Savaşın bir yüzü de Moria'da: Şiddet ve cinsel saldırı 2018-08-28 11:24:46   HABER MERKEZİ - Midilli Adası'ndaki Moria Mülteci Kampı'nda şiddet ve cinsel saldırı ölümcül boyutlara ulaşırken, çocukların ise bu durumdan dolayı intihara sürüklendiği vurgulanıyor.    Yunanistan'ın Midilli Adası'ndaki Moria Mülteci Kampı'nda şiddetin ölümcül boyutlara ulaştığı, bazıları henüz 10 yaşlarında çocukların intihara sürüklendiği belirtiliyor. BBC Türkçe'nin haberine göre, yardım kuruluşları, Moria'da giderek kötüleşen durumu protesto ediyor. Sınır Tanımayan Doktorlar'a göre (MSF) ise kampta her tuvalete 70 kişi düşüyor ve her yer arıtılmamış pis su kokuyor.   MSF, yaşananları protesto ederek kampı terk etmiş, ardından ihtiyacın büyüklüğü karşısında kamp kapılarının dışında bir sağlık kliniği açmıştı. MSF'nin Midilli'deki koordinatörlerinden Luca Fontana, "Bu çocukların Atina'ya bir an önce gönderilmesini sağlamak istiyoruz ama olmuyor. Çocuklar hâlâ burada" ifadelerini kullandı.   Moria'da 8 bin göçmen yaşıyor   Kampta bazılarının taşınabilir kulübelerde yaşadığına, resmi olarak bir yaşam alanı olmayanların ise birbirine geçmiş çadır ve tentelerin altına sığındığına dikkat çekiliyor. Her bir çadır evde en az 17 kişiden oluşan 4 aile kalıyor. Kamp giderek, çevredeki kırsal alana yayılmış durumda. MSF, 3 bin kişilik Moria kampında  şu anda 8 bin göçmen olduğunu belirtiyor.    Kamptaki şiddet olayları aşırı boyutlarda. Mayıs ayında Arap ve Kürtler arasındaki gerginliğin büyümesi sonucu yüzlerce Kürt kamptan ayrılmak zorunda kalmıştı.    Kamptaki çocuklar arasında, kötü hijyen koşulları nedeniyle deri hastalıkları, kavgalar sırasında polisin attığı biber gazı nedeniyle de solunum yolları hastalıkları yaygın.   'Çocuklarımız uyuyamıyor'   Kampta yaşayan Afganistanlı Sara Khan, "Her an, günün 24 saati çocuklarımızı alıp kaçmaya hazır durumdayız. Buradaki şiddet nedeniyle çocuklarımız uyuyamıyor" diyor. Sara, ailesinin kampta tüm gününü yemek sırasında geçirdiğini, kavga çıkacak korkusuyla da geceleri alarmda olduklarını söylüyor.  Burada 12 günlük bebeğiyle yaşayan bir anne, yerde dışkılar olduğunu anlatıyor.   Kampı terk etmek zorunda kalanlardan biri olan Ali, "Ailemle beraber buraya geldiğimde, şimdiden ırkçılık ve etnik ayrımcılığın kol gezdiğini gördüm. Sünni, Şii, Kürt, Arap ya da Afgan, fark etmiyordu" diyor.   'Çatışma ortamı kampın içine yansımış'   Çok sayıda çocuk, polisin kavgalara sık sık biber gazıyla müdahale etmesi nedeniyle solunum yolu hastalıklarına yakalanıyor. Ali'ye göre Suriye'deki gruplar arasında yaşanan çatışma ortamı, mülteci kampı sınırları içine de yansımış. Ali, "Burası Suriye'deki savaşa, hatta onun daha çirkin haline benziyor. Tecavüz, cinsel taciz olayları duyuyoruz" diye anlatıyor.    2015'te kurulan kamp ilk başta transit geçiş yapanların birkaç gün kalması için kapılarını açmıştı. Yunan hükümetinin yönetimindeki kamp aşırı kalabalık, çünkü Yunanistan Avrupa Birliği'nin (AB) sınırlama politikası kapsamında onları adalarda tutmaya çalışıyor.   Kamp,  AB ve Türkiye arasında imzalanan ve Mart 2016'da yürürlüğe giren göçmen anlaşmasının bir parçasıydı. AB'nin verilerine göre anlaşmanın sağlanmasından Temmuz 2018'e kadar olan süre zarfında denizden Yunanistan'a 71 bin 645 yeni göçmen geldi.