Sur ve Hasankeyf için eş zamanlı eylemler: Gitmiyoruz, gitmeyeceğiz 2018-04-28 14:15:13   HABER MERKEZİ - Sur ve Hasankeyf için Türkiye ve Kürdistan başta olmak üzere 20 ayrı ülkede eş zamanlı olarak gerçekleştirilen eylemlerde, "Sur'dayız, Hasankeyf'teyiz, Dicle'deyiz, gitmiyoruz, gitmeyeceğiz" vurgusu yapıldı.    Ekoloji hareketleri, Sur ve Hasankeyf için eş zamanlı olarak 20 ülkede eylemsellik gerçekleştirildi. Bu kapsamda Sur’un Yıkımına Hayır Platformu tarafından Diyarbakır’ın Sur ilçesinde bulunan Dengbej Evi’nde basın açıklaması yaparak, bir dizi etkinlik hayata gerçekleştirdi. Açıklamaya platform üyeleri, HDP Diyarbakır milletvekilleri Feleknas Uca, Sibel Yiğitalp, HDP ve DBP il ve ilçe örgütleri, DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, DTK divan üyeleri, sanatçı Ferhat Tunç, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, CHP Diyarbakır il örgütü, STK’ler katılım sağladı. İlk olarak tarihi Ulucami önünde açıklama yapan vekiller tarihin yok olmaması için mücadele edeceklerini söyledi.    ‘Tarihe meydan okuyanların sonunu gördük’   Sezgin Tanrıkulu, tarihi bir meydan olan Ulucami’nin önünde olduklarını ve 20 ayrı ülkede duyarlılık çağrısı yapılacağını belirtti. Sezgin, hem tarihi Sur için hem de Batman Hasankeyf için burada olduklarını açıkladı. Sezgin, “Biz tarihe meydan okuyan ve yıkım yapanların sonunun ne olduğunu biliyoruz ve gördük. Ne baskı olursa olsun tarihimize sahip çıkacağız. Bize bu şekilde teslim edildi bizlerde ileriye daha iyi bir şekilde bırakmak için mücadele edeceğiz. Burada barışçıl bir çağrı yapacağız ama polisler vatandaşlardan daha çok. İşte bu şartlarda seçime gidiyoruz” dedi.    ‘AKP yıkım için var’   Ardından konuşan HDP Diyarbakır milletvekili Sibel Yiğitalp, “Buraların ranta peşkeş çekildiğini çok iyi biliyoruz. Hiçbir zaman, hiçbir vakit bu kadar yıkım yaşanmadı. AKP yıkım için var. Bu tarih en az kırk medeniyet gördü ama hiç biri bu kadar yakıp yıkıp yok etmedi. Şu an 20 ülkede duyarlılık çağrısı yapılıyor. Ama burada sözümüzü söyleme noktasında bile bize zorluk yaşatılıyor. Hak olan ve haklı olan her zaman kazanmıştır. Asla kazanamayacaksınız, çünkü bu halk haklıdır” ifadelerini kullandı.   Yapılan konuşmaların ardından vekiller ve beraberindeki heyet Ulucami önünden Sur’un Yıkımına Hayır Platformu’nun yapacağı açıklama için Dengbej Evi'ne yürüdü. Burada da Platform Eş Sözcüleri olan Büşra Cizrelioğulları ve Talat Çetinkaya tarafından Sur ve Hasankeyf için hazırlanan açıklama okundu.    ‘İki mahallenin tümü neredeyse yok edilmiş’   Sur için açıklamayı okuyan Büşra, Mart 2016’da Sur’un tamamının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından parsel bazında inceleme yapılmadan "Acele Kamulaştırma" kapsamına alındığına dikkat çekti. Yurttaşların mülklerine el konulduğuna vurgu yapan Büşra, “Mayıs 2017’den itibaren de çatışmalı bölgenin dışında kalan Alipaşa ve Lalebey Mahalle sakinleri ise camiden yapılan anonslarla, suları ve elektrikleri kesilerek kentsel dönüşüm bahanesiyle zorla evlerinden çıkarıldı. ‘Kentsel Dönüşüm’ kapsamında bu mahallelerde başlayan yıkım devam etmektedir. Bu iki mahallenin neredeyse tümü yıkılmış ve bir bölümünde Sur’un tarihi dokusuna uymayan yeni betonarme evler inşa edilmiştir” dedi.     