‘Zor’ kavramının anlamını yitirdiği diyarlarda şimdi direniş var 2022-03-06 09:02:27     Derya Ceylan   HABER MERKEZİ - “Zor” kavramıyla kadınların yaşamının her alanda kısıtlandığı “Somali” denilince akla ilk gelen uygulamalardan biri “sünnet” işkencesi olurken, kadınların verdiği mücadele ile söz konusu işkenceye karşı örgütlenme ise devam ediyor.   Kadınlar özgürlüğü için tarih boyunca direndi, direniyor. Yazılı tarihte adına sık rastlayamadığımız Ortadoğu’dan Afrika’ya, Asya’dan Amerika’ya kadınların özgürlüğü için direnişi bugün kadınlar için yol gösterici olmaya devam ediyor. Yükselen kapitalizmle beraber sömürgeciliğin de hızla yayıldığı dünya genelinde kadınlar için “zor” kavramı anlamını yitirirken, gasp edilen hakları için mücadele etmek kadınların esas gündemi haline geldi.   Kadınların baskılar karşısında direndiği ülkelerden biri de Somali. Bir Doğu Afrika ülkesi olan Somali’de, yerleşik ve göçebe bir yaşam söz konusu. Uzun yıllar Osmanlı İmparatorluğu, 1960’lı yıllara kadar ise İtalya’nın sömürgesi olarak varlığını sürdüren Somali’de 1991 yılında başlayan ve Afrika’nın bugüne kadar şahit olduğu en korkunç savaşlardan olan iç savaşın ardından çatışmalar halen devam ediyor.   Son yıllarda açlık, kıtlık, insani krizlerle gündeme gelen ülkede, çocuk yaşta evlilik, “sünnet” adı altında cinsel işkence ve benzeri uygulamalar yaygın bir şekilde sürdürülüyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derin bir şekilde yaşandığı ülkede neredeyse kadınlar hiçbir haklarından faydalanamıyor.   Somali’de kadınlar bir yandan kendilerine dayatılan yaşama karşı direnirken bir yandan da kazanılmış hakları için mücadele ediyor.   12 yaşında ‘sünnet’ işkencesine uğrar   Mücadele eden Somalili kadınlardan biri de Waris Dirie. 1965 yılında Galkayo bölgesinde göçebe bir ailenin 12 çocuğundan biri olarak dünyaya gelen Waris’in kelime anlamı “Çöl Çiçeği”. Beş yaşındayken “sünnet” adı altında cinsel işkenceye uğrayan Waris, 13 yaşına geldiğinde ise 60 yaşında bir erkekle evlendirilmek istenir. Bu evliliğe karşı Mogadişu’ya kaçan Waris, burada akrabalarının yanında kalır. O dönemler Somali’nin Birleşik Krallık Büyükelçisi olan amcalarından birinin yanında işe başlayarak Londra’ya gider. Burada düşük bir ücretle amcasının evinde çalışan Waris, amcasının görev süresinin dolması üzerine bu kez de yaşamını farklı iş kollarında çalışarak sürdürür, bir yandan da İngilizce öğrenmek için kursa gider.   Somali’deki yaşamı tüm dünyaya anlatır   İlerleyen yıllarda modellik yaparak geçimini sağlayan Waris, 1997’de ilk kez kendi yaşamına dair Marie Claire adlı kadın dergisine röportaj verir. Çocuk yaşta maruz kaldığı “sünnet” işkencesini dile getiren Waris, bu röportajın ardından Birleşmiş Milletler elçisi olur. Waris, sonraki yıllarda annesini ziyaret etmek için Somali’ye gider. Waris, 1998’de yazar Cathleen Miller ile birlikte “Çöl Çiçeği” adlı ilk kitabını yazar. Dünya çapında 11 milyondan fazla satılan “Çöl Çiçeği” kitabının ardından “Çöl Şafağı”, “Anneme Mektup” ve “Çöl Çocukları” isimli kitapları kaleme alır.   ‘Sünnet’e karşı kampanya başlatır   Sonraki yıllarda Avrupa çapında “sünnet” işkencesine karşı bir kampanya başlatan Waris, 2002’de Viyana’da Desert Flower Foundation’ı kurar. Vakıf, dünya çapında “sünnet” işkencesine karşı farkındalık yaratmak, maruz kalanlara ise yardım etmek için çalışma yürütür. Waris, bu çalışmalarından dolayı aynı yıl Corine Edebiyat Ödülü’ne layık görülür.   Birçok ödüle layık görülür   2004 yılında Waris, Almanya’nın Hamburg kentinde düzenlenen Kadınlar Dünya Ödülü Galası’nda Mihail Gorbaçov tarafından Dünya Sosyal Ödülü’nü alır. Kenya’nın başkenti Nairobi’de “sünnet” işkencesine karşı dünya genelinde katılımın olduğu bir konferans düzenleyen ve burada bir konuşma yapan Waris, ilk kez “sünnet”e karşı bir manifesto yayınlar. Waris, bu çalışmalarından dolayı Avusturya Katolik Erkekler Hareketi adına Romero Ödülü’ne layık görülür.   AB bakanlarına ‘sünnet’ işkencesini anlatır   Belçika’nın başkenti Brüksel’de 2006 yılında Avrupa Birliği’ne (AB) üye devletlerin bakanlarına yönelik bir konuşma yapan Waris, “sünnet” işkencesine dikkat çeker.   ‘Çöl Çiçeği’ kitabı filme uyarlanır   Waris’in “Çöl Çiçeği” adlı eseri, uzun metrajlı bir film ile izleyicilerle buluşur. Film, şimdiye kadar Fransa, İspanya, İsrail, Yunanistan, Polonya ve Brezilya’nın da aralarında olduğu 20 ülkede gösterime girer. 2010 yılının ocak ayında Bavyera Film Ödülleri’nde “En İyi Film” kategorisinde ödül alan film ayrıca San Sebastián Uluslararası Film Festivali'nde "En İyi Avrupa Filmi" kategorisinde İzleyici Ödülü kazanır.   Waris, aynı yıl içinde Afrika Birliği tarafından Afrika Barış ve Güvenlik Büyükelçisi olarak atanır.     “Sünnet” işkencesine dikkat çekmek için yoğun bir kampanya yürüten Waris, bu kampanya sayesinde uluslararası alanda bir farkındalık yaratırken, söz konusu işkence karşısında mücadele etmenin önemini bulunduğu her alanda dile getirir.   2004 yılının Mart ayında Waris, Viyana’daki evinde saldırıya uğrar. Waris, 2008’de de Brüksel’de kalırken, üç gün boyunca kayıptır. Daha sonra polislerce bulunur.   Mücadeleye devam   Bugün “sünnet” işkencesine karşı mücadelesine devam eden Waris, yaşamına Polonya’nın Gdansk kentinde devam ediyor.