'Türkiye devleti cinayet işledi, kanıtları sunacağız' 2018-03-15 16:04:08   HABER MERKEZİ - Türkiye ve AKP Hükümeti’nin işlediği savaş suçları nedeniyle yargılandığı sivil bir mahkeme olan Uluslararası Tribunal, Paris’te başladı. Tanıkların dinlediği mahkemede Türkiye'ni devlet olarak cinayetler işlediği, sivilleri bombaladığını söyleyerek, kanıtları mahkemeye sunacaklarını kaydetti.    ABD’nin Vietnam’da işlediği savaş suçlarını yargılayan Russell Mahkemesi’nin devamı niteliğinde olan sivil mahkeme Uluslararası Tribunal, diğer adıyla Kalıcı Halk Mahkemesi, Fransa’nın başkenti Paris’te toplandı. 300 dolayında tanınmış kişi ve 45 uluslararası kurumun desteklediği mahkeme, bu kez savaş suçları işlediği belirttiği Türkiye ve AKP Hükümeti’ni yargılamak üzere toplandı.    İş Borsası binasında başlanan yargılama iki gün boyunca devam edecek. Duruşmalarda, özellikle AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan dönemin işlenen suçların üzerinde durulacak. Geçmişten günümüze Türkiye’de işlenen suçların birçok boyutta ele alınacağı yargılamada sanıklara yöneltilen iki temel suçlama ise, Cizre, Sur, Şırnak ve Nusaybin’de Kürt kentlerinin yıkıldığı ve sivillerin katledildiği saldırılar ile Paris’te 9 Ocak 2013’te üç Kürt kadın siyasetçinin katledilmesi.    Mahkemeyi, uluslararası kamuoyu tarafından yakından takınan farklı ülkeden 7 hakim yönetiyor. Başkanlığını daha önce BM’nin Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi’nde başkanlık yapan yargıç Philippe Texier’in yaptığı mahkemenin diğer üyeleri Avrupa Yargıçlar Derneği’nden Domenico Gallo, İtalyan kadın siyasetçi, gazeteci ve yazar Luciana Castellina, BM adına geçmişte Irak’taki insani koordinatörlük görevi yapan Denis J. Halliday, Coimbra Üniversitesi’nde sosyal araştırmalar merkezi araştırmacısı Teresa Almeida Cravo, Cergy-Pontoise Üniversitesi Uluslararası Hukuk Kıdemli Profesörü Majid Benchikh ile Hamburg Üniversitesi’nde Siyasal Bilimler ve Kamu Hukuku Profesörü Norman Paech.   Mahkemenin açılışını yapan yargıç Domenico Gallo, mahkemenin hangi durumlarda kurulduğunu anlatırken, mahkemenin uzun yıllar boyunca 40’ı aşkın dava için kurulduğunu kaydetti. Kendi kaderini tayin hakkı gerçekleşmeyen ve hakları tanınmayan halklarla ilgili oturumlarına dikkat çeken Domenico, mahkemenin işleyişi, tanıkları ve iddianamesine ilişkin bilgi verdi.    'Türkiye cinayet işledi'   Ardından İddianameyi okuyan Belçikalı avukat Jan Fermon, Türkiye’nin devlet olarak cinayetler işlediği, insanları alıkoyduğu, sivilleri bombaladığı ve yıkımda bulunduğuna dair kanıtlar sunacaklarını kaydetti. Jan Fermon, PKK’nin yürüttüğü mücadeleye işaret ederek, “Bu silahlı bir çatışmadır. Türk devleti sistematik bir şekilde terörizmden bahsetti. Kendi kaderini tayin hakkı gelecekte düzenlenmeli” dedi.    Jan Fermon, yaşanan şiddetin sorumlusunun Türkiye’nin inkarı, ihlalleri ve kendi kaderini tayin hakkının reddedilmesi olduğunu kaydetti. Türkiye’de geçmişte işlenen ancak hukuki açıdan sonuç alınmayan suçlar üzerine mahkemenin görüş belirtmesini isteyen Jan, Kürt kentlerine yönelik yürütülen geniş çaplı operasyonları anlatırken, Şırnak, Cizre, Sur ve Nusaybin’de işlenen suçlara dikkat çekti.    