Sur’un ortak dünyaları olduğunu söyleyen Büşra, Sur’u korumanın ahlaki ve insani yolunun, Sur halkının yaşam biçimine ve taleplerine saygı duymak olduğunu kaydetti. Büşra, tarih boyunca farklı etnik, sınıf, kimlik ve inançtan halklara ev sahipliği yapmış olan Suriçi’nin çok katmanlı demografik yapısı ile tarihin her döneminde kozmopolit bir yerleşim yeri olduğunu ifade etti.   Büşra açıklamanın ardından taleplerini şu şekilde sıraladı:    * 6 mahallede uygulanan sokağa çıkma yasağı kaldırılmalı, mahalleler uluslararası uzman heyetlere ve ilgili kent dinamiklerinin incelemesine açılmalıdır.   * Acele Kamulaştırma kararı kaldırılmalı, bu kararlara şu ana kadar yapılan uygulamalara itirazın hukuk yolu açık tutulmalıdır.   * Sur ‘da Kentsel dönüşüm, kentin tarihsel, kültürel, ekolojik ve politik yıkımıdır. Kentsel dönüşüm bir an önce durmalıdır.   * Yıkım süreci ile birlikte revize edilen KAİP (Koruma amaçlı imar planı) yeniden düzenlenmeli veya eski haline getirilmeli   * Bu mahallelerde yapılan yeni evlerin yapımı ve satışı durdurulmalı, yeni yapılan evler KAİP restore edilmeli ve mahallede oturan hak sahiplerine herhangi bir sözleşme ve borçlanma talep edilmeden teslim edilmelidir.   * Mülkiyet devri iptal edilmeli, yurttaşların mülklerine el konulmasından vazgeçilmeli, evrensel hukuk normları ile güvence altına alınmış olan ‘Barınma ve Mülkiyet Hakkı’ derhal sağlanmalıdır. Surlular evine dönmelidir.   * Alipaşa ve Lalebey mahallelerinde yapılan evlerin tümü mülk sahiplerine teslim edilmeli, bu evler hiçbir koşulda şirketlere verilmemeli, ticari faaliyetler için değil yurttaşların barınma ihtiyacı için kullanılmalıdır.   * Sur halkının kültüründen uzaklaştırılıp asimile edilmesine, ekonomik olarak yoksullaştırılmasına, toplumu tek tipleştirme aracı olarak kullanılan TOKİ konutlarına borçlandırma ve takas yoluyla mahkûm edilmesine son verilmelidir.   * Surlular evlerine ve mahallelerine geri dönmeden, Sur kenti asıl sahiplerine teslim edilmeden buradaki sorunlar çözülmeyecektir.   Son olarak Hasankeyf ve Dicle Nehri için hazırlanan basın metnini okuyan Talat Çetinkaya ise, Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB) ve ilgili uluslararası örgütler başta olmak üzere, sanatçı, aydın, yazarlar, ekoloji hareketlerini, kadın örgütlerini ve STK’leri Sur ve Hasankeyf’i sahiplenmeye davet etti. Talat, “Bu kentler insanlığın ortak mirasıdır, herkese aittir. Dolayısıyla herkesi ilgilendirir. Bu sessizlik artık bir son bulmalıdır” diyerek talepleri sıraladı.   Talepler şu şekilde:   * Hasankeyf’te yıkım ve taşınma dursun halk göçertilmesin.   * Coğrafyamızın son büyük nehri olan Dicle Nehri korunsun, suları aksın.   * Kent, doğa ve yaşam alanlarımızın katliamına izin vermeyelim tarihimize ve kültürümüze sahip çıkalım.   * Sur ve Hasankeyf tarihsel, politik, ekolojik ve kültürel kırımı durduralım!   Yapılan açıklamaların ardından eylem sanatçı Ferhat Tunç’un söylediği şarkı ile sona erdi.   Batman   Batman'ın Hasankeyf ilçesinde Seyir Tepesi'nde bir araya gelen çok sayıda kişi, tarihi kentin Ilısu Barajı altında bırakılacak olmasını protesto etti. Hasankeyf Yaşatma Girişimi öncülüğünde düzenlenen eyleme Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekilleri Mehmet Ali Aslan ve Ayşe Acar Başaran, Eğitim Sen, Petrol-İş, Genel-İş, SES yöneticileri de destek verdi. Hasankeyf Yaşatma Girişimi pankartının açıldığı eylemde milletvekilleri kısa birer konuşma gerçekleştirirken, 10 ilde eş zamanlı eylemlerde hazırlanan basın metni okundu.      ‘Bu tarih bizim tarihimizdir’   İlk sözü alan HDP Milletvekili Ayşe Acar Başaran, Hasankeyf’in yok olmaması için mücadelenin devam ettiğini vurguladı. 12 bin yıllık tarihin, ömrü 50 yıl olan bir baraj için yok edilmesine izin verilmeyeceğini söyleyen Ayşe, "12 bin yıllık tarihin üstüne beton döküyorlar, dere yatağının yönü değiştiriliyor. Her yerde baraj yapılabilir ama her yerde Hasankeyf inşa edilemez. Şuan yeni Hasankeyf dedikleri yer bir ucubeden ibarettir. İktidara sesleniyoruz, bu tarih bizim tarihimizdir. Buradayız Hasankeyf'i de sahiplenmeye devam edeceğiz" dedi.    Ardından konuşan HDP’li Mehmet Ali Aslan ise, tarihin ucubeye dönüştürüldüğünün altını çizdi. Mehmet, “Siz Afrika'da bir ada alıp tarihe sahip çıktığınızı söylersiniz ama burada Hasankeyf'i yıkıyorsunuz. İçeride imha dışarıda imarı kabul etmiyoruz. Hasankeyf'e sahip çıkmaya devan edeceğiz” diye konuştu.   'Telafisi mümkün olmayan yıkımlara maruz kaldı’    28 Nisan Sur ve Hasankeyf Küresel Eylem Günü'nde 20’yi aşkın ülkede eş zamanlı eylem ve etkinlikler yapıldığını hatırlatan Hasankeyf Yaşatma Girişimi Sözcüsü Rıdvan Ayhan ise, "Rant ve savaş politikalarına malzeme haline getirilmek istenen bu ortak miras alanlarımız için yapabileceğimiz çok şey var. Dünyaca bilinen Truva, Efes ve Kapadokya'dan birçok konuda daha değerli olan Hasankeyf, UNESCO'nun 10 kriterinden 9’unu yerine getirmesine rağmen ne Türkiye Hükümeti'nin ne de UNESCO'nun Dünya Miras Listesi'ne alınması yönünde bir girişimi olmamıştır" diyerek eleştiride bulundu.    Rıdvan talepler ise şöyle sıralandı: “Hasankeyf'te yıkım ve taşınma dursun, halk göç ettirilmesin. Coğrafyamızın son büyük nehri Dicle Nehri korunsun. Son büyük doğal nehrimiz Dicle'nin suları aksın. Dicle'nin sularını kirletmeyin kepçelerinizi Dicle'den çekin. Sur'da yasaklar kalksın, Sur yaşasın, Surlular evlerine dönsün.”    Van   Mezopotamya Ekoloji Hareketi Van Ekoloji Komisyonu, "28 Nisan Sur ve Hasankeyf için Küresel Eylem Günü" nedeniyle KESK Van Şubeler Platformu'nun binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan Ekolojist Serdar Çevik,  iki antik kent için dünyanın birçok yerinde eylemler olacağını ve Sur'un, Dicle ve Hasankeyf'in sesini duyurmak için alanlarda olduklarını belirterek, "Bu doğal ve tarihsel alanların çığlığını dünyaya duyurmak için buradayız" dedi.    "Sur İçi Ortak Dünyamızdır" diyen Serdar, kentin bu yüzden belli bir kesime, sermayeye, iktidar grubuna bırakılmaması, kimliksizleştirilmemesi gerektiğini söyledi. Ilısu Barajı ile sular altında kalacak Hasankeyf'in tüm insanlığı ilgilendirdiğini söyleyen Serdar, her yerde okunan ortak açıklamayı yaptı.    Urfa   Urfa Ekoloji Meclisi de Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Urfa Şubesi'nde basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan Urfa Ekoloji Meclisi Eşsözcüsü Zuhal Parlakçı,  Sur ve Hasankeyf'i yok edenlerin tarihte yerlerini alacaklarını belirterek, “Surdayız, Hasankeyf’teyiz, Dicle’deyiz, gitmiyoruz, gitmeyeceğiz” dedi.    Zuhal, asırlardır kesintisiz yaşamın sürdüğü Sur ve Hasankeyf’in yok olma tehdidiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çekerek, Dicle Nehri'nin kenarında bulunan iki doğa güzelliğinin dar bir çevrenin ekonomik ve siyasi çıkarları uğruna son yıllarda telafisi mümkün olmayan çok boyutlu yıkımlara maruz kaldığını söyledi.    