Gana'dan Tanzanya'ya: 'Cadı avı' her yerde

  • 09:01 26 Ocak 2019
  • Dünya
HABER MERKEZİ - Dünya genelinde "cadı avı" adı altında çoğu kadın ve çocuk olmak üzere milyonlarca insan işkence edilerek katledildi.  Günümüzde Hindistan ve Tanzanya gibi ülkelerde hala devam eden bu katliamlar sıklıkla yaşanırken, Nepal ve benzeri ülkelerde ise "cadı avı" adı altında süren sistematik işkence söz konusu. 
 
Dünya genelinde doğadan gelen şifayı topluma sunan ve bilimsel çalışmalarıyla öne çıkan kadınlar, özellikle Orta Çağ'da "cadı avı" adı altında birçok yerde ya işkenceye maruz kaldı ya da katledildi. Yüzyıllar öncesine ait arkaik bir gelenek gibi görülen bu gelenek adı altında kadına yönelik şiddet ve katliam günümüzde de aynı zihniyet ve benzer gerekçelerle sürdürülüyor. Gana'dan Suudi Arabistan'a, Hindistan'dan Kenya'ya kadar uzanan ve hala gelenek adı altında yaşanan katliamlara karşı sessiz kalınmaya ise devam ediliyor. 
 
ABD
 
17'nci yüzyılda Amerika'da bulunan Salem isimli bir kasabada, Şubat 1692-Mayıs 1693 yılları arasında 19 insan "cadı" oldukları iddiasıyla idam edildi. Tarihe "Salem Cadı Mahkemeleri" olarak geçen bu olay, kasabadaki birkaç kız çocuğunun krize benzer nöbetler geçirmesi, bağırması ve yerlerde sürünmesi ile başladı. Dönemin toplumuna göre, çocukların doğaüstü varlıklar tarafından saldırıya uğradıklarına dair olasılıklar öne sürülmüştü. Kasabada yaşayan birçok insan, çevrelerinde titreyen, acı çeken ve bayılan insanlar olduğunu bildirmeye başladı ve zamanın doktorları bu rahatsızlıkların fiziksel sebebini ortaya çıkaramadı. Bu durumun sorumlusunun cadılar olduğuna dair ilk sesler o zaman yükselmeye başladı. Olay, dönemin doktorlarına göre kitle histerisi olarak nitelendirildi. Ancak bugünün araştırmacıları, konunun zannedilenden biraz daha farklı olduğunu düşünüyor. 
 
Araştırmalar, kasabada yaşanan tarihi olayın çavdarda bulunan halüsinojenik bir mantardan kaynaklanmış olabileceğini ortaya koyuyor. Claviceps purpurea ya da çavdarmahmuzu adı verilen bu mantar, Salem Cadı Mahkemeleri'nin yaşandığı dönemde çavdar bitkisinde sıklıkla rastlanan bir mantar türüydü. Sindirildiğinde ergotizme (çavdarmahmuzu hastalığı), kangrene, nöbetlere ve yoğun acıya sebep olabilen bu mantar, 17’nci yüzyılın sonlarında kasaba halkında gözlemlenen ilginç semptomları açıklıyordu. Bu mantarın, kasabanın ekmeğine karışarak tüm kasaba sakinlerinin toplu halüsinasyonuna sebep olduğu tahmin ediliyor. Kasabaya 1693 yılında gelen kuraklığın ise cadı avının bitmesinin sebebi olduğu düşünülüyor. 
 
Sonuç olarak bu iddiaların tümü bir teoriden ibaret ve çavdarmahmuzunun küçük dozlarda etki etmesinin zor olduğu biliniyor. Olayın, o dönemin sosyal yapısından kaynaklandığını düşünen araştırmacılar da bulunuyor ve elbette kasaba insanının iki etkiye de maruz kalmış olma olasılığı yüksek. 
 
Gana
 
Günümüzde Gana'da zaman zaman kadınlar büyücülükle suçlanıyor. Bu durumdan genellikle potansiyel bir rakibi ortadan kaldırmak için faydalanılıyor ve tek bir suçlama ile bir kişinin cadı olarak kabul edilmesine yeterli oluyor. Bu durum, Gana'da sanıldığından daha fazla yaşanıyor. 
 
Büyücülük Gana'da bir tehdit olarak algılandığından, cadı avı mağdurları ve tutsakları için 8 kutsal alan kurulmuş ve bu alanların çoğu yüzlerce yıllık. Ülkenin kuzey ve güneyi boyunca kadınlar katlediliyor. B-azılarının ise toplumdan dışlanmış tapınaklarda hayatlarına devam etmesine izin veriliyor. 
 
