Muğla’da ‘Orman Kanunu’ protesto edildi 2021-12-17 15:26:32   MUĞLA - Orman Kanunu’nda yapılan değişiklikle tasarruf hakkının tek kişiye devredildiğini belirten yaşam savunucuları, kalan orman arazilerini tehlikeye atan yasaya karşı mücadeleye devam edeceklerini duyurdu.   Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK),  Tarım Orkam -Sen, Menteşe Kent Konseyi, Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Menteşe Meclisi, 6831 sayılı Orman Kanunu'nda yapılan değişiklikleri protesto etmek amacıyla Menteşe İlçesindeki Sınırsızlık Meydanı’nda bir araya geldi. ‘İklimi değil sistemi değiştir’ yazlı pankartın açıldığı açıklamada, ‘havana suyuna toprağına sahip çık’ sloganları atıldı. Açıklamayı Tarım Orkam Sen Başkanı Bahadır Tamer gerçekleştirdi.   Kanun Anayasaya aykırı   Dünyada yaşanan iklim ve ekolojik krizin temel nedeni olan kapitalizmin görmezden gelindiğini, doğal yaşam alanlarıyla bağı kopan insanın doğaya sadece bir tüketim nesnesi olarak yaklaştığı dile getirilen açıklamada, 30 Kasımda Resmi Gazete’de yayınlanan 6831 Sayılı Orman Kanunu’nun 17/3 ve 18’inci Maddelerinin Uygulanması İle İlişkili yayınlanan Yönetmeliklerde Anayasa’nın çiğnendiği belirtildi. Açıklamada, “Anayasada kanunlar Anayasaya aykırı olamaz diyor. Anayasa’nın 169’uncu maddesi orman alanlarının ormancılık dışı uygulamalara tahsisi ile ilgili en üst hukuk normudur. Söz konusu maddenin konuyla ilgili 2’inci fıkrası şu şekildedir: ‘Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz’" denildi.   ‘Son 9 yılda 50 bin işletme kuruldu’   7 Ocak 2021 tarihinde Orman Kanunu’nun Ek 16. Maddesi kapsamında Orman Sınırları Dışına Çıkarma İşlemlerine İlişkin Yönetmelik ve 30 Kasım 2021 tarihinde Orman Kanununun 17/3 ve 18’inci Maddeleri’nin Uygulanmasına ilişkin yönetmeliklerin yayınlandığı belirtilen açıklamada, “Son 9 yılda orman alanlarında yaklaşık 50 bin işletmenin kurulmasına izin verilmiş ve bu izinlerle yaklaşık 340 bin hektarlık orman alanının ormancılık dışı kullanıma tahsisi gerçekleşmiştir.Yani bu alanlar resmi kayıtlarda orman olarak görünmeye devam ederken fiiliyatta orman vasfını yitirmiştir. 1956 yılından bu yana verilen bütün izinlerin miktarının yaklaşık olarak 750 bin hektardan biraz az olduğu düşünüldüğünde, bu izinlerin neredeyse yarısının son dokuz yılda verilmiş olduğu görülmektedir” sözleri yer aldı.   ‘Tek kişinin yetkisindeki orman ranta kurban ediliyor’   Açıklamada ek 16’ıncı Maddenin orman alanları dışına çıkarılacak orman alanlarının tek belirleme yetkisinin Cumhurbaşkanı’nda olacağının belirtildiği açıklamada, “Son 19 yılda 10 defa Orman Kanunu’nda değişiklik yapılmıştır. Bu düzenlemelerle orman alanlarından ormancılık dışı amaçlarla yararlanma, deyim yerindeyse olağanlaşmıştır. Ormanlarımız şantiye alanı haline getirilirken, neredeyse ülkenin her yerinde yok edilen ormanların yerlerine taş ve mermer ocakları, RES’ler, JES’ler, HES’ler, maden sahaları, yollar, güvenlik barajları ve turistik tesisler karşımıza çıkmaktadır” diye belirtildi.   ‘Kamu yararı kelimesi talanı meşrulaştırma için kullanılıyor’   17/3 ve 18. Maddeler çerçevesinde çıkarılan yönetmeliklerin de orman alanının çıkar çevrelerine verilmesi için ‘kamu yararı’ kelimesinin arkasına sığınıldığı belirtilen açıklamada, “Bu yönetmelikler, temelde 2014 yılında tek bir yönetmelik şeklinde yürürlüğe giren “Orman Kanunu’nun 17/3 ve 18’inci Maddelerinin Uygulama Yönetmeliğinin” iki ayrı yönetmelik haline getirilmiş halidir. Bundan önceki süreçte, belli çevrelerin istekleri doğrultusunda, Orman Kanunu’nun ilgili maddeleri sık sık değiştirildiği için 2014 yılında yayımlanan yönetmelik de zaman içinde defalarca değiştirilmek zorunda kalmıştır” sözleri yer aldı.   ‘Türkiye sözleşmelere aykırı davranıyor’   Sadece 2008 ile 2019 yılları arasındaki ormanlardaki 10 hektardan küçük orman parçalarının sayısı yüzde 118 artarak 55.484’ten 120.789’a çıktığı ifade edilen açıklamada, “Türkiye'nin de onayladığı 2015 Paris Anlaşması küresel ortalama yüzey sıcaklığındaki artışı 2 derece ile sınırlandırmayı, mümkünse 1,5 derecenin altında tutmayı hedeflemektedir. Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 26. Taraflar Konferansı’nda (COP26), 100’den fazla ülke ve dünya ormanlarının %85’inden fazlasını temsil eden liderler, 2030 yılına kadar ormansızlaşma ve arazi bozulmasını durdurmayı ve tersine çevirmeyi taahhüt eden Küresel Orman Finansmanı Taahhüdü ’nü imzalamıştır. Bu tarihi taahhüt, ormansızlaşmanın yıkıcı etkilerinin sona ermesine yardımcı olacak ve dünya ormanlarının çoğunun koruyucusu olan gelişmekte olan ülkeleri ve yerli toplulukları destekleyecektir. Düzenlemeler bu taahhüde açıkça aykırıdır” şeklinde belirtildi.   ‘Mücadeleden vazgeçilmeyecek’   Esas suçlunun doğa ve insanı kontrolüne alarak yaşam akışının önüne set çeken sistem olduğu belirtilen açıklamada, “Bu anlayış karşısında her türlü fiili, meşru mücadele hakkımızı kullanarak, halkın olanın halk tarafından yönetilmesi anlayışımızla bu yönetmelikleri yargıya taşıyacağımızı ve ekolojik yaşam hakkı mücadelemizden vazgeçmeyeceğimizi beyan ederiz” denildi.