Clara'dan Avesta'ya: İsyan kıvılcımından özgürlük ateşine (3)

  • 09:10 3 Mart 2018
  • Dosya
Özgürlük ırmağının coşkulu sesi: Kürt kadın direnişi
 
HABER MERKEZİ - Her yıl 8 Mart'ı büyük bir coşkuyla, renkleriyle kutlayan Kürt kadınları açısından bugünün ayrı bir önemi var.1919'da kurulan Kürt Kadınları Teâli Cemiyeti'nden 1990'lı yıllarda kurulan DDKAD ve YDK'ye kadar birçok platformda mücadele yürüten Kürt kadınları, 2004 yılında DÖKH çatısı altında birleşti. Daha sonra milyonlarca üyesi ve yüzlerce dernek, siyasi parti ve sivil toplum örgütünün çatı örgütü haline gelen KJA ile yola devam eden kadınlar, KJA'nın kapatılmasının ardından yollarına TJA ile devam ediyor. 
 
İnsanlık tarihinde üretim şekli, eşitlik anlayışı, doğayla, toprakla olan ilişki biçimleriyle kendi tanrıçalarını yaratan kadınlar, eril zihniyetin sömürge ve tahakküme dayalı sisteminde en ağır kölelik koşullarına itildi. Bin yıllar boyunca köleliğe karşı mücadele eden kadınlar giyotinlerde, cadı mahkemelerinde katledildi, toplumdan dışlandı, recm edildi. Ancak en ağır işkence ve saldırı koşullarına karşı direnerek özgürlük ırmağının en gür en coşkulu sesi oldu.  8 Mart 1857 'de New York’lu 40 bin dokuma işçisi kadının isyanı, bin yıllardır dünyanın her köşesinde evinde, fabrikada, tarlada, sokakta, savaşta direnen kadının sembolü oldu.
 
8 Mart'ı her yıl büyük bir coşkuyla, renkleriyle tüm engellere rağmen meydanlarda kutlayan Kürt kadınları açısından da bugünün ayrı bir önemi var. Dili, kimliği kabul edilmeyen bir ulusun kadınları olarak iki kez sömürüye, baskıya maruz bırakılan Kürt kadınlarının bu günü yüz binlerce kadınla alanlarda kutlaması kolay olmadı. Özellikle ulus devlet anlayışından beslenen tekçi uygulamaların en ağır yaşandığı Kuzey Kürdistan’da kadınlar büyük bedeller ödedi. Gözaltına alınan, tutuklanan, katledilen, evleri, köyleri yakılarak topraklarından edilen, çocuklarını kaybeden Kürt kadınları baskılara rağmen tek bir gün geri adım atmadı. Kadına en ağır kölelik koşullarının dayatıldığı bu topraklarda Kürt kadınının özgürlük çığlığı dağlardan şehirlere dilden dile, kulaktan kulağa yayıldı, isyana dönüştü. 40 yıllık mücadele tarihlerinde sadece sokağa çıkmakla kalmadı Kürdistanlı kadınlar. Kürdistan’ın, Türkiye metropollerinin her sokağında köleliği dayatan erkeğe, temsil ettiği devlete, iktidarlara karşı çetin bir mücadele verdi. 
 
Kürt Kadınları Teâli Cemiyeti
 
Kuzey Kürdistanlı kadınların mücadele geçmişi 1900’lü yıllara dayanıyor. Kürt kadınlarının Kuzey Kürdistan’daki bilinen ilk örgütü Kürt Kadınları Teâli Cemiyeti, 1919 yılında İstanbul’da kuruldu. Cemiyet, o dönemin koşullarına rağmen mezhep farkı gözetmeksizin tüm kadınları üyeliğe kabul edeceğini ilan etti.  Kürt kadınlığının medeni bir bakış açısına kavuşturulmasını ve ilerlemesini sağlamak, Kürt aile hayatında kurumsal ve toplumsal düzenlemeler yapmak, 1915 Ermeni Soykırımı’nda yakınlarını kaybeden kadın ve çocuklara yardım edilmesi amaçlarıyla kurulan cemiyet, bunun için gazete, dergi, kitap ve risaleler yayınladı. Her yerde kütüphane ve tartışma salonları açıp, konferanslar ve dersler düzenledi. 
 