Gambiya
 
Gambiya'da ise, Cumhurbaşkanı Yahya Jammeh tarafından Mart 2009'da verilen emrin ardından hükümetten bir grup, yaklaşık bin köylüyü topladı. Köylüler, tanımlanamayan bir halüsinojenik madde içmeye zorlandılar ve gizli bir hükümet merkezinde gözaltına alındılar. Uluslararası Af Örgütü'ne göre, bu zehirli bitkileri içmeye zorlanan insanların birçoğu çaresizce uzanırken, anında zehirlenme belirtisi olan ishal ve kusma gibi sağlık problemleri yaşadılar. Daha sonra işkence edilerek, büyücü oldukları yönünde itirafa zorlandılar.
 
5 gün boyunca gizli merkezlerde tutuldu ve aralarında yaşlı erkeklerin yanı sıra genç erkek ve kadınlar da bulunuyordu. İşkence gören bin kişiden ikisi yaşamını yitirdi.
 
Olay, Uluslararası Af Örgütü aracılığıyla duyuruldu. Gambiya'da insan hakları ihlali ülke genelinde ciddi bir sorun. Ancak bu Yahya Jammeh'in ilk defa yol açtığı felaket değil. 2007'de HIV virüsü için bitkisel bir tedavi bulduğunu iddia etmiş ve ülkesinde bulunan LGBTİ'lerin idam edilmesine karar vermişti.
 
Kenya
 
"Cadı avı" altında yüzyıllar öncesine dayanan kadın katliamları Kenya'da günümüzde de sürüyor. Mayıs 2008'de bir çetenin, Kisii'nin batı bölgesinde büyücülük yapmakla suçlanan 11 kadar insanı katlettiği bildirildi. 80-96 yaşları arasında 8 kadın ve 3 erkek, evlerinden sokağa sürüklendi ve bireysel olarak yakıldı. Daha sonra bu insanların evleri, sahip oldukları her şeyle birlikte yakıldı.
 
Bu olay, birilerinin yerel bir okulda "cadıların buluşma" tutanaklarını içeren bir alıştırma kitabı bulduğuna dair iddialarla başladı ve bu kitapta yakın gelecekte büyülenecek olan kişilerin isimlerinden oluşan bir liste de olduğu ileri sürüldü. Olayın ardından katledilenlerin aileleri de uzun süre saklanmak zorunda kaldı.  
 
Kenyalılar uzun zamandır "cadı avı" tehdidi altında acı çekiyor ve bütün bu katliamların yakın zamanda sona ereceğine dair bir emare de yok. 
 
Hindistan
 
Hindistan'ın bazı bölgelerinde mistik inançlar ve korkular derinden yaşanmaya devam ediyor. 2001'den 2006'ya kadar Assam'ın kuzeydoğu eyaletinde yaklaşık 300 kişi "cadı" suçlamasıyla katledildi. Bunların çoğu ise kadınlardan oluşuyordu. 
 
Bu durum, evsiz kalan çocuk sayısında da artışa neden olurken, ülkede bu sorun gün geçtikçe daha da kötüye gidiyor. Ülke genelinde çeşitli bölgelerde kayıt altına alınmayan bu tür çok sayıda vaka olduğu da biliniyor. 
 
2010 yılına ait bir raporda, Hindistan'da her yıl 150-200 kadının katledildiği tahmin ediliyor. Rapora göre, 1995 ve 2009 yılları arasında 2 bin 500'den fazla kadın cadılık iddiasıyla katledildi. 
 
Nepal
 
"Büyücülük" inancının yaygın olduğu ülkelerden biri olan Nepal'de, kadınlar işkenceye maruz bırakılıyor, halka açık yerlerde katlediliyor. Çoğu zaman bu kadınların aileleri de aynı şekilde suçlanarak işkenceye uğruyor. 
 
2010 yılında bir kadın, onu yakalayan 35 kişilik bir çete tarafından hedef alındı. Cadı olduğunu "itiraf edene kadar" iki gün boyunca işkence gördü.
 
Ülke genelindeki kadınlar neredeyse düzenli olarak bu tür suçlamalara maruz kalıyor. Fakat diğer örneklerin aksine, kadınlar genellikle itiraf ettikten sonra serbest bırakılıyor. Bazen infazlar da meydana geliyor. Ancak birçok durumda kadınlar uzun süre işkence gördükten sonra serbest bırakılıyor.
 
Diğer ülkelere oranla katletme sayısı düşük olmasına rağmen yapılan işkence oldukça fazla. 
 
Suudi Arabistan
 
Suudi Arabistan'da ise, insanların çoğu hala büyücü korkusuyla yaşıyor. Ülke halkının büyük bir bölümü büyücülüğün gerçek olduğuna inanıyor. Ülkede büyücülüğün suç kapsamında olmasının ise bu inanç yüzünden olabileceği tahmin ediliyor.
 
Ülkede büyücülük yaptığı için başka biri tarafından suçlanan kişi, aynı zamanda bu suçu işlediği gerekçesiyle hükümet tarafından yargılanabiliyor. Kişi suçlu bulunursa cezası ise ölüm oluyor. 
 
Ülkede yaşanan bu tip davaların sayısına ilişkin bilgi dışarıya açıklanmıyor. Ancak 2009 yılında İnsan Hakları İzleme Örgütü tarafından Suudi Hükümeti’nin bilgisi ile din polisi tarafından yapılan “cadı avı”na izin verilmesi sonucu suçlananlara hapis ve ölüm cezası verildiği açıklandı.  
 
