Nükleer Politika Uzmanı Pınar Demircan: Akkuyu büyük pazarlığın görünen yüzü 2018-04-17 09:07:16   İSTANBUL - Mersin Akkuyu'da nükleer santral yapılmasındaki ısrarın bir nedenini de Rusya ve Türkiye arasındaki büyük bir pazarlığın görünen boyutu olarak değerlendiren nükleer konusunda uzman Pınar Demircan, bu projenin Rusya’nın dış Türkiye’nin iç çıkarlarına hizmet edeceğini söyledi.    Mersin Akkuyu'da nükleer santral yapımı konusunda Türkiye ve Rusya arasında imzalanan antlaşma gereği, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Türkiye'ye geldi ve Türkiyeli yöneticilerin katıldığı büyük bir törenle santralin bir ayağının temel atma törenini gerçekleştirdi. Nükleer karşıtları ve sivil toplum kuruluşları nükleer yapımını protesto etse de OHAL bahane edilerek, tepkilerin sesi kısılmaya çalışıldı. Yaşam savunucuları, 22 Nisan'da Sinop'ta büyük bir miting için harekete geçerken, dünyanın birçok noktasındaki nükleer santralleri inceleyen ve bu konuda uzmanlaşan Pınar Demircan da nükleer ortaklığın, her iki ülke arasındaki büyük bir pazarlığın görünen boyutu olduğu görüşünde. Pınar, bu anlaşmanın kamuoyunun bilmediği başka boyutları da olduğuna dikkat çekti.   'Türkiye'nin buradan üretilecek enerjiye ihtiyacı yokken neden?'   Akkuyu'da nükleer santral yapılmasına dair ilk olarak 1976'da yerli lisans alındığını kaydeden Pınar, o zamandan beri nükleer karşıtlarının Akkuyu'ya karşı mücadele ettiğini ancak uluslararası antlaşmanın imzası ile nükleer yapım sürecinin hızlandığını belirtti. Antlaşmayı, Rusya ve Türkiye arasındaki başka pazarlıkların bir ayağı olarak nitelendiren Pınar, bu durumu da Türkiye'nin buradan üretilecek bir enerjiye ihtiyacı olmamasına bağladı. "Türkiye'deki elektrik kayıp ve kaçakları önlense dahi daha yüksek elektrik elde ediliyor. Yaz saati uygulaması ile de çok elektrik kaybediyoruz. Yüzde 10 elektrik sağlayacak bir nükleer santrale Türkiye'nin ihtiyacı yok" diyen Pınar, nükleer ısrarının nedenini "politik karar" olarak yorumladı. Nükleerin "yerli" ve "milli" olarak sunulmasını da eleştiren Pınar,  asıl "yerli" ve "milli" olanın Türkiye'nin Avrupa'nın 9'uncu, tam olarak kapasite uygulansa 3'üncü sırasında olduğu rüzgar enerjisini hatırlattı.   'Türkiye nükleer piyasasına giriyor' söylemi gerçeği yansıtmıyor'   Antlaşmanın maddeleri incelendiğinde Türkiye'nin büyük bir riske girdiğini ve sonucunda mutlaka zarar eden tarafın Türkiye olacağını vurgulayan Pınar, Türkiye'nin yaptığı antlaşmanın daha önce dünyanın hiçbir ülkesinde yapılmadığını ve dünyanın hiçbir ülkesinde "yap- sahip ol-işlet" şeklinde bir santral olmadığını aktardı. Yetkililerin "Nükleer pazarına giriyoruz" söylemlerinin de gerçeği yansıtmadığını ifade eden Pınar, "Rusya ve Türkiye Akkuyu'ya farklı bakıyor. Rusya operasyonel olarak bakıyor, Türkiye ise 'inşaat yapıyoruz' diye bakıyor. Türkiye'den hiçbir şirkete oradan bir ihale verilmedi. Rusya bu durumu onaylamadı. Bu da Türkiye'nin oradan bir nükleer pazara gireceği anlamını taşımadığını gösteriyor.  Rusya'ya doğalgaz bağımlılığı dışında bir de nükleer antlaşması bağımlılığı oluştu" dedi.    'Türkiye nükleer silah yapamaz'   Türkiye'nin 1981'de nükleer silahsızlanmaya dair uluslararası antlaşmayı imzaladığını ve bu nedenle de nükleer silah yapamayacağını anlatan Pınar, "Nükleer açısından güçlü oluyoruz söylemlerinin arkasında böyle bir algı yaratılmak isteniyor. Ancak yasal olarak bunun hiçbir gerçekliği yok. Bu sadece iç politikada kendi kitlesine yönelik bir algı operasyonu" diye aktardı.    'Aziz Sancar'ın nükleer santral reklamında oynaması akıl almaz'    Bilim insanı Aziz Sancar'ın nükleer reklamlarında oynamasını da "yerli" ve "mili" denilerek ikna edilmiş olabilir olarak değerlendiren Pınar, kansere karşı çalışmalar yaratan bir bilim insanının nükleer yapıyı onaylamasının akıl almaz olduğunun altını çizdi.    'Rusya'nın Akdeniz'e inme hayali'   Türkiye'nin "Osmanlı'ya yüzünü dönme" söylemleri gibi Rusya'nın da eski hayali olan "Akdeniz'e sıcak denizlere inme" politikasına yüzünü döndüğünü söyleyen Pınar, bunun da nükleer santral ile olabileceğini belirtti. "Neden Sinop'taki nükleer santrali istemediler de kendilerine uzak olan Mersin'deki santrali istediler?" diye soran Pınar,  aradaki bu çelişkiye de dikkat çekti.     'Türkiye'nin dağlarına yeşil ovalarına atıklar dökülecek'   Rusya'nın anayasası gereği 3. dünya ülkelerinden nükleer atık almadığını ancak Akkuyu'dan çıkacak atıkların Türkiye topraklarına gömülmesinin planlandığını, bu anlamda yasal değişiklerin de yapıldığını aktaran Pınar şunları ekledi: "Türkiye'nin dağlarına ve yeşil ovalarına atıklar dökülecek. Dünyanın hiçbir ülkesinde nükleer atıkların saklandığı bir depo yok. Sadece Finlandiya'da ilk kez böyle bir depo yapılmaya başlandı. Türkiye'de ise böyle bir depo yapımı için bir teknoloji yok."   Türkiye'nin atık pazarına girdiğine ve nükleer atık alanına dönüşme riskine dikkat çeken Pınar, radyoaktif yayılmanın oranının artacağına ve halk sağlığının büyük tehlike altında kalacağına işaret etti.    'Sivil toplumun söz söylemesi engelleniyor'    Pınar, sivil toplumun asla onaylamadığı bir santralin yapılmak istendiğinin altını çizerek, "Toplum bir söz söylemek istediğinde OHAL gerekçe gösterilerek izin verilmiyor" dedi.