İlk eylem Sultanahmet Meydanı'nda
 
Cemiyetin ilk eylemini Sultanahmet Meydanı'nda yaptı. 21 Haziran 1919'da gerçekleşen bu eylemde konuşma yapan cemiyet başkanı Encam Yalmuki Hanım, kalabalığa şöyle seslendi: "Hanımefendiler, biz Kürtler çeşitli kavimleri kardeşleştiren İslamiyet’in ortaya çıkışından, yani asırlardan beri Türk milletinin en sadık bir seveni, en güçlü dostu, en coşkulu bir kardeşiyiz. Bugün bütün milletlerin alın yazıları başka şekiller aldığı ve herkese bir hak verildiği bir zamanda bizler de kendi hakkını istiyoruz. Çünkü ortada milyonlarca Kürt var ve büyük bir Kürdistan var. Mukaddes amaçlar uğrunda çalışmak isteyenlere ve milletlerine olan sevgilerini göstermiş oldukları fedakârlıklarla ispat edenlere cümlemiz tüm varlığımızla teşekkür borçluyuz. Cemiyetin açılış törenine koşarak gelen muhterem hanımlarımız ve kardeşlerimiz her şekilde destek olacaklarını, Kürtlüğün yükselmesi için ne yapılması lazımsa tereddütsüz yapacaklarına Kürt sözü verdiler. Öteden beri 'Kürt sözünden dönmez' cümlesi bir atasözü olmuştu. Ben kanaatlerim ile iman ederek söylüyorum ki; Kürt her şeye söz vermez ama verdiği zaman da sözünden dönmez…"
 
'Kürtler sözünden dönmez'
 
Aynı yılın Kurban Bayramı'nın ikinci gününde Şişli Etfal Hastanesi'nde altı koğuş dolusu çocuğu parasız sünnet ettiren cemiyet faaliyetlerini ancak üç ay daha devam ettirebildi. Neden kapandığı halen bilinmeyen cemiyete ilişkin Tiflis’te yayımlanan Zarya Vastoka gazetesinde bir yazı kaleme alan aynı amanda evli olduğu Dilara Hanım da cemiyetin İstanbul'daki faaliyetlerine katılmış olan Kamil Bedirhan, "Dernek, Konstantinopolis milliyetçilerinin hilekârlıkları ve soruşturmaları yüzünden kapatıldı" diyordu.
 
DDKAD kuruldu
 
Kadınlar bu dönem boyunca örgütlenmelerini çeşitli biçimlerde sürdürdü. 1970'li yıllarda özellikle yükselen sosyalizm mücadelesi ile birlikte birçok Kürdistani parti kuruldu. Temellerini sosyalizm üzerine inşa eden bu partilerin bünyesinde özgün çalışmalar yapan kadın gruplar da oluştu. Bu partilerin bünyesinde oluşan grupların içerisinde en aktifi Rızgari örgütünün bünyesinde kurulan Rızgari Kadin Grubu olsa da Kürt Teâli Kadın Derneği'nden 58 yıl sonra 29 Kasım 1977'de Diyarbakır’da DDKAD (Devrimci Demokrat Kadınlar Derneği) kuruldu.
 
8 Mart'ı kutladılar
 
Aktif bir şekilde çalışan kadınlar mitingler, ev toplantıları, kahvehane toplantıları yaptı. Anadilde eğitim çalışmaları yapan DDKAD'lı kadınlar 8 Mart’ı ilk defa kutlayan Kürt kadın derneği oldu. Derneğim kadın yöneticileri, 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nden sonra 8 Mart'ı kutladıkları gerekçesiyle Diyarbakır'da yargılanıp tutuklandı.
 
Esat Oktay'ın yüzüne tüküren kadın iradesi 
 
Kürt kadınlarının Eylül faşizmine karşı direnişi de bir sürecin miladı oldu. Cinsel ve fiziksel işkence, kötü muamele gibi insanlık dışı uygulamaların dayatıldığı Diyarbakır Cezaevi’ndeki kadınların direnişi, PKK’nin kurucu kadrolarından Sakine Cansız (Sara) şahsında sembolleşti. Diyarbakır Zindanını Nazi Almanyası’na benzeten Sakine’nin yüzüne tükürdüğü işkenceci Esat Oktay karşısındaki duruş ve kölelik karşısındaki tutumu, o dönem Kürt kadınlarının faşizme karşı ortak tavrı olarak tarihe geçti. 
 
