Deştin'i korumakta kararlılar 2023-04-11 09:08:25   Melike Aydın    MUĞLA - Deştin ve Bayır mahallelerinde yapımı durdurulan çimento fabrikası için ekolojik yıkıma devam edildiğini ve devlet kurumlarının da suça ortak olduğunu belirten yaşam savunucusu Burcu Özdemir, herkesi birlikte mücadele etmeye çağırdı.   Muğla’nın Menteşe ilçesine bağlı Bayır Mahallesi ile Yatağan’ın Deştin Mahallesi arasındaki Tekağaç mevkiinde 2021 yılında yapımı başlayan entegre çimento fabrikasına karşı köylüler nöbet eylemine başlamıştı. Köylüler, çimento fabrikasına giden klinker kazanı ve fırın yüklü tırın önünü keserek tırların geçmesini engellemişti. 8 Nisan sabah saat 04.00 sıralarında jandarma saldırısı ile 2’si çocuk 11 kişi işkence edilerek gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınlar gün boyu farklı karakollarda tutulurken klinker kazanları nöbet alanını jandarma gözetiminde geçerek fabrikaya ulaşmıştı. Gözaltına alınan köylülülere ise “yasadışı örgüt mensubu” olmak, “jandarmaya mukavemet” gibi çeşitli suçlamalar yöneltilirken eylem çadırını ziyaret edenlerin de soruşturmaya dahil edildiği öğrenildi.   Çimento fabrikasının çalışması halinde 7 bin 751 dönümlük alandaki canlı hayatı olumsuz etkilemesi öngörülürken yaşam savunucularının açtığı davada bilirkişi raporunun çıkması bekleniyordu. Rapor çıkmadan fabrikada kullanılmak için kazanlar getirildi.    Direnişe başından beri destek verenlerden Deştin köyünden yaşam savunucusu Burcu Özdemir, başlatılan direniş ve gözaltına alınmalarıyla ilgili değerlendirmede bulundu.    ‘Çocukları işkence ile gözaltına aldılar’   Özel mülkün üzerine kurulu direniş çadırı alanına polisin girerek iki çocuğa işkence ve ters kelepçe yaparak ve ailelerine bilgi vermeden gözaltına aldıklarını belirten Burcu, çocuk yaştaki kardeşini Jandarma hattına kayıp ilanı verdikten sonra Bayır Jandarma Karakolu’nda bulduklarını kaydetti. Burcu, “Bize mantık dışı cevaplar verdiler. Güvenlik en güvendiğimiz noktalardanken bizi çileden çıkardı. Kardeşimin başına gerçekten de bir şey gelmiş olabilirdi. Merkez Karakolu'na giderken Yerkesik Karakolu’nda dediler. Yüzünde izler vardı. Kardeşimi 4 kişi darp etmiş” dedi.   ‘Amaç korku salmaktı’   Eylemcilerin farklı karakollara götürülerek birleşmelerini engellemeyi amaçladıklarını dile getiren Burcu halka, en başta da kadın ve çocuklara korku salmayı amaçladıklarını vurgulayarak “Karakoldaki süreç de ‘yazıcı bozuldu’ gibi bahanelerle kasten uzatıldı. Psikolojik bir şiddet. 9 kişi bekletildi Yerkesik’te” diyerek gözaltı süresinin uzatılmaya çalıştığını söyledi.    ‘Kazanın geçmesi için özel bir çaba vardı’   Güllük Limanı’na getirilen kazanın önce bir kavşakta kaldığı haberini aldıklarını dile getiren Burcu, “40 metre uzunluğunda kazan parça parça gelecekti. Gece yolculuk yapamaz büyük tonajlı araçlar. O gelmeye başladığında yolunu kestik nöbet eylemini başlattık. Köylüler jandarma geldi seyahat engeli oluşturduğumuzu söylediler ama aslında 3 farklı yol daha vardı. Kazan kavşakta kaldı seyahat engelini o oluşturdu ama jandarma onlar için ‘izni var’ dedi. Kazanın geçirilmesi için özel bir çaba vardı” diye belirtti.   ‘Fabrika için ağaç katliamı yaparak yol genişletiliyor’   Tüm gün süren gözaltı işlemleri esnasında TIR’ın yolu geçtiğini aktaran belirten Burcu, TIR'ın geçmesi için de ağaç katliamı yapılarak yol genişletme çalışmaları başlatıldığını kaydederek şöyle devam etti: “İhbarda bulunduk. Ağaçları Orman İl Müdürlüğü’nden izin ile kesebilirsiniz. CİMER’e başvurduk ve hukuki süreçler başladı. Hukuki şartlar var ve bunlara uyulsun. Hukuksuz, izinler yanlış, ÇED raporlarıyla bizler yok sayılarak yapılmamalı.”   ‘Devlet kurumları suça ortak’   Fabrikanın büyük maliyeti olduğunu ve işler hale gelemezse ÇED raporu ve ruhsat veren belediye ve devlete zararından dolayı tazminat davaları açabileceğini söyleyen Burcu, Karayolları İl Müdürlüğü, belediye, karakol, muhtarlık gibi birçok devlet kurumunun suça ortak olduğunun altını çizdi. Burcu, “Bu maliyeti haklı göstermek istiyorlar. Bilirkişi heyetinin onların yanında olduğuna dair bir bilgimiz yok. Seçimler geliyor. Fabrika sahiplerinim baskısı var. Yol kesmiştik onun aracı da oradaydı ama ona ceza kesilmedi. Fabrika sahibi polise, ‘Oturacaklarsa otursunlar siz kendi işinize bakabilirsiniz.’ dedi. Bilirkişi raporu düzenlenirken de jandarmayı azarlayabilen bir adam vardı. Terazi çok dengesiz. Bilirkişi raporu yayınlanana kadar inşaatı durdurma kararı çıkarabilirdi ama karar çıkarılmadı” ifadelerini kullandı.   ‘Şirket çalışmalarını hızlandırdı’   Burcu, ormanlık araziden 150 dönümün yok edildiğini ancak kendi tarlalarını fabrikaya açmayacaklarını ifade ederek, “Fabrika kalan iki ayda işlemleri hızlandırmayı amaçlıyor. Sondaj çalışmaları için tarlaları satın almaya çalışıyor. Hukukun bütün yollarını deniyoruz” diye belirtti.    ‘Üzerimizden seçim propagandası yapılmasına izin vermeyeceğiz’   Burcu, siyasi partilere karşı da tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Bizleri savunması için seçtiğimiz insanların bizi savunamamasına tahammül edemiyoruz. Seçim propagandası için köyümüze girmelerine izin vermeyeceğiz. Her kim olursa. Muğla belediyesi CHP’li. Çadıra AKP, Memleket Partisi, İYİ Partili adaylar geldi. Seçim öncesi reklam iyi oluyor ama biz destek bekliyoruz.”    ‘Toprağına sahip çıkmak suç oldu’   Polisin kendilerine düşmanca yaklaştığını, mahkemede ise 70 kişilik suç örgütü mensubu olmakla suçlandıklarını aktaran Burcu, “Köyümüzü savunmak için her şeyi yapacağız bizim daha değerli bir şeyimiz yok” diyerek, “Havayı savunmak, toprağına sahip çıkmak suç, Türkiye’nin her noktasında işgal var. Bütün ülkeler Türkiye’yi işgale açık görüyorlar. Fabrika ürettiğini ihraç edecek, burada da kullanmayacak” sözlerini kullandı.    ‘Bizi düşman olarak görüyorlar’   TIR'ların geçmesi için yapılan yol genişletme çalışmasına karşı da mücadele edeceklerini, yürüyüş gibi haklarını kullanacaklarını söyleyen Burcu, “Bunun artık geri dönüşü yok. Jandarma bizden sonra alana giden arkadaşa ‘Onları süpürdük’ demiş. Gerçekten düşman olarak görüyorlar. Biz hiçbir kamu görevlisine zarar vermedik. Savcılık izni var dediler ama göstermediler. 5 kadına burası sarhoşların yeri başınıza bir şey gelirse size yardım edemeyiz demişler... Biz elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Şehirler doğal afetlere dayanamayacak durumda. Toprağımızı koruyamayacaksak barınmamızın anlamı yok. Yaşanabilir şehirler için herkesi desteğe bekliyoruz” diye konuştu.