Harfler değiştikçe tecrit derinleşiyor: S ve Y Tipi izolasyon

  • 09:01 4 Temmuz 2023
  • Dosya
 
Melek Avcı
 
ANKARA - F Tipi cezaevlerindeki ağır hak ihlalleri gündemden düşmezken, son iki yılda inşa edilen S ve Y Tipi cezaevleriyle tecrit sistemi daha da ağırlaştırılmış, harf ve “oda” model değişse de İmralı’dan başlayan tecrit toplumun her hücresine yayılıyor. 
 
İktidar, İmralı’da PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik başlattığı tecridi adım adım tüm cezaevlerinda yaygınlaştırdı. Bunun için de  farklı tiplerde birçok cezaevi yaptı. F Tipleri ile başlayan tutsakları tecrit ve izole etme uygulaması farklı tiplerdeki cezaevleri ile yaygınlaştırıldı. 
 
S ve Y Tiplerinin mimari yapısı ve kapasitesi
 
Yüksek Güvenlikli Cezaevleri’nden olan ve F Tipi cezaevlerinin kapasitesinin arttırılmış halini oluşturan S ve Y Tipi cezaevleri ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan tutsaklar, TMK suçları ve 5275 sayılı yasanın 9/3 maddesi uyarınca “tehlikeli” tutsak statüsünde olanlar için oluşturuldu. “Oda” sistemine göre inşa edilen S Tiplerinde tutsaklar tek kişilik hücrelerde tutuluyor. F Tiplerinin kapasitesi 368 kişilik iken S Tipinin ortalama kapasitesi ise 552’dir ve 3 kişilik ve tek kişilik odalardan oluşur; zemin ve 1. Kat olmak üzere 2 kattan oluşmaktadır. Toplam 35 bin 811 m² alana sahip.
 
Arttırılmış tecrit: Harf değişse de hak ihlalleri aynı
 
Verilere  göre şu anda Türkiye genelinde 7 adet Y tipi, 13 adet Yüksek Güvenlikli 5 adet de S Tipi cezaevi bulunuyor. S Tipi cezaevleri Antalya, Bodrum, Iğdır, Kırşehir, Samsun’da bulunmaktadır. Tutsakların bulundukları “odanın” havalandırması olmadığından günde 1 saat ayrı bir yerde bulunan havalandırma bölümüne götürülüyor. F ve S, Y Tipleri arasında mimari fark olsa da bunun blok, koridor ve kapasite değişikliğinin dışına çıkmadığı görülüyor. Son iki yılda inşa edilen S ve Y tipleri tecrit ve izolasyon bakımından F’den daha da derinleştirilen bir tecrit sistemine tabi tutulduğunu belirtmek mümkün. Tutsakların tutulma koşulları, psikolojik yıpratma ve diğer tüm ağır hak ihlallerinin tıpkı F’de olduğu gibi S ve Y tipi cezaevlerinde de işletildiği avukatlar ve ortaya konulan raporlarla sıkça dile getiriliyor. Yapılan harf değişikliği hak ihlallerini ortadan kaldırmadığı gibi daha da derinleştiriyor. 
 
Tutsakların şüpheli ölümleri ve işkence
 
S Tipi cezaevlerindeki tecrit sisteminin yanı sıra burada şiddet ve şüpheli ölümlere de gündeme geliyor. Geçtiğimiz yıl Iğdır S Tipi cezaevinde bir ayda peş peşe iki şüpheli ölüm yaşandı. Sezer Alan ve Sinan Kaya isimli iki tutsağın da “intihar” ettiği iddia edilirken Sezer Alan’ın şüpheli şekilde yaşamını yitirmeden önce işkence ve kötü muameleyi aileleriyle yaptıkları telefon görüşmesinde aktardıkları ortaya çıkmıştı. Sezer, ailesi ile yaptığı görüşmede, "Kendimi öldüreceğim. Ölümümden grup amiri ve cezaevi yönetimi ile kurum öğretmeni sorumludur” demişti. Bunun yanı sıra gardiyanların yakalarında bulundurdukları ses ve görüntü alan kameraları kapatarak odalara girdikleri ve tutsaklara işkence yaptığı cezaevindeki tutsaklar tarafından avukatlara iletilmişti. Ocak ayından bu yana cezaevindeki hak ihlallerine ve işkenceye ilişkin birçok şikâyetin olduğu da belirtilmişti.
 