YDK süreci
 
Kürt kadınlarının bugün milyonları bulan mücadele dolu geçmişi, 1990'lardan bu yana kadın örgütlenmesi temelinde siyasal partileri de içine alarak hızla büyüdü. Halkın Emek Partisi (HEP) ve Demokrasi Partisi'nde (DEP) özgün bir kadın politikası ve bu partilere bağlı kadın birimleri olmasa da, özellikle Kürdistan’da baskıcı rejim karşısındaki en net tutumu da kadınlar aldı. Partiler, dernekler, sendikalar ve meslek odalarında Kürt kadınlarının sesleri yükselmeye başladı. Kürt kadınları artık örgütlü mücadele saflarında, toplumun içerisinde mücadele saflarını geliştirdi. Kürt kadın hareketi genel çalışmaların içerisinden çıkarak ilk 1990 yılında Yurtsever Kadınlar Derneğini (YDK) kurdu.
 
İlk kadın belediye başkanı 1999'da seçildi
 
1991 yılında SHP-HEP ittifakı ile Meclis'e giren vekillerin arasında yer alan Leyla Zana TBMM'de Kürtçe yemin etti. 11 Mayıs 1994’te kurula HADEP'in (Halkın Emek Partisi) ardından ise 1997 ile birlikte “Kadın Komisyonu” kuruldu. 1999 yılında siyasi partilerin kol örgütü kurmaları önündeki yasağın kaldırılmasıyla, kadın komisyonları, kollara dönüştürüldü.  Komisyonlar, parti örgütlerine bağlı birimler olarak tanımlanırken kolların örgütlere bağlı değil, fakat onlarla eşgüdüm halinde çalışacağı ilkesi benimsendi. HADEP 1999 yılında ilk defa “Kadın Kolları Konferansı” yaptı. Bu konferanslarla siyasal alanda irade haline gelen Kürt kadınları 1999 yılında gerçekleşen yerel seçimlerde ilk kez üç kadın belediye başkanını seçti. Büyüyen, çoğalan, güçlenen kadın gerçeğiyle kadınlar 2000'li yıllarda ilk kez siyasi parti içerisinde kadın kolları örgütlenmesine giderek on binlerce kadının katılımıyla kongre gerçekleştirdi. 
 
'Pozitif ayrımcılık' tüzüğe eklendi
 
PKK'deki kadın gelişimi ve beraberinde siyasal alandaki dönüşümü sivil toplum örgütlerinde de kadınların örgütlenmesini güçlendirildi. Onlarca kadın derneği ve kadın danışma merkezi açıldı. Kongrede kadın ve gençlik kolları kendi yönetimlerini seçme hakkı bulunan özerk örgütler olarak tanınırken, daha da önemlisi,  4. ek madde ile "pozitif ayrımcılık" ilkesinin tüzüğe eklenmesi sağlandı.
 
HADEP'li kadınlar 8 Mart'ta alanlara çıktı
 
1997'de uzun bir yasak sürecinden sonra ilk kez 8 Mart'ta bir miting düzenlendi. Artık örgütlü adıyla düzenlenen mitingde, Mor Çatı'dan Pazartesi'ye, Kadın Kütüphanesi'nden Feminist Kadın Çevresi'ne kadar pek çok grubun yanı sıra HADEP'li kadınlar da yer aldı. 1998'de de HADEP'li kadınlar İstanbul’da eşitlik, özgürlük, anadil hakkı talepleriyle bir miting düzenledi. Mitinge saldıran polis, mitinge katılan onlarca kadını gözaltına aldı. Yine bu dönemde Kürdistan'da da 8 Mart eylemleri yapmak isteyen kadınlar yoğun polis baskılarıyla karşı karşıya kaldı. 
 
Eşbaşkanlık sistemiyle tarihe geçti
 
2005 yılında kurulan Demokratik Toplum Partisi (DTP) ile yüzde 40 cinsiyet kotası yeni bir aşamaya geçişin de ifadesi oldu. Bu dönemde DTP Türkiye'de ilk defa eşbaşkanlık sistemini uygulayan siyasi parti olarak tarihe geçti.  DTP'nin, 2007 Genel Seçimleri'ne bağımsız "Bin umut adayları" ile girmesi ve parlamentoda sekizi kadın yirmi iki milletvekili ile grup kurmasının ardından Türkiye siyaseti ve demokratik muhalefet alanına damgasını vurdu. DTP'nin kapatılmasıyla kurulan BDP’nin, "Eşit temsiliyet" kararı ve nihayetinde dünyanın gündemine oturan 2014 Yerel Seçimleri'nde "Yerel yönetimlerde eş başkanlık" kararı Kürt kadınlarının kadın mücadelesine armağanı oldu.
 
