25 Kasım: Asimilasyon şiddetini anadiline sahip çıkarak yıkan kadınlar (5)

  • 09:02 19 Kasım 2017
  • Dosya
‘Dilim benim için annem, coğrafyam, toprağım ve kültürümdür’
 
Evrim Kepenek 
 
İSTANBUL - Laz avukat Arzu Paluri Demirçi, Hemşinli bütçe uzmanı Neşenur Altunkaya ve Kürdistanlı tiyatro sanatçısı Rugeş Kırıcı, asimilasyon şiddetine karşı anadillerini savunan farklı halklardan 3 kadın. Bu kadınların ortak noktası ise asimilasyonu da şiddetin başka bir boyutu olarak görüp, buna karşı kendi dilleri için mücadele etmek. 
 
Türkiye'de kadınlara yönelik şiddet sadece bedensel değil. Kadınların kendi ana dillerini konuşamamasına neden olan asimilasyon politikaları da kadına yönelik şiddetin başka bir boyutu. Ancak, bu şiddeti kendi dilleri için mücadele ederek boşa çıkaran kadınlar da var. Avukat Arzu Paluri Kal Demirçi,  bütçe uzmanı Neşeur Altunkaya ve sanatçı Rugeş Kırıcı…. Asimilasyon şiddetine karşı anadillerini savunan farklı halklardan 3 kadın. 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü öncesi bir araya geldiğimiz bu kadınlar kendi dilleri için verdikleri mücadeleyle asimilasyon şiddetine güçlü bir cevap veriyor.
 
‘Anadil geçmişle bağdır’
 
Yaklaşık 18 yıllık avukat Arzu Paluri mesleğini sadece 5 yıl aktif olarak fiiliyata geçirmiş. Çünkü Arzu’nun birincil önceliği Lazca yazılar. Arzu Paluri'nin 2006 yılında Chiviyazilari Yayınevi'nden çıkan Paponi Laz Yemekleri ve Laz Yemek Kültürü isimi kitapları yaptığı çalışmaların örneklerinden. Kendisine mahkeme kararı ile Lazcada "ateş" anlamına gelen Paluri ismini seçen Arzu Paluri, oğluyla da sürekli Lazca konuşarak anadilini yaşatmaya çalışıyor. 
 
Arzu Paluri, Lazca'nın sonraki kuşaklara aktarılması meselesine de çok önem veriyor. "Anadil anasütü gibidir" diyen Arzu Paluri,  "Kişi kendisini en iyi anadili ile ifade edebilir. Anadil geçmişle bağdır. Anadili unutturulan insan geçmişiyle bağını kaybeder. Köksüz kalır. Dil herşeyden önce zenginliktir. Her bir dil dünya üzerinde ayrı bir zenginliktir" diyor. Lazca'nın yazı dilinin gelişmemiş olmasının nedenini asimilasyon politikaları olarak açıklayan Arzu, Lazca yazılı ürün verilmesi için çalışmalarını sürdürüyor. 
 
'Yasaklı dilin çocuğuyum dilime sahip çıkacağım'
 
Tiyatrocu Rugeş Kırıcı da tıpkı Laz avukat Arzu Paluri gibi dili için mücadele eden bir kadın. Çocukluk yıllarından itibaren Kürtçe konuşan Rugeş, ilkokula başladığında Türkçe bilmediği için oldukça zorluk da çekmiş. "Aslında bunu zorluk olarak tanımlamak yanlış olur, bu bana uygulanan bir asimilasyondu, küçük yaşımda bunu fark etmemiştim" diyen Rugeş yasaklı dilin çocuklarından biri olduğunu hatırlatıyor. Diline sahip çıkacağını belirten Rugeş, sanatını da Kürtçe yaptığını ifade ediyor.
 
'Benim dilim benim toprağımdır'  
 
"Dilim benim için annem, coğrafyam, toprağım ve kültürümdür" diyen Rugeş, dil mücadelesinin aynı zamanda asimilasyon şiddetine karşı olduğunu ifade ediyor. Mücadeleyi illaki sokaklara çıkıp eylem yapmak olarak tanımlamayan Rugeş, "Elbette bunlar da çok önemli ancak ben dilimi hayatım her alanında var ederek mücadelemi sürdürüyorum. Oyunlarımı Kürtçe yazıyorum, sahnede Kürtçe konuşuyorum, evdeki yaşantım da Kürtçe. Kürtçeyi günlük hayatımızda ne kadar çok kullanırsak o kadar çok yaygınlaştırmış oluruz" diyor. 
  
HADİG ve GOR Hemşince için çalışıyor 
 
Türkiye'de asimilasyon politikalarından en fazla etkilenen halklardan biri de Hemşinliler. UNESCO'nun açıklamasına göre Hemşince 50 yıl sonra yok olacak diller arasında yer alıyor. Bütçe uzmanı Neşenur Altunkaya, UNESCO'nun bu açıklamasından çok etkilenmiş ve bilmediği dili için mücadele etmeye başlamış. Hemşin Kültürünü Yaşatma ve Geliştirme Derneği'ndeki  (HADİG) Hemşin dili üzerindeki çalışmalara katılan Neşenur, dilin ve kültürün geliştirilmesi için yayımlanan GOR Dergisi'nde de yazıyor.
 
'Asimilasyonu ters yüz etmek için…’
 
Hemşince bilmeyen bir Hemşinli olarak bunun eksikliğini hep hissettiğini söyleyen Neşenur, kesinlikle Hemşince öğrenmek istiyor. "Dilin yok oluşu kültürün yok oluşu anlamına geliyor ve bu durum asimilasyonun had safhada yaşandığının göstergesi. Tarihsel süreçlerin araştırılması gerekiyor. Yerel halkın da kültürünü daha fazla sahiplenmesi gerekiyor. Ancak benim için dil öğrenmek demek tamamen asimilasyonu tersyüz etmek anlamına geliyor" diyor.
 
YARIN: Türkiye’den özsavunma örnekleri