Yer altı barajları için uyarı: Kuraklığa neden olacak 2019-08-02 09:04:35   Medine Mamedoğlu   MARDİN - Son günlerde projesi ile gündeme gelen ve birden çok şehirde yapılacağı belirtilen yer altı barajlarının tehlikelerine dikkat çeken Mezopotamya Ekoloji Hareketi Üyesi Derya Akyol, “Yeraltı barajlarında kontrol söz konusu olamadığından aşağı akıntı coğrafyada ciddi su sıkıntıları yaratacaktır. Bu projeyle sadece sermayeye hizmet edilecek” dedi.   Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, geçtiğimiz günlerde katıldığı bir programda başlattıkları eylem planı kapsamında birçok şehirde toplamda 100 yer altı barajı inşa edeceklerini duyurdu. Bu barajların inşa edileceği söylenen yerlerden biri de Mardin.    Yer altı barajları ile ilgili bilgi veren Mezopotamya Ekoloji Hareketi Üyesi Derya Akyol, yapımında yer üstünden farklı bir yol izlendiğini belirterek, “Yeraltı barajları, yeraltı suyu akımına karşı bir perde oluşturmak suretiyle suyun akifer içinde depolandığı yeraltı mühendislik yapılarıdır. Doğal akifer (Komşu olduğu katmanlara göre permeabilitesi çok daha yüksek olan ve ekonomik olarak elde edilebilecek derecede bol yer altı suyu sağlayabilen jeolojik katmanlar) içinde inşa edildiği gibi yapay akifer oluşturularak da inşa edilebilmektedir. Özellikle vadilerin daraldığı yerlerde ve taneli sığ akiferlerde inşa edilmekle birlikte son yıllarda kaya ortamlarında ve sahil akiferlerinde de inşa edilebilmektedir. Vadi alüvyonlarındaki küçük boyutlu yeraltı barajları çoğunlukla kırsal bölgelerdeki küçük yerleşimlerin içme-kullanma suyu ihtiyacını; son yıllarda inşa edilen büyük boyutlu olanlar ise daha kalabalık yerleşmelerin ve daha geniş arazilerin sulama ihtiyacını karşılamada kullanılır” dedi.   ‘Yeraltı sularına da müdahale etmek istiyorlar’   Su kaynakları ve konumu gereği barajın Mardin’de yapılmasına karar verildiğini ifade eden Derya, “Mardin, yapay akiferlere ihtiyaç duyulmadan doğal akiferlere sahip yani jeoteknik açıdan uygun olduğu için seçilen bölgelerden biridir. Ayrıca Mardin endüstriyel tarımın en çok yapıldığı yerlerden biridir. Sistemin bunu sürdürebilmesi için suya ihtiyacı vardır. Yıllardır sondaj başta olmak üzere birçok yöntemle yerüstü su kaynakları tahrip edildi. Bundan kaynaklı yeraltı sularına da müdahale etmek istiyorlar. Mardin’in doğal su kaynakları, baraj yapımı aşamasında yeraltına yerleştirilen setler yüzünden zarar görüp yağmur ve kar sularından beslenen kaynaklar kurumaya yüz tutacaktır” diye konuştu.   ‘Ciddi kuraklıklara neden olur’   Yerüstü barajlarında olduğu gibi tahribatların gözle görülür olmadığına ancak akıntının aşağı bölgelerde ciddi kuraklıklara neden olacağına dikkat çeken Derya, barajların yapılacağı kentlerde ileride ciddi su sorunlarının oluşabileceğine vurgu yaptı. Derya, “Yerüstü barajlarında baraj kapakları açılarak akıntı aşağı coğrafyaya su verilebiliyorken, yeraltı barajlarında bu kontrol söz konusu olamadığından aşağı akıntı coğrafya ciddi su sıkıntıları ile yüz yüze kalabilecektir. Artezyenle dahi artık su çıkarılamayacaktır. Mardin ve diğer yapılması planlanan bölgelerde endüstriyel tarımın sürdürülebilmesi amaçlanmıştır. Kapitalizmin daha kurumsallaşması, suyun şirketlere satılması, sermayeye peşkeş çekilmesi kanunlarla güçlendirilmeye çalışılmaktadır” ifadelerini kullandı.   ‘Su, sermaye ve kapitalizm çıkarları doğrultusunda kullanılıyor’   Kapitalizm ve sermayenin bu şekilde suyu tahakküm altına alarak topluma karşı kullanmak istediğini belirten Derya, yer altı ve yer üstü bölgede yapılan bütün barajlara karşı çıkılması gerektiğini ifade etti. Derya, şöyle devam etti: “2023 yılında 100’e ulaşılması hedeflenen yeraltı barajları eylem planı lansmanında yer alan söylemler doğaya olan hegemonyacı tavırları ortaya koymaktadır. Doğaya tahakküm, insanın insana tahakkümünü doğurmaktadır. İnsanın insana tahakkümü kapitalizmi besleyen en iyi enstrümandır. Kürdistan coğrafyasında bazı barajlar güvenlik ve askeri açıdan yapılırken bazıları da enerji ve sulama amaçlı yapılmaktadır. Suyun kullanımı toplum ihtiyacı değildi sermaye ve kapitalizmin çıkarları doğrultusunda kullanılmaktadır. Bu çerçevede düşündüğümüzde bu tarz barajların hepsine karşı durulması gerekmektedir.”