Afganistanlı gazeteci Ayesha Tanzeem: Abaya giydim, başörtüsü taktım 2021-08-24 09:05:31     Öznur Değer   ANKARA - Afganistanlı gazeteci Ayesha Tanzeem, bölgede insanların korku içinde bir bekleyiş halinde olduklarının altını çizerek, “Endişeliler, güvenliklerinden korkuyorlar, bu yüzden evde saklanıyorlar” şeklinde konuştu.   “Kıyafetlerimi değiştirdim. Taliban'ın yönettiği şehri kontrol etmek için dışarı çıktığımda bir abaya giydim, başörtüsü taktım. Eğer abaya ve örtü olmadan dışarı çıksaydım durdurulur muydum, bilmiyorum” sözlerinin sahibi Afganistanlı gazeteci Ayesha Tanzeem. Ayesha, ABD işgalinden 20 yıl sonra yeniden Taliban’ın eline geçen Afganistan’ın son durumunu bu sözlerle özetliyor.    Şuan başka bir ülkeye geçiş yapan ve Afganistan’daki gelişmeleri yakından takip eden Voice of America (VOA-Amerika’nın Sesi) Afganistan ve Pakistan Büro Şefi gazeteci Ayesha Tanzeem, ajansımızın sorularını yanıtladı ve bölgede yaşanan son gelişmelere dair geniş bilgiler verdi.    “Havaalanına girmek, havaalanından çıkmaktan daha zordu. Yalnızca havaalanından içeri girmek bile birkaç saat, dört veya beş saat sürebiliyor. Orası gerçekten tam bir kaostu.”   *Öncelikle Afganistan’dan çıkmayı nasıl başarabildiniz, şu an güvenliğiniz nasıl sağlanıyor?   Benim için bir tahliye uçuşuydu aslında. Havaalanına girmek, havaalanından çıkmaktan daha zordu. Çünkü muhtemelen siz de havaalanının dışındaki kaos videolarını görmüşsünüzdür. Yalnızca havaalanından içeri girmek bile birkaç saat, dört veya beş saat sürebiliyor. Ben havaalanına üç sefer gitmek zorunda kaldım. İlk iki sefer başarısız oldum çünkü havalimanı kapısında bekleyen ve içeri girmeye çalışan kalabalık nedeniyle kapılar kapatıldı ve askerler ateş ediyordu. Üçüncü kez kalabalığın içinde durup içeri girebilmek için saatlerce beklemek ve insanları itmek zorunda kaldım. Ağlayan çocuklar, ağlayan kadınlar, yetişkin erkekler vardı. Kavgaya karışan ve panik atak geçiren insanlar vardı. Orası gerçekten tam bir kaostu. Dolayısıyla havalimanının dışındaki durum iyi değil. Pasaportu ve vizesi olanlar için Afganistan'dan ayrılmanın önündeki en büyük engel bu kaos. (Ayesh güvenliğinden dolayı hangi ülkeye gittiğini söylemek istemedi.)   *Ülkeden çıkmadan önce ülkede hakim olan atmosfer neydi? İzlenimlerinizi aktarabilir misiniz?   İlk gün sokaklar oldukça ıssızdı sonra trafik yavaş yavaş akmaya başladı. Ancak hala normalden daha az. Neredeyse bütün dükkanlar kapalı ama onlarda sanırım yavaş yavaş açılıyor. Bankalar açık değil ama bugün meslektaşlarımla konuştuğumda en azından bir bankada, para çekmek için ATM’nin, kişi ve limit sınırı koysa da, işlem yaptığını öğrendim. Sokaklarda kadınlar çok az görülüyor ve gördüğünüz bu kadınlar tamamen örtülü. Yani başörtüsü takıyorlar ve hiçbiri artık alışveriş yapmıyor. Bununla birlikte Taliban'ın kırmaya çalıştığı birkaç protesto dışında, sokaklarda şiddete dair çok fazla kanıt yok. Ancak birçok insan hala evde saklanıyor ve sokağa çıkmıyor.   “Kıyafetlerimi değiştirdim. Taliban'ın yönettiği şehri kontrol etmek için dışarı çıktığımda bir abaya giydim, başörtüsü taktım. Eğer abaya ve örtü olmadan dışarı çıksaydım durdurulur muydum, bilmiyorum.”   *Kadın bir gazeteci olarak Taliban’ın yeniden ülkeyi ele geçirmesi ile birlikte neler yaşadınız, işinizi yapmaya devam edebildiniz mi? Duygularınızı paylaşır mısınız?   Bence kadın gazetecilerin işlerini yapıp yapamayacaklarını söylemek için henüz çok erken çünkü herkes ekstra tedbirli olmayı kendine görev edinmiş durumda. Kıyafetlerimi değiştirdim. Taliban'ın yönettiği şehri kontrol etmek için dışarı çıktığımda bir abaya giydim, başörtüsü taktım. Yani mesele şu ki, eğer abaya ve örtü olmadan dışarı çıksaydım durdurulur muydum, bilmiyorum. Diğer kadın muhabirler, en azından yerel Afgan kanallarından olanlar, Cuma gününe kadar, işe gidiyordu, biz de gidiyoruz. Bu nedenle, kadın gazetecilerin çalışmasına izin verilip verilmediğini söylemek için henüz çok erken. Bugün bazı fotoğrafları tweetledim. Afganistan'ın özel kanallarında çalışan kadın sunucular, hala çalıştığını ve Afganistan'ın muhafazakar bir ülke olduğu için eskisi gibi giyindiklerini, yani başlarında o yüzden eşarp olduğunu söyledi. Ancak bir hükümet kanalı RBA'dan iki kadın artık ekranda değil. Devralmadan önce bir Taliban sözcüsü Suhail Shaheen, bana yeni hükümet oldukları için bunu yaptıklarını söylemişti. Şimdi hükümetin kanallarını devralacaklar ama özel kanalların çalışmasına izin verecekler mi, bekleyip görmek zorundayız. Taliban’ın, daha önce çıktıkları türde kıyafetlerle dışarı çıkan kadın gazetecilere nasıl tepki vereceğini bekleyip görmek zorundayız.   *ABD ile Taliban arasında imzalanan Doha Anlaşması Taliban'a neler vaad ediyor ve ABD'nin bu anlaşmadan nasıl bir çıkar elde ettiğini düşünüyorsunuz?   Doha Anlaşması ve bize verilen belge hakkında bildiğimiz şey dört bölümden oluştuğu. Birinci bölüm, ABD'nin bu geri çekilme zaman çizelgesini açıklayacağıydı. Ve biliyorsunuz, Taliban bunu yapardı. ABD, Taliban'a yanıt olarak bir geri çekilme zaman çizelgesi açıklayacak ve güvenliğin sağlanmasına izin vereceklerini kabul edecekti. Doha Anlaşması, bildiğimiz kadarıyla, elimizdeki belgelere göre, ABD'nin sağladığı bir geri çekilme takvimi istedi ve karşılığında Taliban, hiçbir yabancının, yabancı terörist grupların hareket etmesine izin vermeyeceğini garanti etti. Afganistan toprakları başka bir ülkeye, özellikle ABD ve müttefiklerine karşı açıktı. Anlaşmanın diğer iki kısmı, Taliban'ın Afganistan içi bir müzakereye başlamasıydı. Bu müzakereler sonucunda kalıcı ve kapsamlı bir ateşkes ilan edilecekti. Şimdi bu anlaşmadan ABD ne kazanıyor? Yani, her şeyden önce anlaşmadan sonra, Taliban yabancı güçlere saldırmayı bıraktı. Böylece ABD ve NATO güçleri saldırıya uğramadı. Ancak ABD, bu anlaşmanın bir parçası olarak binlerce Taliban mahkumunun diğer ülkelerden ve 5 bin mahkumun serbest bırakılmasına yardım etti. Birleşmiş Milletler (BM) raporunda yer alan raporlar ve göstergeler var. Taliban, El Kaide ve diğer yabancı terör örgütleriyle bağlarını koparmadı. Ve biliyoruz ki, Doha'da Afgan içi müzakereler başarılı olmadı. Bu müzakerelerin ve şiddetin azalmasının bir sonucu olmadan Taliban'ın Cabo'yu devraldığını ve bu anlaşmanın bir sonucu olarak şiddetin azalması gerektiğine dair göstergelerin olduğunu biliyoruz. Aslında yapılmadı, şiddet daha da yükseldi. Dolayısıyla anlaşmanın bazı kısımları karşılanırken, diğer kısımları yerine getirilmedi.   “RTA kanalından iki kadın gazetecinin yayından alınması, Taliban tarafından bazı hakların geri alınacak olduğuna dair bir gösterge aslında.”   *Taliban öncesi kadınların hakları nelerdi? Taliban’ın yönetimi ele geçirmesiyle birlikte kadınları ne gibi tehlikeler bekliyor?   Afganistan'daki kadınlar okula gidiyorlardı, kolejlere ve üniversitelere gidiyorlardı, eğitim alıyorlardı, hükümette ya da özel sektörde çalışabiliyorlardı. Bazıları film yapımcısı, şarkıcı veya oyuncu olabiliyordu. Kısacası her türlü mesleğe girebiliyorlardı. Dolayısıyla, Taliban'ın hükümete ait bir kanaldan iki kadın gazeteciyi görevden alması gerçeği göz önüne alındığında, Taliban'dan sonra bu hakların kaçının geri alınacağını söylemek için henüz çok erken. Bunun, Taliban'ın kadınlara daha önce sahip oldukları özgürlük derecesine izin vermeyeceğinin bir göstergesi olduğu aşikar. Belli mesleklere girmeleri engellenecek mi? Dışarı çıkarken belirli bir kıyafet giymeleri gerekecek mi? Kabil sokaklarında kot pantolonlu, uzun tunikli ve başörtülü kadınlara alışmıştık. Taliban kadınlara ön yargılı olacak mı? Başörtüsü takmaya zorlayacak mı, bilmiyoruz. Kadınların haklarının durumunun ne derece olduğunu bilmiyoruz. Size anlattığım devlete ait RTA kanalından iki kadın gazetecinin yayından alınması, Taliban tarafından bazı hakların geri alınacak olduğuna dair bir gösterge aslında.   *Kadınların Taliban'a karşı örgütlenmeye başladığı basına yansıdı. Örgütleme nasıl başladı, kadınlar nasıl bir mücadele yürütüyor ve bunu nasıl okumak gerekiyor?   Şimdiye kadar duyduğumuz şey, Afganistan'ın Yüzüncü ve İkinci Bağımsızlık Günü'nde Başkent Kabil’de dahil olmak üzere ülkenin birçok yerinde birçok insanın dışarı çıkıp Afganistan İslam Cumhuriyeti'nin eski Amerikan Bayrağı'nı talep ettiği bazı protestolar aslında. Hükümet binasına Taliban bayrağı yerine, Taliban'dan önce hükümet konacak. En az bir şehirde Taliban tarafından kalabalığın üzerine ateş açıldığını ve birkaç kişinin hayatını kaybettiğini biliyoruz. Bu nedenle protestolar çeşitli nedenlerle olmuştur. Kabil'deki bazı yabancı büyükelçiliklerin önünde, batılı büyükelçiliklerde, protesto gösterileri ile erkek ve kadınlar bunu talep etmiştir. Talep edilen şey, mülteci statüsü. Yani çeşitli protestolar var. En önemlisi, size bahsettiğim eski Afgan bayrağı içindi. İnsanlar bu bayrağın kendi kimlikleri olduğunu söylüyorlar. Önümüzdeki günlerde başka konularda daha fazla protesto olup olmayacağını, kadınların bir şey talep edip etmediğini göreceğiz. Şimdiye kadar bir protesto görmedik. Sadece kadınlar tarafından kadın hakları için, sokaklarda başka nedenlerle protesto eden kadınları gördük.   “Taliban, kadınlara ve çocuklara zarar vermeyeceğine ve şiddet olmayacağına dair söz verdi, ancak yine de, kadınlar Taliban ile yüz yüze gelmeyene kadar bilemezsiniz. Endişeliler, güvenliklerinden korkuyorlar, bu yüzden evde saklanıyorlar.”   *Afganistan'da kadın ve çocukların güvenliğini kim sağlıyor? Hangi koşullarda yaşam sürüyorlar?   Şu anda bir şey söylemek için çok erken. Afganistan şu anda kimsenin elinde değil. Pençşir'in bazı bölgeleri dışında ülkenin çoğu Taliban kontrolü altında. Diğer bazı bölgelerde güvenliği kimin sağladığını söylemek için henüz çok erken. Taliban, kadınlara ve çocuklara zarar vermeyeceğine ve şiddet olmayacağına dair söz verdi, ancak yine de, kadınlar Taliban ile yüz yüze gelmeyene kadar bilemezsiniz. Taliban'ın nasıl tepki vereceğini görmek için şu anda herkes evde oturuyor, çoğunlukla evde kalıyor. Dolayısıyla ne kadar tehlikede olduklarını söylemek için henüz çok erken. Endişeliler, güvenliklerinden korkuyorlar, bu yüzden evde saklanıyorlar.   *Afganistan'da yaşayan insanların temel kaygı ve korkusu ne? Orada neler oluyor? Bize gözlemlerinizi aktarır mısınız?   İnsanlardan duyduğum temel endişelerden biri de Taliban'ın şu an fazla iyi olması. Çünkü uluslararası toplumu yatıştırmak istiyorlar ve kendilerinin iyi adamlar olduğu imajını çiziyorlar. Ancak, aynı zamanda Taliban şu an meşgul. Taliban ve Abdullah Abdullah gibi hala ülkede olan üst düzey Afgan liderler arasında müzakereler devam ediyor. İnsanlar Taliban'ın siyasi dönüşüm olurken, uluslararası topluma kendilerini tanıtacağı şekilde olmasıyla meşgul olduğunu düşünüyor. Ancak Taliban'ın tüm ülkede sağlamlaşmasından ve bir kaç ay geçtikten sonra uluslararası ilgi azaldıktan sonra geçmişte olduğu gibi kadınlara hiçbir hak tanımamasından, çok katı olmasından korkuyorlar. İnsanların korktuğunu söylemek mümkün. Şu an insanlar Taliban'ın hakimiyetinden, bir süre sonra işlerin daha da kötüye gitmeye başlayacağından korkuyor.   “Kimse evi terk etmedi, bu yüzden kadınların ne zaman çalışmaya başlayacaklarını, her türlü işe gitmelerine izin verilip verilmeyeceğini bilmiyoruz.”   *Taliban kadınlara "işinizi yapabilirsiniz" şeklinde bir çağrı yaptı. Bu açıklama ne kadar güven verici?   Bilmiyorum, herkes evde. Kimse evi terk etmedi, bu yüzden kadınların ne zaman çalışmaya başlayacaklarını, her türlü işe gitmelerine izin verilip verilmeyeceğini bilmiyoruz. Ancak Taliban'ın birden fazla haber kanalından haber spikerlerinin işlerini yapmasına izin verdiğini biliyoruz çünkü şu anda yayındalar, haber yayınlıyorlar. Bu kadarını biliyoruz. Kadınların ofislerdeki işlerine geri dönüp dönemeyeceklerini bilmiyoruz, çünkü Afganistan'da birçok ofis, mağaza ve her şey hala kapalı. Yani bu yerler açılıncaya ve insanların eskiden yaptıklarını yapana, normal hayatlarına dönmeye başlayana kadar bir şey diyemeyiz.   *Son olarak ne eklemek istersiniz?    Afganistan’la ilgili doğrulamadığım hiçbir şey hakkında yorum yapmak istemiyorum. Bence bunun için çok erken. İnsanlar Taliban’ı bekliyor ve izliyor. Şu andan itibaren iki ay ya da bir ay sonra, insanlar işe geri döndüğünde, Taliban'ın bu davranışı sürdüreceğini veya değişip değişmeyeceğini görmek istiyorlar. Bu yüzden bu konuda spekülasyon yapmak istemiyorum.      Çeviri: Gökçe Akgöl (JINNEWS)