Savaşa emekçinin gözünden bakmak (4)

  • 09:06 19 Şubat 2018
  • Dosya
'Diş ağrısıyla bile empati kurarken ölümü nasıl destekleyelim?'
 
Zülal Koçer 
 
İSTANBUL - İnsanların yaşamları ve sağlıkları için çalışan sağlık emekçileri savaşın karşısında olduklarını belirterek, "Diş ağrısıyla gelen bir hastayla bile empati kurup o acıyı yaşayan biz sağlıkçılar tabi ki ölümü, savaşı desteklemiyoruz" dedi.
 
Türkiye’nin Efrîn’e yönelik saldırıları 31’inci gününe girdi. Efrîn’de bugüne kadar çoğu kadın ve çocuk olan 170 sivil yaşamını yitirirken, 460’ın üzerinde sivil de yaralandı. Türkiye’de ise saldırılara karşı duran ve “barış” kelimesini telaffuz eden herkes gözaltı, baskı ve tutuklama tehdidi ile karşı karşıya. Bu saldırılardan nasibi alan kesimlerden biri e sağlık emekçileri. 25 Ocak günü Efrîn saldırılarına karşı yaptıkları, “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” açıklamasının ardından gözaltına alınan Türk Tabipler Birliği Merkez Konsey üyeleri, günler süren işlemlerin ardından kamuoyunun da tepkisiyle serbest bırakılmıştı. Ardından yaptıkları ilk açıklama ise, “Biz hekimlik değerlerini savunuyoruz. Daha önce söylediğimizi bugün de söyledik, bundan sonra da söyleyeceğiz” oldu. 
 
22 yıllık sağlık emekçisi Yurdanur Akdemir, sağlık emekçileri olarak savaşın insanları yerinden yurdundan ettiğine, doğanın talanına kadar bütün bir yaşamın yıkıma uğradığına çokça şahitlik ettiklerini belirterek, insanların gündelik yaşamında savaşın etkilerini direk yaşamadıkları için savaşı net göremediklerini ve yorumlamalarının bu doğrultuda olduğunu söyledi. Medyanın savaştaki rolüne de değinen Yurdanur, "Ana akım gerçekleri göstermiyor, muhalif basın ise sürekli baskı altında, susturulmaya çalışılıyor" diye konuştu.
 
'Gördüm, bildim'
 
Bir sağlık emekçisi olarak savaşın karşısında durduğunu kaydeden Yurdanur "Ben savaşın neler getirdiğini en net olarak Göçmen Sağlığı Merkezi'nde çalışırken görüm. İnsanların nasıl yurtlarından edildiğini, sağlık hizmeti alırken ne kadar zorluk çektiğini, dil bilmemekten kaynaklı bizlerin hizmet vermekte ne kadar zorlandığını, o insanların dertlerini anlatmaya çalışırken nasıl zorlandıklarını gördüm" ifadelerini kullandı. 
 
'Savaşa da tek tipleşmeye de hayır'
 
Savaşın mevcut sonuçlarına rağmen destekleyenlerin de olduğunu söyleyen Yurdanur, "Neden savaşa karşı olmadıklarını tahmin edebiliyoruz. Bugün hayatın her alanında tek tipleşme dayatılıyor. Doğal olarak da sağlık emekçilerinin de düşünüşlerini, yaşamlarını tek tip hale getirmeye çalışıyorlar. Bu anlamda bizler savaşa hayır derken buna da hayır diyoruz" dedi. 
 
'Tarihte savaşların emekçilere getirisi olduğu görülmemiştir'
 
Savaşın emekçilerin yaşamına etkilerine ilişkin de konuşan Yurdanur, "Tarihte hiçbir zamanda ve hiçbir ülkede savaşın emekçilerin cebine bir kazanç getirdiği görülmemiş aksine cebinden götürmüştür" dedi. Bir ülkede bütçenin büyük kısmı askeri alana harcandığında emekçilerin bütçesinin küçüldüğünü söyleyen Yurdanur, "Biz emekçilere maddi, manevi hiçbir getirisi yoktur, aksine doğayı, canlıları ve özelde de kadınları, çocukları hedef aldığı için götüreceği çok şey var" ifadelerini kullandı.Yurdanur sözlerini şöyle sonlandırdı; "Tanklara, toplara ayrılan paranın cebimizden nasıl çıkacağını da hep beraber göreceğiz."
 
