Breonna’nın adına kurulan polissiz alanda özgürlük var 2020-06-17 09:05:14   Caroline McKusick-Gülşen Koçuk   HABER MERKEZİ - Siyahilere dönük ırkçı saldırılara karşı, 13 Mart’ta katledilen Breonna Taylor’un doğum günü için 5 Haziran’da 24 saatlik nöbet tutuldu ve Briana Urena-Ravelo 24 saati şu sözlerle değerlendirdi: “…Her tarafta sinirli, zırhlı polis varken, yine de kamusal alanda 24 saatlik alan kaplıyorsun. Biz halk olarak o alanı doldurup, insanlarla yemek paylaşıp, sohbet edip, polis olmadan birbirimize sahip çıkabildik. Polis olmayan bir toplum buna benziyor.”   Amerika Birleşik Devletleri (ABD), 25 Mayıs günü bir siyahinin daha ırkçı bir saldırıyla katledilişine tanıklık etti. Minneapolis'te beyaz polis memuru Derek Chauvin'in katlettiği George’un “Nefes alamıyorum” derken yaşamını yitirmesi, ABD’de ve birçok ülkede ırkçılığa karşı alanlara çıkmasına neden oldu.   Ancak George, ne ilk ne de son katledilen siyahi oldu. Ülkede 13 Mart’ta da Kentucky eyaletine bağlı Louisville kentinde acil hizmet işçisi Breonna Taylor, evine giren sivil polisler tarafından katledilmişti.   George Floyd’un polis tarafından katledilmesine karşı protestoların ABD geneline yayıldığı mayıs ayında yazar Cate Young, Breonna’nın 27’inci yaşına gireceği 5 Haziran’da “Breonna için Doğum Günü” eylem çağrısında bulundu. Michigan eyaletinde Breonna’nın memleketi Grand Rapids’de, feminist aktivist Briana Urena-Ravelo Breonna’nın doğum günü için 24 saatlik nöbet düzenledi. Briana, herkesin özgürleşmesinin siyahi kadınların özgürleşmesine neden bağlı olduğuna dair ajansımıza konuştu.   * Sizi tanımak isteriz.   Adım Briana Urena-Ravelo. Ortabatı bölgesinde Siyahi Dominikli sanatçı, yazar ve aktivistim. On yıldan fazla süredir siyasi örgütlenme yapıyorum. Gençliğimde toplumsal sanat ile “Kendin Yap” hareketinde aktif faaliyetleri yapıyordum, 20’li yaşlarımda şimdiki yaptığım siyasi işlere geçtim.   * ABD’deki hayatınız nereye dayanıyor? Büyük ailenizin tarihini biraz anlatabilir misiniz?   Ailem birinci nesil Dominikli-Amerikalı. 80’li yılların ikinci yarısında geldiler, ben de New York’ta işçi bir ailenin ABD’de doğan ilk çocuğu oldum. Irk olarak karışık Siyahi olmamızla beraber ailemin birçok üyesi Siyahi olarak görülmüyor. Ben bu dünyada Siyahi biri olarak sokaklarda yürürken, Siyahi olmayan Latin kökenli olarak yürüyen akrabalarımın da var olması, siyasi bakışımı canlandırıyor. Kültürümüz kesinlikle Siyahi. Ben yaklaşık 6 yaşındayken Ortabatı bölgesine taşındık, hayatımın çoğu bu bölgedeki Michigan eyaletinde geçti.   “Biz kabul olmak, o dünya tarafından görülmek istemiyoruz. O dünyadan kurtulmak istiyoruz.”   * Asırlardır siyahilerin özgürlük mücadelesine uzaktan da olsa tanıklık ediyoruz, okuyoruz, takip ediyoruz ama bunu sizden de dinlemek isteriz. “Varlık-varoluş” mücadelesi ya da “kendini kabul ettirme” mücadelesi vermek zorunda bırakıldınız mı? Yanıtınız evet ise sizin için mücadele nasıl başladı?   