Mardin'de taş ocaklarının sayısı her geçen gün artıyor 2018-01-02 09:03:28   Medine Mamedoğlu   MARDİN - Mardin'de sayıları her geçen gün artan taş ocakları doğa ve canlı yaşamını tehdit ediyor.    Sayıları her geçen gün artan kum ve taş ocakları doğaya geri dönülmez zararlar veriyor.  Özellikle Kürdistan'da artan kum ocakları Fırat ve Dicle nehirlerini kuruma aşamasına getirirken,   ocakların en fazla bulunduğu yerlerden biri olan Mardin'de çok sayıda taş ocağı fabrikası bulunuyor. Kente bağlı ilçelerin neredeyse tamamında işletilen ocaklar, canlı yaşamını tehdit ediyor.    Başta Mazıdağı, Nusaybin, Midyat, Kızıltepe ve Savur olmak üzere ilçe kırsalında ocakların bulunduğu alanlara Maden Kanunu gereğince, süresi dolduktan sonra fidan dikimi yapılması gerekirken, hiçbir fabrika bu kuralı yerine getirmiyor.    Hem görsel hem de ekolojik açıdan tahrip   Bu ocaklardan biri olan Mazıdağı-Diyarbakır yolu üstündeki taş ocağı yıllardır faaliyet yürütüyor. Dağı delik deşik eden ve her gün onlarca ağacın kesilmesine neden olan ocak halen faaliyet yürütüyor.    Heyelan riski oldukça büyük   En büyük ocak ve farikaların bulunduğu Kızıltepe'de ise, ocaklar ilçede büyük oranda hava kirliliğine yol açıyor. Yıllardır faaliyette olan ocaklar ilçe girişindeki dağlarda adeta ucube şeklinde oyuklar oluşturdu. Olası doğal bir afete zemin hazırlayan ocak, yüzünden onlarca kazının yaşandığı bölgede heyelan riski oldukça büyük. Nusaybin'de Bagok Dağı eteklerinde bulunan taş ocağı da her sene binlerce ağacın yok olmasına neden oluyor. Bölgeyi 24 seneliğine kiralayan ocak, ayrıca binlerce canlının ölümüne yol açıyor. Ağaç katliamının en fazla yapıldığı bu ocakta kullanılan dinamitler nedeniyle Beyaz suyun debisi de her geçen yıl azalıyor.   'Doğal alanlar ranta peş keş çekiliyor'   Her sene sayısı artan taş ocaklarına ilişkin konuşan ekolojist Fevziye Sümer, 3213 Sayılı Kanunu hatırlatarak, söz konusu kanun maddesine göre yeşil alanlarda maden çıkarılmadan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu alınmasının zorunlu olduğunu söyledi. Taş ocakları nedeniyle oluşan tozların insanlar ve bitkiler üzerinde olumsuz etki yarattığını söyleyen Fevziye, taş ocaklarından çevreye atılan maddelerin, havaya, suya, tarım alanlarına ve canlı habitatlarına zarar verdiğini belirtti.  Taş ocaklarının hızlı yapılaşmaya da neden olduğunu ifade eden Fevziye, bunun beraberinde ucuz iş günü ve emek sömürüsünü de getirdiğini söyledi.    'Hukuku işletin'   Doğa tahribatının son bulması gerektiğini söyleyen Fevziye, şöyle devam etti: "Köylünün yaşam kaynağı olan yeraltı ve yüzey sularının kuruması ve kirlenmesi de taş ocaklarının neden olduğu önemli bir sorun. Taş ocaklarındaki üretim bittikten sonra doğaya bir teşekkür mahiyetinde iyileştirme ve tekrar doğaya kazandırmak için iklimine uyumlu ağaçlandırma yapılarak bırakılmalıdır. Bunun yanında denetimsiz bir şekilde kaçak ocaklarında sayısı oldukça fazla olduğu da bilinmektedir. İnsanın insana insanın doğaya saygısının olmadığı ve hukukun işlenmediği bölgeye de saygı duyulmasını ve hukukun işletilmesini istiyoruz."