‘Hasankeyf’ten Kazdağları’na nehirlerimiz özgür aksın’ 2019-08-01 08:44:22   İSTANBUL - “Hasankeyf’ten Kazdağları’na nehirlerimiz özgür aksın” diyen yaşam savunucuları Kazdağları’ndaki maden arama faaliyetlerine karşı çıkarak, “Bakanlık halka yalan bilgi vermektedir. Proje sahası Çanakkale'nin tek içme ve sulama suyunu sağlayan Atik hisar Barajı’nın hemen üzerindedir” dedi.   Kaz Dağları yakınlarındaki Çanakkale'nin Kirazlı köyünde yürütülecek altın arama faaliyetleri için ağaçların kesilmesine ve siyanür kullanımına karşı çıkan doğal yaşam savunucuları, tepkilerini, dün, İstanbul Beşiktaş’ta yaptıkları açıklama ile gösterdi. “Kazdağları’nda yaşam kazanacak”, “Hasankeyf’ten Kazdağları’na nehirlerimiz özgür aksın” ve “Kazdağları’ndan elinizi çekin” pankartları taşınan eylemde sık sık “Su hayattır zehirlenemez”, “Ormanıma, suyuma, Kazdağları’na dokunma” sloganları atıldı.   Bazı doğal yaşam savunucularının yüzlerine geyik ve tilki maskeleri taktığı görülen eylemde Eda Güven tarafından okunan basın metninde, “Çanakkale’nin su kaynağını ve Kazdağları’nın yaşamını tehdit eden siyanürlü altın madenine karşı doğasını savunan dostlarımızın su nöbetine destek veriyoruz” denildi.   Kanadalı şirket Alamos Gold'un sahip olduğu Doğu Biga Madencilik firmasının taşeronluğunu yaptığı maden için resmi kaynaklara göre 14 bin civarında ağaç kesildiğinin belirtildiğine dikkat çeken Eda, “Ancak ÇED raporuna göre, 45 bin ağacın kesimi için izin alınan bölgede çevre örgütlerinin 195 bin civarında ağaç kesildiğini açıkladı. Hayati su kaynakları ve su havzaları üzerinde bulunan ve Türkiye için oksijen kaynağı olan bu bölgede böylesine kapsamlı bir ağaç katliamının yapılması tepkilere yol açtı” dedi.   ‘Kaz dağları yaşam sigortasıdır’   Ormanlık alanların gezegenimizin en önemli varlığı olup, tüm canlılar için vazgeçilmez nitelikler taşıdığını vurgulayan Eda, bunun en önemli örneğinin ise, Kaz Dağları olduğunu ifade etti. Eda, “Ülkemizin en güzel coğrafyası olan Biga Yarımadası’nın güneyinde yer alan Kazdağları, barındırdığı tarihsel, kültürel, ekolojik değerleri nedeniyle yeryüzünün en özgün yaşam varlıklarının başında gelmektedir. Kazdağları bu bölgede yaşayan yaklaşık bir buçuk milyon insanın, bitkilerin, yaban hayatın, meraların, tarım alanlarının, en önemlisi de su kaynaklarının yaşam sigortasıdır” diye belirtti.   ‘Yaşamsal tüm süreçleri yok etmenin eşiğine gelmiştir’   “Doğal etkenlerin yanı sıra, bacalarından zehir çıkan termik santraller, RES’ler, HES’ler ve madencilik faaliyetleri efsaneler diyarı güzelim dağlarımızın taşıdığı değerleri, barındırdığı hayvan popülasyonunu olumsuz yönde etkilemektedir. Özellikle madencilik adı altında sürdürülen altın işletmeciliği faaliyetleri, bu yaşamsal tüm süreçleri yok etmenin eşiğine getirmiştir” diyen Eda, bunun son ve tehlikeli örneğinin Kirazlı'da yaşandığına dikkat çekti.   ‘Bakanlık halka yalan bilgi vermektedir’   Eda, konuşmasının devamında şunları kaydetti: , “Bakanlık halka yalan bilgi vermektedir. Proje sahası Çanakkale'nin tek içme ve sulama suyunu sağlayan Atik hisar Barajı’nın hemen üzerindedir. Bu da bize içme suyumuzun kirleneceğini göstermektedir. Kaldı ki çıkarılan cevher, aynı bölgede kurulacak siyanür havuzlarında işleneceği için kirlenmeden öte içme suyumuz zehir saçacaktır. Bu durum ve Çanakkale ve civarında yaşayan başta insanlar olmak üzere tüm canlar için büyük tehlike arz etmektedir. Ne acıdır suyumuz kirletildiği için halkımız su fakiri konumuna düşmüştür. Önümüzdeki 15 yıl sonunda iklim değişikliği nedeniyle küresel ısınma tüm şiddetini artıracak, bu birçok canlı türünün yaşamı tehlikeye girecektir.    ‘Maden arama izni derhal iptal edilsin’   Yakın gelecekte böylesine büyük sıcaklık ve kuraklık sonuç bir felaketi göğüslemek için Çanakkale'nin Atikhisar Barajı’ndaki tatlı suya mutlak ihtiyacı vardır. Çocuklarımızın geleceği için baraj havzasında üretime geçecek altın madenine izin veremeyiz. Çünkü bu faaliyet Çana yaşayan tüm canlıların su hakkını gasp edecektir. Birçok türden bu saldırı, ekolojik yıkım nedeniyle doğa ve hayvan haklarına da insan haklarına da AKP iktidarı yol verdiği talana son vermeli, dile getirdiğimiz bu gerçekleri göz önüne alarak söz konusu maden arama izni derhal iptal etmelidir.”