İlk sırada kadın adaylar yer aldı 
 
Kürt kadın hareketinin güçlü örgütlenme ve güçlü tartışmaları, güçlü kararları da beraberinde getirdi. 2002 genel seçimlerinde Türkiye metropolleri ve Kürdistan'daki adayların listelerinde ilk sıralarda kadın adaylar yer aldı. 2003'de oluşturulan Kadın Koordinasyonuyla,  kolektif akıl ve kolektif irade zemini Kürt kadın hareketinde güçlendirildi. Kürt kadın hareketinde 2004 yerel seçimlerinde demokratik siyasette yüzde 40 kadın kotasının benimsenmesi önemli bir adımlar arasındaki yerini aldı. 2004 yerel seçimlerinde, erkek belediye başkanlarının olduğu yerellerde kadın belediye başkan vekilliklerin bulunması kararı alındı. Aynı dönemde kadınların belediye başkanlığı yaptığı yerlerde toplu sözleşmelere konulan "kadına yönelik şiddete karşı yaptırım” hükümleri yurt içinde ve yurt dışında büyük yankı uyandırdı. 
 
DÖKH süreci
 
Dönemsel olmayan ve hiyerarşiyi de içermeyen; uzun soluklu, demokratik katılımcılığı esas alan bir model arayışı karşılığını 2004 Eylül'ün de İstanbul'da gerçekleştirdikleri konferansla buldu ve Demokratik Özgür Kadın Hareketi (DÖKH) kuruldu. 1. Kadın Kongresi'ni 31 Ocak-1 Şubat tarihleri arasında "Özgürlüğe yürüyen kadınla, demokratik ulusa" şiarıyla gerçekleştiren DÖKH,  kadına yönelik şiddet, baskı, katliam, cinsel saldırı, cinsel istismar, fuhuş ve daha birçok soruna karşı mücadele etti.
 
Yola KJA ile devam ediliyor 
 
2015’te ise DÖKH’ün de aralarında bulunduğu kadın örgütleri Kongreya Jinên Azad(KJA) çatısı altında bir araya geldi. 1 Şubat 2015 tarihinde düzenlenen kongrede;  DÖKH yerine daha sonra milyonlarca üyesi ve yüzlerce dernek, siyasi parti ve sivil toplum örgütünün çatı örgütü haline gelen KJA ile yola devam edilmesi kararı alındı. 
 
İlk saldırı kadın kurumlarına: KJA kapatıldı 
 
15 Temmuz darbe girişiminin ardından iktidar darbe girişimini bahane ederek 20 Temmuz 2016’da OHAL ilan etti. OHAL ile beraber Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) DBP’li (Demokratik Bölgeler Partisi)  belediyelere kayyım atandı ve kayyımların ilk icraatı kadın derneklerini ve kurumlarını kapatmak oldu. DBP’li belediyelere bağlı 37 kadın kurumunun çalışmaları pasifize edildi, kadın müdürlüklerine erkek müdürler atandı, kadın çalışanların işine son verildi. 
 
TJA'nın ilanı 
 
12 Kasım 2016 gününe kadar hem Türkiye kentlerinde hem de Kürdistan’da Türkiyeli kadın hareketleriyle birlikte önemli çalışmalar yürüten KJA da, AKP iktidarı tarafından ilan edilen OHAL bahanesiyle kapatıldı. KJA Sözcüsü Ayla Akat Ata ise, yine aynı dönem siyasi faaliyetleri gerekçe gösterilerek tutuklandı. KJA'nın KHK ile kapatılmasının ardından Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Diyarbarkır İl Örgütü’nde düzenlenen “Kadın Buluşması”nda  Kürt kadınları Tevgera Jinên Azad (TJA) çatısı altında mücadelesini sürdürmeye karar verdi.
 
Kadınlar OHAL ve KHK’lere boyun eğmedi
 
Kürdistanlı kadınlar tüm baskılara, kapatmalara, gözatlalara, tutuklamalara rağmen geçmişten aldığı güç ve birikimle yoluna devam ediyor. Sokak sokak, ev ev örgütleniyor. Kurumları kapatılarak alternatifsiz bırakılmak istenen kadınlar platformlar kurarak dayanışmayı büyütüyor, özgürleşmenin önündeki tüm engelleri yıkıyor. 
 
YARIN: Varoluşun sancıları: Rojava