Endonezya
 
Endonezya halkı, 31 yıl boyunca militarist diktatör diye bilinen Muhammed Suharto yönetiminde büyük acılar yaşadı. Fakat bunların hepsi 1998'de Suharto yönetiminin yıkılmasıyla sona erdi. Görünürde Muhammed Suharto'nun istifası ülke için olumlu bir hamleydi; ancak istifası, huzursuzluğa, şiddetli bir finansal krize ve 400 kişinin ölümüne yol açan yoğun bir “cadı avı” adı altında katliamlara neden oldu.
 
Bu katliamlar ülkenin birçok yerinde yaşandı. 2000 yılının Eylül ayında Batı Java'daki bir çete, büyü yaparak bölge sakinlerinin hastalanmalarına yol açtığı iddiasıyla 70 yaşındaki bir kadını yakaladı. Kadının işkence ile uzuvları parçalandı. 
 
Ülkede cadı olduğu iddia edilenlere yönelik öfke ve nefret çoğu kez büyücülük suçlamasına maruz kalan herhangi birinin acımasız bir şekilde katledilmesine yol açtı. Bu yüzden Endonezya'nın Suharto sonrası yaşanan katliamlar bu listedeki en korkunç örneklerden biri olarak gösterilebilir.
 
Papua Yeni Gine
 
Papua Yeni Gine'de inanç, şifa ve diğer iyi huylu uygulamalar için kullanılan "beyaz" sihir adında yasal bir uygulamaya izin veriliyor. Ülke 1970'lerde, "kara büyü"ye ilgi duyan herkese 2 yıl hapis cezası öngören "Büyü Yasası" adında bir yasa çıkardı. Ülke, büyü yapmanın olumsuz yönünü (kara büyüyü) yasakladığında, "kara büyü" uygulayıcılarına karşı şiddet ve işkencede önemli oranda bir artış görüldü.
 
2013'ten önce 4 kadın büyücülükle suçlandı, çünkü evleri saz ve bambulardan değil ahşaptan yapılmıştı. 4 kadına da işkence yapıldı ve bir tanesi katledildi. Bu olay, kadınlar kara büyü yaptığı için değil, suçlayanlardan ekonomik olarak daha iyi oldukları için gerçekleşti.
 
Ülke genelinde, genellikle işkence gören ve katledilen kadınlara karşı benzer suçlar işlendi. Neyse ki, Papua Yeni Gine 2013 yılında "Büyücülük Yasası"nı yürürlükten kaldırdı ve suçlanan kadınların katledilmesi "cinayet" olarak tanımlandı.
 
Kamerun
 
Kamerun,  "cadı avı" adı altında yapılanların tamamının katledilmeyle sonuçlanmadığı ülkelerden yalnızca  biri. Kamerun'un Buea kentinde, bir çete tarafından Ocak 2014'te başlatılan bir olay sadece maddi hasara yol açtı. Güney Kamerun'da bir kasabanın sakinleri cadı olarak tanımlanan birkaç kişinin evlerini yıktı ve araçlarını yaktı. Bununla da yetinmeyen kasaba sakinleri, mağdurların bölgedeki son ölümlerden sorumlu kült bir büyücülük topluluğunun üyeleri olduğunu iddia etti. Blogcu ve muhabir Mathias Mouende Ngamo, "16 ev ve 10 dükkan yıkıldı. Sokaklarda yanmış arabalar da vardı" yazarak olayları dünyaya duyurmuştu. 
 
1970'lerde yaşanan bir başka olayda ise "çocuk büyücülüğü avı" ülkenin bir kısmına yayılmış, cadı olduğuna inanılan birkaç çocuğun yakalanmasına neden olmuştu. Çocuklar, işkenceye maruz bırakıldıktan sonra ailelerine teslim edilmişlerdi. 
 
Tanzanya
 
Tüm bu ülkeler arasında Tanzanya en kötüsü. Yalnızca 21’inci yüzyılda yaklaşık 20 bin kişinin büyücü olduğu iddiasıyla katledildiğine inanılıyor. Ülkede ayrıca LGBTİ'lerde hedef alınarak katlediliyor. 
Ocak ve Haziran 2017 arasında İnsan Hakları Merkezi, ülke genelinde "mafya adaleti"  olarak adlandırılan 479 ölüm bildirdi. Bu ölümler esas olarak büyücülükle suçlanan kadınları ve hükümetin azmettirdiği LGBTİ katliamlarını içeriyor. 
 
Çok sayıda katliam yerel valilerin yönetiminde gerçekleşirken, diğerleri de  mafya tarafından gerçekleştiği belirtiliyor. Sonuç olarak Tanzanya, 21. yüzyılda büyücülük iddiasıyla karşı karşıya olan insanlar için yaşanabilecek en tehlikeli yer. 
 
Kaynak: Listverse