20’li yaşlarımda ölüm hücresinde tutuklanan insanlar hakkında okuma yaparken daha çok mücadeleye dahil olmaya başladım. Ölüm hücre tutuklusu Troy Davis’i temize çıkarmak için bir çaba vardı. Fakat çıkarılmayıp devlet tarafından öldürüldü. Kişisel olarak Trayvon’dan* biraz önce 2010’lu yıllarında Siyahi düşmanlığı, devlet şiddeti, sistemik ırkçılığa gerçekten dikkatimi vermeye başladım. Ama dünya geneli ve şimdiki olduğumuz an açısından, mücadele Afrika’dan kaçırılıp buraya getirilen ilk insanla başlıyor. En azından benim ve bulunduğum yerde mücadele eden arkadaşlarımın çoğu için o olaya her şeyi bağlayan derin bir siyaset var. Öyle ki kurtarılamaz olduğunu anladığımız bir dünyaya son vermeye çalışıyoruz. Bu dünya öz itibariyle beyaz ırkı üstün tutuyor. “Siyahi düşman”, ataerkilliğin sonuçlarını verecektir bize. Bu düzeltilebilir ya da değiştirilebilir değil. Mesela köleliği kaldırma çabası vardı. Gel gör ki kölelik sadece adapte oldu. Dominik Cumhuriyeti ve Latin Amerika tarihlerinde de yerleşimci sömürgeciliğe karşı küresel bir mücadele görüyoruz. Biz kabul olmak, o dünya tarafından görülmek istemiyoruz. O dünyadan kurtulmak istiyoruz.   “…bu sefer her şey bir araya geliyor ve insanlar istenen reformların işe yaramadığını görüyor. Bıktık, yeterli iş yok, insanlar ölüyorlar. Dolayısıyla yeni bir şeyi yürürlüğe geçirmenin, köklü değişiklikler yapmanın, üzüntümüzü ifade etmek için ciddi bir aciliyeti var.”   * ABD’de başlayarak dünyaya yayılan bir dizi protestoya tanıklık ettik ve ediyoruz. 25 Mayıs’ta George Floyd’un “Nefes alamıyorum” derken katledilmesi nasıl bir eşik oldu? George’un katledilmesi, bardağı taşıran son damla mıydı?   Kaldırma yanlı bir siyasetim var. Yani bu dünya ile sistemlerinin radikal bir şekilde değiştirilmesi gerekmesinden yana bir anlayışım var. Bence bundan önce de halk değişim istemişti ama tam bu noktaya gelmemişti. Ama şimdi kendi dönemimizde faili polis olan cinayetlerin yeni olmadığının görülmesiyle neyin yapıldığı, neyin işe yarayıp yaramadığı soruluyor. Dolayısıyla bence bizim neslimizde biriken bir anlayış var. Covid-19 da vardı. ABD’de Afrikalı Amerikalı halkıyla beraber beyaz olmayan birçok halk da yüksek enfeksiyon ve ölüm oranları olduğu dönemde işsiz ve devlet ilgilenmiyor. Birçok kişi “sistem bozuk” dedi ama biz buna inanmıyoruz. Sistemin zaten yapmasını istediği iş bu. Sistemin yoksul halka yardım etmesi, Siyahi insanları koruması asla istenmiyordu. Halk zaten bıktı, zaten işsiz veya yeterli işi alamıyordu, zaten eve kapanıyordu ve bu olayı gördük. Her polis cinayetine karşı örgütlenme ve ayaklanma oldu. Ama bu sefer her şey bir araya geliyor ve insanlar istenen reformların işe yaramadığını görüyor. Bıktık, yeterli iş yok, insanlar ölüyorlar. Dolayısıyla bence yeni bir şeyi yürürlüğe geçirmenin, köklü değişiklikler yapmanın, üzüntümüzü ifade etmek için ciddi bir aciliyeti var.   “Covid ayrımcılık yapıyor. Daha yüksek oranda evde kalamayan işçiler kimler olacak? New York’ta beyaz ailelerin talebiyle çalışmaya devam etmek zorunda kalan çocuk bakıcılar bunu gündeme getirdiler ki o çocuk bakıcılarının çoğu Siyahi Karayipli, İspanyolca konuşan Karayipli, Haitili kadınlar.”   * Yüzyıllardır siyahilerin köleliğe karşı özgürlük mücadelesi sürüyor. Ayrımcılık ve buna karşı mücadelesinin gündelik yaşamdaki yansımaları nasıl? Örnek verebilirseniz, neler söylemek istersiniz?   Örnek olarak Siyahi insanların Covid-19’da enfekte olma oranların 4 kat, 10 kat daha yüksek olduğu şehirlerimiz var. Bazıları “Covid ayrımcılık yapmaz” derken, dünya öyle yapılandırıldı ki Covid ayrımcılık yapıyor. Daha yüksek oranda evde kalamayan işçiler kimler olacak? New York’ta beyaz ailelerin talebiyle çalışmaya devam etmek zorunda kalan çocuk bakıcılar bunu gündeme getirdiler ki o çocuk bakıcılarının çoğu Siyahi Karayipli, İspanyolca konuşan Karayipli, Haitili kadınlar. Yapısal olarak çalıştıkları işlerinden, bilgiye erişim olmamasından, kişisel koruyucu ekipmana ulaşamamalarından dolayı Covid-19’a maruz kalma ihtimali yüksek olan kimler olacak? Hasta olma olasılığı yüksek olan kimler olacak?   “Polis zulmü ya da polis vekili olan beyaz insanların zulmünün en çok Siyahi erkekleri etkilediği düşünülüyor. Hikaye bu. Bu yüzden Breonna Taylor’un vakası konuşulduğunda George Floyd’un katledilmesi kadar gündeme gelmedi.”   * Siyahilerin uğradığı ayrımcılığı, siyahi kadınlar iki kat daha fazla yaşıyor. Ayrımcılığa uğrayan her etnik kimlikte böyle oldu/oluyor aslında. Siyahi kadınlar, ABD’de nelere karşı mücadele ediyor?   “Jane Crow”** olarak adlandırılan bir sistem içinde yaşıyoruz. Gördüğümüz ırkçılık ya da Siyahi düşmanlığı aslında belli yollarıyla cinsiyet üzerine uygulanıyor. Örnek olarak sosyal refah sistemlerinin gözetim olarak çalışması. Kendileri ya da aileleri için refah hizmetlerini en çok arayan kadınlar, o hizmetlere ulaşmak için saldırgan, özele giren sorulara tabi tutulmak zorunda kalıyorlar. Böylece insanlar devlet tarafından gözetim altına alınıyorlar, tutuklanıyorlar, çocukları alınıyor. Erkek cezaevlerinde ziyaretçi günlerinde tutuklu erkekleri görmeye gelen bir hayli kadın görünürken kadın tutukluların daha az ziyaretçisi oluyor. Yani kadınlar, kendi halkı sistemik şiddet görürken destekçi oluyorlar ama onlara destek yok. Bu görünür kılınmadığı için, polis zulmü ya da polis vekili olan beyaz insanların zulmünün en çok Siyahi erkekleri etkilediği düşünülüyor. Hikaye bu. Bu yüzden Breonna Taylor’un vakası konuşulduğunda George Floyd’un katledilmesi kadar gündeme gelmedi. Bazıları tarafından “sessiz” olduğu iddia edilen ama aynı oranda şiddetli olan, cinsiyete dayalı belirgin yollarla sistemin Siyahi kadınlara yönelimine dair bize gelen durumlar var. Trans kadınların polis şiddetine nasıl maruz kaldıklarının özel yolları da var. Aralarında New York’un da olduğu birçok şehirde, üzerinde belli bir miktardan fazla kondom bulunan biri fuhuşla suçlanabilir. Bu yasayla orantısız bir şekilde Siyahi trans kadınlar, toplumsal cinsiyete uymayan kadınsı kişiler hedefleniyor. Bunlar, trans kadınlar dahil Siyahi kadınların hedeflendikleri yollarından sadece birkaçı ama pek konuşulmuyor.   * Breonna’yı konuşmak isteriz. Breonna'nın doğum gününü kutlamanın anlamını açıklayabilir misiniz? Siyahilerin katledilişine odaklandığı bir dönemde bir siyahi kadının doğum gününü hatırlamak, yaşamını kutlamak ne demek?   Devlet şiddetine maruz kalan Siyahi kadınları görünür kılma çabasına katılmak, Breonna’yı memleketi Grand Rapids’de onu takdir etmek istedik. Cate Young’un bugünü ulusal kapsamda örgütlemesi çok önemliydi. Etrafımızda o kadar fazla Siyahi ölümü dönüyor ki, Siyahi yaşam ve ölüm o kadar siyasi oluyor ki insanlıktan çıkarılıyoruz. Ben, Breonna’yı özleyip hakkında sözü söylemek isteyenler, Grand Rapids’de yası tutan ailesi olan gerçek bir kişi olarak tanımak ve takdir etmek istedim. Ailesi nöbetimize gelip bizimle konuşabildi. Bu yalnızca bazı solcuların söylediği gibi polisten nefret etmekle alakalı değil, aynı zamanda polis tarafından hedeflenen Siyahi halkını önemsiyoruz demekle alakalı. Sonra o kişiyi hatırlayıp merkeze almak süreciyle eş zamanlı olarak, önceki hafta kentte ayaklanma olduğu için her tarafta sinirli, zırhlı polis varken, yine de kamusal alanda 24 saatlik alan kaplıyorsun. Biz halk olarak o alanı doldurup, insanlarla yemek paylaşıp, sohbet edip, polis olmadan birbirimize sahip çıkabildik. Benim için kaldırma siyasetinin uygulanması ve polis olmayan bir toplum buna benziyor.   