'İnsanlar katlediliyor adı zeytin dalı oluyor'
 
Sağlık teknikeri olan Ebru Erdem sözlerine "Zeytin Dalı" adını eleştirerek başladı. Zeytin dalının barışın simgesi olduğunu söyleyen Ebru "Bir operasyon başlatılıyor, insanlar, en başta da her zaman olduğu gibi kadınlar, çocuklar ve yaşlılar katlediliyor. Bunun adı zeytin dalı oluyor. Tarihte hep barışla anılan zeytin dalının da anlamını yok ettiler. Bu çok acı bir şey" diye konuştu. 
 
'Biz yıkım değil, yaşatmak istiyoruz'
 
Ebru, bir sağlıkçı olarak önceliğinin yaşatmak olduğunu söylediği sözlerinin devamında, "Diş ağrısıyla gelen bir hastayla bile empati kurup o acıyı yaşayan biz sağlıkçılar tabi ki ölümü, savaşı desteklemiyoruz" ifadelerine yer verdi. Bulunduğu her alanda savaşa karşı durmaya devam edeceğini ifade eden Ebru "Çünkü savaş hiçbir zaman güzel bir şey getirmedi, ölüm ve yıkım getirdi sadece. Biz yıkım değil, yaratmak, yaşatmak istiyoruz" diye konuştu.
 
Efrîn'de “sivillerin zarar görmediği” şeklindeki sözlere inanmadığını belirten Ebru, "Hiçbir savaş, hiçbir bombardıman sadece belli gruplarına dönük olamaz. Yani oradaki grupları bir yere toplayıp halktan ayrı saldırı gerçekleştirerek mi yapıyorlar bunu. Orada halk var, aslına bakarsanız operasyon direk sivillere" diye belirtti. 
 
'Bir sağlıkçı savaşı destekleyemez'
 
Korku ve sindirme politikalarının sonucunda insanların barış demeye korktuğunu dile getiren Ebru "Ben savaşa karşı durmaya devam edeceğim. Savaşı desteklemeyeceğim. Bir sağlıkçı savaşı destekleyemez zaten, desteklememeli. Efrîn de olsa dünyanın her hangi bir yeri de olsa, hiçbir yerde savaşı desteklemeyeceğim" şeklinde konuştu.
 
'Kadınlar savaşa karşı durmalı'
 
Ebru son olarak, kadınların savaşa karşı durması, savaştan yana olmaması gerektiğini vurgulayarak "Kadının olduğu yerde yaşam vardır, kadının elinin değdiği yerde yaşam filizlenir. Kadınlar savaşa karşı durmalı" dedi.
 
40 yılı aşın bir süredir sağlık alanında çalışan ve adını vermek istemeyen K.A. ise Efrîn'de doğa katliamının kendisine büyük acı yaşattığını belirterek, "Orada canlılar, ağaçlar, yaşam yok ediliyor. Zeytin dalı denen operasyon zeytin ağaçlarını yok ediyor" dedi.
 
'İnsanların ölümüne kayıtsız kalamam'
 
Meslekteki ilk yıllarında Diyarbakır'da görev yaptığını söyleyen K.A., darbe sonrası bir dönem olduğunu ve o zaman doğum yapmak üzere olan fakat elleri kelepçeli bir kadının hâlâ hafızasındaki yerini koruduğunu anlattı. Bir sağlıkçı olarak yaşamdan yana olduğunu söyleyen K.A., "Ben kan görmemek, yara görmemek için diş bölümüne geldim. İnsanların ölümüne kayıtsız kalamam" diye belirtti.
 
Kürt kadınlarının direnişine de değinen K.A. "Daha önce de gördük, Rojava'da Kobane'de yine kadınların direnişi, yaşam alanlarını savunmaları bu saldırıları boşa çıkaracaktır" dedi .
 
BİTTİ.