'Gelenek' adı altında sürdürülen insanlık suçu: Sünnet 2018-07-24 09:05:46   HABER MERKEZİ - Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde her yıl 3 milyondan fazla çocuk “gelenek” adı altında sürdürülen “sünnet” tehlikesi altıda. Uluslararası alanda insan hakları ihlali olarak kabul edilen bu uygulama en fazla ise Somali’de yaşanıyor.    Dünyada özellikle Afrika ülkelerinde kadın ve çocuklara "sünnet" adı altında yapılan işkence yaygın bir şekilde sürdürülüyor. Tıbbi olmayan ve  "gelenek" kılıfı ile üzeri örtülen bu uygulama sonucu kadın ve çocuklarda, şiddetli kanama, idrara çıkamama, kist, enfeksiyon ve doğumda meydana gelebilecek komplikasyonlar gibi sorunlar ortaya çıkıyor.   200 milyondan fazla çocuk uygulamaya maruz bırakıldı   Afrika, Ortadoğu ve Asya'da 30 ülkede 200 milyondan fazla kız çocuğu ve kadın bu uygulamaya maruz bırakıldı. Söz konusu uygulama, 0-15 yaş aralığındaki çocuklara yapılırken, bu durumun pek çok kesim tarafından insan hakları ihlali olduğunun altı çiziliyor.    Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ise, bu konuda sağlık çalışanlarını uygulamayı gerçekleştirmemesi yönünde uyarıyor.    İnsan hakları ihlali olarak kabul ediliyor   Uluslararası alanda kız çocuklarının ve kadınların maruz bırakıldığı bu durum insan hakları ihlali olarak kabul ediliyor. Aynı zamanda, cinsiyetler arasındaki eşitsizliği ve kadınlara karşı ayrımcılığı derinleştirdiğine dikkat çekiliyor.    Ölüme kadar giden komplikasyonlar   Söz konusu uygulama halinde şiddetli ağrı, aşırı kanama, genital doku şişmesi, ateş, enfeksiyon (tetanos), idrar yolu sorunları, yaraların iyileşmemesi, çevreleyen genital doku yaralanması, şok, ölüm, akıntı, kaşıntı ve daha bir çok komplikasyon ortaya çıkıyor.     Kimler risk altında   Her yıl 3 milyondan fazla çocuğun "sünnet" tehlikesi altında olduğu tahmin ediliyor. Bu durum her ne kadar küresel bir sorun olarak görülse de Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde yaygın bir şekilde sürdürülüyor. Kimi toplumlarda, "Sosyal norm" olarak kabul edilirken, uygulamaya ilişkin toplum içerisinde bir sorgulama yaşanmıyor.    Topluluklar özellikle çocuk yetiştirmede bunu gerekli olarak görürken, buna gerekçe olarak ise "sadakat" öne sürülüyor.    'Kültürel gelenek' adı altında…   Dünya üzerinde var olan hiçbir dini yazıda yer almamasına rağmen topluluklar "sünneti" dine bağlıyor ve bunu “kültürel gelenek” olarak kabul ediyor. Bazı topluluklarda, kendilerine yakın toplulukların “gelenek”leri kendilerine mal edilerek uygulanıyor.    Uluslararası tepki   WHO, Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF) ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ile 1997 yılında yayınladığı ortak bildiride, söz konusu uygulamayı kınamıştı. Bildiride, buna dair alınan kararlar arasında uygulamanın sona erdirilmesi istenmişti.    2007 yılında UNFPA ve UNICEF, uygulamanın terk edilmesini hızlandırmak için yeni bir program başlatmıştı. 2008 yılında da WHO, 9 ülke ile yaptığı açıklamada, son 10 yıl içerisinde kadın ve çocuklara yönelik "sünnet" raporunu açıklamıştı. WHO 2010 yılında ise BM ve diğer kurumlar ile birlikte, sağlık çalışanlarının “sünnet”i yapmasını engellemek ve durdurmak için yeni bir rapor yayınlamıştı.    2012 yılının Aralık ayında ise BM Genel Kurulu, kadın ve çocuğa yönelik “sünnet”in ortadan kaldırılmasına ilişkin bir kararı kabul etmişti.    UNICEF ise, 2013 yılından önceki raporuna dayanarak 30 ülkede “sünnet”in yaygınlığını belgeleyen güncel raporuyla, bu ülkelerin politikalarını ve tutumlarını kınamıştı.    2016 yılının Mayıs ayında WHO, UNFPA-UNICEF, kadın ve çocuklara yönelik gerçekleştirilen “sünnet”in yol açtığı komplikasyonlara ilişkin bir bildiri yayınlamıştı. WHO, sağlık çalışanlarını hem “sünnet”i önleme hem de komplikasyonlara karşı alınabilecek önlemlere dair uyarmıştı.   WHO'nun son yayınladığı raporuna göre, her gün yaklaşık 8 bin kadın ve çocuk “sünnet”e maruz bırakılıyor. Raporda ayrıca bu uygulamanın birçok hastalığa ve travmalara sebep olduğunun altı çiziliyor.    En fazla Somali'de yaşanıyor   Kadın ve çocuğa yönelik sünnetin en fazla uygulandığı ülkelerin başında yüzde 98 oranıyla Somali geliyor. Bunu takip eden diğer ülkeler ise yüzde 96 ile Gine, yüzde 93 ile Cibuti, yüzde 91 ile Mısır, yüzde 89 ile Eritre ve Mali, yüzde 88 ile Sierra Leone ve Sudan, yüzde 76 ile Gambiya ve Burkina Faso, yüzde 74 ile Etiyopya,  yüzde 69 ile Moritanya ve yüzde 66 ile Liberya.