Polis olmasaydı ilk olarak Breonna aramızda olacaktı. Aynı zamanda kamusal alanlarda beraber olmak, anlaşmazlık veya acı veya zararın üstesinden gelmek, devlet sistemlerine başvurmadan başa çıkmak mümkün olurdu. Dolayısıyla Breonna’yı doğum gününde hatırlamak, trans kadınlar dahil olmak üzere Siyahi kadınların devlet şiddeti ile yok edilmesine dikkat çekmek, Siyahi ölüm ve polisin olmadığı daha güzel bir dünyayı ummak, birbirimizi sevmek ve önemsemek olmak üzere aynı anda birçok önemli ve gerekli olay meydana geldi.   “İnsanlık farkında olsa da olmasa da kesinlikle nesillerden bu yana bu kadınlardan ve onların hareketlerinden beslenmişlerdir.”   * Siyahiler ve siyahi kadınların mücadelesi, toplumsal bir mücadele halini aldı mı? Bu konuda geçmişle bugünü kıyaslayabilir misiniz?   İşimin dayandığı Siyahi feminist ve kaldırmayı savunan gelenekte bir anlayış var ki, Siyahi kadınlar özgür olduklarında, Siyahi trans kadınlar özgür olduklarında, hepimiz özgür oluruz. Bu sistemin bizi maruz bıraktığı şiddete karşı direndiğimizde hem ataerki, hem kadın düşmanlığı hem de aklına gelebilen her sisteme karşı direniyoruz. Bu gelenek uzun zamandır var. Angela Davis ve Mariame Kaba’ya*** dayanarak soruyorum: Siyahi kadın veya Siyahi trans kadın olarak bu dünyaya karşı nasıl direnebiliriz? Bunu hep beraber nasıl yapabiliriz? Yanıt ise bu sistemleri kaldırmaktır. İnsanlık farkında olsa da olmasa da kesinlikle nesillerden bu yana bu kadınlardan ve onların hareketlerinden beslenmişlerdir. Onur varsa Siyahi trans kadınların sayesinde. Kara Panter Partisi’nin öncüleri Siyahi kadınlardı. Her zaman var olduk, her zaman bu işi yapıyorduk, her zaman böyle bir hareket vardı. En radikal şeylerin geldiği bu gelenek, yüzlerce yıldır var oluyor. Ve rüyaların ötesinde olanları ele almamıza kadar, bu yolun sonuna kadar var olacak.   * Gelecekten umutlu musunuz?   Bu nöbet gibi eylemlerindeyken şunu hatırlıyorum: İşte bunun için bu iş yapıyorum, istediğim dünya böyle. Konu mevcut dünyayken karamsar olmama rağmen genelde karamsar olmadığımı söylüyorum arkadaşlarıma. Mesele şu ki işe yaramayan bir şey, işe yarıyormuş gibi davranmayacağım. Ama onlarca yıl boyunca o kadar çok kişi tarafından uygulanan ve zihinde canlandırılanlar için umudum çok. Bu yeni bir olay değil. Evet, kaldırmayı savunanlar ve Siyahi feministler tarafından hepimizin adına istedikleri dünya için çok umutluyum.   Not:   * Trayvon Martin, 2012 yılında Florida eyaletinin Sanford kentinde mahallede yolda yürürken silahla katledilen 17 yaşında bir erkek çocuğuydu. Kendisini “mahalle devriyesi üyesi” olarak gören katili George Zimmerman, birçok kez Siyahi erkekleri hedef almıştı. George Zimmerman temize çıkarıldı.   **“Jane Crow,” Siyahi kadınların ABD’de ırkçı yasalar tarafından özellikle hedeflendiklerininin altını çizen, avukat ve aktivist Pauli Murray tarafından yaratılan bir ifade. Siyahi erkekler için ırkçı bir isim olarak ortaya çıkan “Jim Crow” ifadesi ABD’deki ırkçı yasalara gönderme yapmak için kullanılırken, “Jane Crow” terimi ise Siyahi düşmanlığının Siyahi kadınlara özel etkilerine dikkat çekiyor.    ***Angela Davis, Kadın, Irk ve Sınıf ve Şafakta Gelirlerse olmak üzere bir çok kitabın yazarı olmanın yanı sıra cezaevlerinin kaldırılmasını savunan bir filozof ve aktivist. Mariame Kaba, polis ve cezaevi sistemlerinin kaldırılmasını savunan bir aktivist.   Foto: Kellan Whitman