İstanbul   Hasankeyf Gönüllüleri ve Sur ile Dayanışma Platformu, Hasankeyf ve Sur için ilan edilen 28 Nisan Kürsel Eylem Günü için İstanbul Galatasaray Meydanı'nda da bir araya geldi. 20'den fazla ülke ve 100'den fazla kentte eş zamanlı düzenlenen açıklamaya Mezopotamya Ekoloji Hareketi, Sur'un Yıkımına Hayır Platformu ve Hasankeyf'i Yaşatma Girişimi de katıldı. Açıklamada "28 Nisan Küresel Eylem Gününde Sur ve Hasankeyf için Ses Ver" yazılı pankart taşındı. Sur ve Hasankeyf için hala vakit var temalı yapılan çıklamada "Ortak tarihimize, doğamıza ve kültürümüze sahip çıkalım", "Sur'a Hasankeyf'e Çekerek Irmağından bin selam",  "Şantiye alanı değil kültürel mirastır" ve "Sur'u insansızlaştırmak ve Sur'un demografyası ile oynamak insanlık suçudur" yazılı dövizler taşındı.    Sur Dünya Miras Listesi'nde Türkiye'den yer alan 15 eserden biri   Açıklamayı okuyan Sur ile Dayanışma Platformu'ndan Zeynep Tanbay, bugün bir şekilde yıkımın gerçekleştiği kentler ile ilgili tarihe bir not düşmek için bir araya geldiklerini söyledi. Asırlardır kesintisiz bir yaşamanın sürdüğü Sur ve 12 bin yıllık Hasankeyf'in 21. yüzyılda yok olma tehdidiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Zeynep, "Neo-liberal, rantçı, baskıcı ve güvenlikçi politikalarla yıkımı hedeflenen bu ortak miras alanlarımız için yapabileceğimiz çok şey var" dedi. Diyarbakır Kalesi ve Hewsel Bahçeleri Kültürel Peyzajı'nın, toplamda 191 üye ülkenin 1031 alanının yer aldığı Dünya Miras Listesi'nde (DML), Türkiye'den yer alan 15 eseren biri olduğunun altını çizdi.    'Hasankeyf UNESCO'nun 10 kriterinden 9'unu yerine getiriyor'    12 bin yıllık Hasankeyf'in dünyaca bilinen Efes, Truva ve Kapadokya'dan birçok konuda daha değerli olduğunun altını çizen Zeynep, "Hasankeyf UNESCO'nun on kriterinden dokuzunu yerine getirmesine rağmen ne Türkiye Hükümeti'nin ne de UNESCO'nun Dünya Miras Listesi'ne alınması yönünde bir girişim olmamıştır. 21 yıldıe gündemde olan Ilısu Barajı ve HES Projesi Hasankeyf'in dışında Yukarı Mezopotamya'da araştırmalara konu olmayan yüzlerce höyük ve antik yerler de kültürel kıyımın hedefindedir. Birkaç eserin taşınmasıyla büyük yıkımın boyutu gizlenmektedir" şeklinde konuştu.    'Sur'dayız, Hasankeyf'teyiz, Dicle'deyiz, gitmiyoruz, gitmeyeceğiz'    BM, AB ve ilgili uluslararası örgütler başta olmak üzere sanatçı, aydın ve yazarları, ekoloji hareketlerini, kent hareketlerini, kadın örgütlerini, STK'lar, platformlar ve inisiyatifleri, duyarlı siyasi parti ve sendikaları, meslek örgütleri ve odalarını ve bütün duyarlı çevreleri Sur ve Hasankeyf antik kentlerini sahiplenmeye davet eden Zeynep, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu kentler insanlığın ortak mirasıdır, dolayısıyla hepimizi ilgilendirir. Bu sessizlik artık bir son bulmalıdır. Bugünden itibaren herkesi bulundukları merkezlerde duyarlı olmaya ve duyarlılık yaratmaya, sesimize ses olmaya çağırıyoruz. İnanıyor ve biliyoruz ki bu kentlerin yıkımına birçok insan karşıdır. Karşı olduğumuzu ortaya koymanın yolu meşru ve demokratik yollardan Sur ve Hasankeyf'in çığlığına sahip çıkmaktan geçer. Sur'dayız, Hasankeyf'teyiz, Dicle'deyiz, gitmiyoruz, gitmeyeceğiz."