm dünya nükleer enerjinden vazgeçerken, Türkiye 9 Temmuz’da yayımlanan 702 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile nükleer konusunda yeni bir adım attı. “Nükleer Düzenleme Kurumu'nun teşkilat ve görevleri ile bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında Kanun Hükmünde Kararname” başlığıyla yayımlanan KHK’ye göre, Nükleer Düzenleme Kurumu oluşturulacak ve bu kurumda 120 kişi çalışacak. Ancak bu kurumda denetlenemez kurumlar arasında. Bu da nükleerle ilgili her kararın doğrudan AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a bağlandığı anlamına geliyor.     Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eş Sözcüsü Eylem Tuncaelli, Türkiye’de uzun yıllardır nükleer karşıtı mücadele veren isimlerden. İktidarın nükleer konusundaki ısrarını KHK ile somutlaştırmasını ve “İsteseler de istemeseler de yapacağız” yönündeki beyanlarını eleştiren Eylem, ABD’nin ve Avrupa’nın nükleerden vazgeçtiğini anımsattı.    ‘Bu ısrarın nedeni ne?’   “Biz daha tehlikeli kimyasalları ve atıkları bile kontrol altında tutamıyoruz” diyerek durumun ciddiyetine dikkat çeken Eylem, kimyasal atıklar nedeniyle Türkiye’de oluşan çevre felaketlerini hatırlattı. Risklerinin yanında üstelik çok da pahalı bir enerjiye yatırım yapılmak istendiğine işaret eden Eylem,  “Ekonomik değil, insan ve doğa sağlığı, geleceği üzerindeki tehdit apaçık ortada. Bedava olsa yine de yaptırılmayacak bu yöntemdeki ısrarın nedeni ne?”  diye sordu.    ‘Dış politikada bir koz olacağını düşünüyorlar’   İktidarın güç delisi olduğunu ve nükleer enerji santrallerine de bu gözle baktıklarını dile getiren Eylem, “O teknolojiye sahip olmak onlar için bir ayrıcalık diye düşünüyorlar. Dış politikada ellerinde bir koz olacağını düşünüyor olabilirler. Barışçıl bir siyasetin anlayabileceği ya da kabul edebileceği bir neden değil elbette” vurgusu yaptı.    ‘Türkiye önce bu akıldışı maceradan vazgeçmeli’   “Oysaki teknoloji onlara ait değil. Kaldı ki Akkuyu’dan biliyoruz yapılmaması gereken bu santral eski teknoloji. Türkiye’nin uranyum yatakları mı var?” diye soran Eylem,  hammaddenin Türkiye’ye ait olmadığını, teknolojinin de eski olduğunu vurguladı. “Kaldı ki hammadde bize ait olsa ve teknoloji yeni olsa da nükleer santral yapmak yine de akıl dışı” diyen Eylem, “İktidarın ‘enerjiyi dışa bağımlılıktan kurtaracağız’ söylemi bir aldatmaca! Rusya doğal gaz vanalarını kapatsa soğuktan donarız. Türkiye, bir an önce bu akıldışı maceradan vazgeçmeli. Küresel iklim değişikliğine neden olan fosil yakıt kullanımı dahil kömür, doğal gaz, petrol kaynaklı enerji yöntemlerini yerli/milli meselesiyle çarpıtmadan terk etmeli. Ne hava kirliliği ne küresel ısınma ne de radyoaktif tehlike sınır tanımıyor. Türkiye’nin de yapması gereken insanın ve gezegenin geleceğini düşünmek ve enerji konusunda yenilenebilir yöntemlere dönmek” çağrısı yaptı.    ‘Hukuka, bilime ve akla aykırı’    Yayımlanan KHK’yi de değerlendiren Eylem, şöyle devam etti: “Herhangi bir faaliyette kamu yararı gözetilirken burada bahsedilen bireysel fayda ticari kaygılar mıdır? Bireysel fayda ile toplumsal fayda çeliştiğinde tercih kimden yana olacaktır? Aslolan kamu yararıyken bu bent en genel hukuk ilkesine aykırılık taşımaktadır. Düzenlemede ‘Faaliyet nedeniyle maruz kalınabilecek radyasyon dozlarının, çevresel, ekonomik ve sosyal faktörler de dikkate alınarak mümkün ve makul olan en düşük düzeyde tutulması’ ibaresi var. Bir canlının maruz kalacağı radyasyon miktarı çevresel şartlara ya da ülkenin ekonomik koşullarına ya da sosyal faktörlere bağlı bırakılamaz. Hele ki ‘mümkün ve makul olan en düşük doz’ diye bir tanımlama yapmak bilime ve akla aykırıdır. Hem faktörler hem de doz için yapılan tanımlama muğlaktır. Bilim sayılarla konuşur. Mümkün ve en makul olan nükleerden vazgeçmektir.”