'Yıkımdan Tayyip Erdoğan sorumlu'   Kürt kentlerinin yıkıldığı 2015-2016’daki olayların sorumlusunun AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan olduğunu belirten Jan, “Amacı barış sürecini bitirmek ve çatışmaya yol açmaktı” dedi. Jan, operasyonlarla askeri güçlerin tamamen orantısız güç kullanmasına sebep olduğunu da kaydetti. 2. Ordu Komutanı Adem Hududi’nin de o dönem sorumlu olduğunu belirten Jan, Hududi’nin de bugün cemaatten tutuklu olduğunu hatırlattı.    'Türkiye savaş suçu işledi'   2014’ün Ekim ayında yaşanan Kobanê olaylarına da Türk hükümetinin yol açtığını ifade eden Jan, Kobanê’ye yönelik DAİŞ saldırıları ve Türkiye’nin bu çetelerle ilişkilerine dikkat çekti. Barış sürecini sonlandırmak için MGK’de kararlaştırılan “Çöktürme Planı”ndan da bahseden Jan, 7 Haziran seçimleri sonrası süreç ve HDP’ye yönelik baskılara da değindi. Sur, Cizre, Şırnak ve Nusaybin’de işlenen suçları fotoğraflarla gösteren Jan, bunların savaş suçu teşkil ettiğini vurguladı.   Bill: Türkiye beni de 'terörist' olmakla suçluyor   Ardından tanıklar dinlendi. İlk tanık Londra Üniversitesi Birkbeck Koleji’nde uluslararası hukuk profesörü Bill Bowring, Kürt haklarının nasıl çiğnendiğini hukuki çerçevede anlattı. Türkiye’nin kendisini de “terörist” ve “PKK üyesi” olmakla suçladığını söyleyen Bill, tek gerekçenin ise Özgür Gündem’i hukuki olarak savunmak olduğunu kaydetti.    'Kadınlar, kadın olduğu için daha çok adı çekti'   Boğaziçi Üniversitesi’nden akademisyen Nazan Üstündağ, Kürt kadınları üzerine konuştu. 1980 sonrası durumu anlatan Nazan, “Kadınlar, kadın oldukları için, ana oldukları için çok acı çektiler” dedi. Kadınların ekonomik haklarının da ellerinden alındığını belirten Nazan, göçe maruz kalan Kürt kadınlarının gittikleri kentlerde zorlu yaşam koşullarıyla karşı karşıya kaldıklarını söyledi. Tutuklu yakını kadınlar ve çocuklarını kaybeden kadınların yaşadıkları sorunları da anlatan Nazan, gözaltında kadınlara yönelik cinsel işkenceye dikkat çekti. Kadına yönelik cinsel şiddetin sistematik olduğunu söyleyen Nazan, “Biz kadınlar olarak bunlara karşı mücadele ediyoruz” dedi.    'Kadınlara daha sert şiddet uygulandı'   AKP hükümeti temsilcilerinin kadınları bir hedef olarak ele aldığını ifade eden Nazan, Kürt mücadelesinde kadının yeri konusunda değerlendirmelerde bulundu. Eş başkanlık sistemi ve HDP’li kadın vekillere dikkat çeken Nazan, bunun Türkler için de büyük bir fırsat sunduğunu kaydetti. Tüm bu gelişmelere rağmen kadın belediye eşbaşkanlarının tutuklandığı ve belediyelerdeki kadın faaliyetlerinin durdurulduğunu belirten Nazan, “Kürt kadınlara erkeklere uygulandığından daha sert bir şiddet uyguladı. Gaz bombalarının ilk mağduru kadınlardı” dedi. Nazan, kendisi dahil üniversiteli barış akademisyenlerinin hükümet tarafından “terörist” olmakla suçlandığını hatırlattı.    Tanıkların ardından mağdurların dinleneceği mahkeme iki gün sürecek.