Çernobil’in yeni isimleri: Akkuyu ve Sinop 2018-04-26 09:04:02   Evrim Kepenek    İSTANBUL - Üzerinden 32 yıl geçmesine rağmen etkileri hala süren Çernobil'den en çok etkilenen bölgelerden olan Karadeniz'deki kadınlar, Çernobil'in sonuçları ortadayken iktidarın Akkuyu ısrarını sordu.    Ukrayna'daki Çernobil Nükleer Santrali'nde yapılan bir test sırasında 26 Nisan 1986 günü meydana gelen felaketin üzerinden 32 yıl geçti. Ukrayna'nın Pripyat kentine yakın Çernobil’de yapılan deney sırasında yaşanan nükleer facia, dünyada yaşanan en büyük nükleer felaket olarak tarihe geçti. Facianın etkileri Rusya, Avrupa ülkeleri ve Türkiye'ye yayılırken, ilk esnada 31 kişi yaşamını yitirmişti. Fakat yayılan radyasyon nedeniyle uzun vadede sonuçların daha da ağır olduğu belirlenmişti.     Binlerce kişi Çernobil'den yayılan radyasyondan etkilenirken, Karadeniz'de kanser vakalarında da artış görüldü. Facianın yaşandığı yıllarda küçük çocuk olan Karadenizli kadınlar, facianın sonuçlarından etkilenen veya tanık olanlar arasında yer aldı. Çernobil'in sonuçlarına dikkat çeken kadınlar, Mersin'in Akkuyu ilçesinde temelleri atılan Nükleer Santrale işaret ederek, "Akkuyu'da nükleer santral istemiyoruz" mesajı verdi.    ‘Özellikle Artvin’de kanser oranları arttı’   Facianın yaşandığı döneme tanıklık eden Gazeteci Filiz Gazi, o dönem İstanbul'da olduğunu belirterek şunları söyledi: "Babam öğretmen olduğu için eve paket paket fındık getirdiğini hatırlıyorum. Çernobil sonrası ürünlerdi onlar. Dönemin Sağlık Bakanı, ekran karşısında 'sıkıntı yok' imajı için çay içmişti. Bütün memleket etkilendi Çernobil'den. Malum radyasyonun 15-20 yıl süre bir kuluçka dönemi var. Direk sonuçlarını bu zaman geçince görmeye başladık. Bilhassa Artvin'de yaşayan akrabalarımda kanser oranları arttığını gördük. O vakit ne yapılabilirdi ve devlet ne yaptı?" diye sordu.   'Devlet sinsice ilerleyen bir cinayete ortaklık etti’   Sorduğu sorunun yanıtını "trajikomik" olarak değerlendiren Filiz, "Şimdi ne yapabiliriz? Nükleer santralleri hiç konuşmamalıydık. Lakin konuşuyoruz. Yaşama kast olana karşı çıkmak vatan hainliğiyle suçlanmaya kadar gidebiliyor. Memleket sathında olanların hangi biri garip değil ki? Tek söyleyebileceğim, kanser hastalığının ağır bir süreci olduğu. Çok ağır. Yavaş işleyen, sinsice ilerleyen bir cinayete ortaklık etti devlet" ifadelerini kullandı.    'Akkuyu ısrarı neden?’   Hemşin Kültürünü Araştırma ve Yaşatma Derneği (HADİG) üyesi Ayla Vayiç de, Çernobil'in etkilerine en yakından tanık olanlardan. "Çernobil bizim için çocuk ölümleri, kanser demek, yok olan doğa demek" diyerek sözlerine başlayan Ayla, yetkililerin gündeminde olan Akkuyu Nükleer Santrali'ne hiçbir anlam veremediğini ve Çernobil'in sonuçları ortadayken iktidarın Akkuyu ısrarının nedenlerini merak ettiğini söyledi.    'Acının ortak adı Çernobil'   Gazeteci Dilek Dindar ise, en yakınlarını kanser nedeniyle kaybetmiş Karadenizlilerden. "Kazım, annem, babam... En yakınlarını kanserden kaybetmiş biri olarak Çernobil benim kanserim aslında" diyen Dilek, şöyle dedi: "Elbette sadece benim değil 32 yıldır Karadeniz'de neredeyse her evde acının ortak adı. Şimdi ise yeni isimlerle sahne almaya hazırlanıyor: Akkuyu ve Sinop! Enerji yalanıyla ambalajlama yeni kayıpların yeni kanserin temeli atılıyor aslında. Ve üstelik söz konusu nükleerse kanser en hafif sonucu."    'Yeni Çernobil’ler hepimizin felaketi olacak'   Toplumun her kesimine seslenen Dilek, "Lütfen en yakınlarınızın yüzüne, ektiğiniz domatese, içtiğiniz suya ve nefes aldığınız havaya, doğaya son bir kez daha bakın. Zira bu yeni Çernobil'ler hepsinin felaketi olacak" vurgusu yaptı.