Sosyal faaliyet ve okumalara engel
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) 2021 yılında yaygnladığı raporunda, Yüksek Güvenlikli Cezaevleri’ndeki uygulamaları ve hak ihlallerini ele alarak, kendilerine gelen birçok şikâyeti yansıtmıştı. Tutsakların faaliyet sürelerinin kısıtlanması, sürekli aynı kişiler ile faaliyete çıkmaya zorlandıkları, yine kitap ve tüm basılı yayınlar üzerindeki ambargo ve görüş kısıtlamalarına yer verilmişti. Cezaevi idaresi tarafından belirli TV kanallarının izlenmesine izin verilmekteyken, Kürtçe ve muhalif kitaplar, “tercüman yok”, “sakıncalı” gibi gerekçelerle tutsaklara verilmiyor. Bununla birlikte kitap sayısında da ciddi kısıtlamalara gidilerek, 8 veya 3 kitaba izin verildiği, tutsağın sosyal ve eğitimsel faaliyetleri önünde engel ve baskı oluşturulduğu şikâyetlerle ve uygulamalarla tespit edilmiyti. Yine aynı raporda, bazı tutsakların neredeyse hiçbir iletişim imkanına sahip olmadığı, tek başlarına bırakıldıkları ve kimi örneklerde bir yıla varan sürelerde tek başına tutulan ve hiçbir sosyal, sportif, kültürel faaliyete katılmayan tutsaklarla karşılaşıldığı belirtilmişti. 
 
Tecrit zihinsel ve fiziksel bir tehlikedir
 
Birçok uzman, aşırı sosyal izolasyon rejiminin zihinsel ve fiziksel sağlık için tehlikeli olduğunu belirtmiştir. Hücre hapsinde belirgin olan psikolojik hastalıklar birçok fiziki hastalığı da tetiklemekte ve hatta tutsağı intihara da sürüklemektedir. Bu ortaya çıkan hastalıklar nedeniyle Türk Tabipler Birliği (TTB) önceki dönem raporlarında F ve bunun üstü olan S ve Y Hücre Tipi cezaevlerinin tıbbi açıdan sakıncalı olduğunu dile getirmişti. İnsanın toplumsal bir varlık olduğu noktasından yola çıkılan bilimsel tutumun ortaya koyduğu, tecridin insanı kimliksizleştirmek, ağır psişik ve fiziki bozukluklar yaratmak gibi sonuçlarının olduğudur. F Tipi Cezaevleri ve bunu takip eden diğer Yüksek Güvenlikli Cezaevlerinin kişinin sağlığının korunup geliştirilmesi ilkesini yok saydığı TTB tarafından belirtilerek, kişinin yalnızlaştırılması, kimliksizleştirilmesi, bedenin ve belleğin esir alınmasının hedeflenmekte olduğu belirtilmişti. 
 
Tecrit işkencesi intihara ve ruhsal bozukluğa sürüklüyor
 
Fiziksel ve sosyal tecridin tıbbi sonuçlarına ilişkin yapılmış çok sayıda araştırma bu ortamların kişide fiziksel, ruhsal, sosyal açıdan onarılmaz yıkımlara yol açtığını göstermiştir. Tecridin, duyusal ve algısal hastalıklara, algı ve duyu bozuklukları doğurduğu ve bununla birlikte fiziki olarak görme, işitme kaybı, sinirsel tipte sağırlık, kulak çınlaması, depresyon, duygu durum bozukluğu, halüsinasyonlar, uyku bozukluğu gibi çeşitli hastalıkları da ortaya çıkardığı tespit edilmiştir. Tecridin ayrıca kadınlarda regl kesilmesi ve erken menapoza sebep olduğu biliniyor. İzolasyon şartlarında bağışıklık sistemindeki yanıtta da değişiklikler gözlenmiştir. Tümör büyüme hızının arttığı, viral enfeksiyona yanıtın değiştiği saptanmıştır. Yine bunlara ilintili olarak agresif veya edilgen doğada davranış değişiklikleri, sosyal kimlik algısında bozulma, güvensizlik duyguları, kuşkuculuk, sosyal ilişki kalitesinde azalma, karşı cinsle ilişki kurmada güçlük gibi bozukluklar geliştiği görülmüştür. Kişi, uyarandan yoksun bırakıldığında, iç dünyasına ait uyaranları dış uyaranlardan yani gerçeklikten ayırt edememekte ve gerçeklik duygusunu da yitirilebilmektedir. Tecrit işkencesinin doğurduğu psikolojik rahatsızlıklar aynı zamanda kişiyi intihara sürüklüyor; bu sebepledir ki cezaevinde yaşananlar “intihar” olsa dahi kişiyi buna iten ve zorlayan koşulları oluşturan yine cezaevi yönetimin tecrit işkence ve politikalarının sonucudur.
 
İmralı’dan yayılan tecrit toplumun her hücresinde
 
İnsan Hakları İzleme Örgütü, 2006’da F Tipleri üzerinden tecrit ve hücre tipi cezaevlerini değerlendirdiği incelemede, cezaevlerinin insanca ve uluslararası standartlara uygun şekilde oluşturulması gerektiği konusunda Türkiye’ye çağrı yapmıştı. Çağrıda, “Herhangi bir tecrit uygulamasına yönelik istisnai karar, yalnızca bireysel olarak ele alınmalı, TMK kapsamında tutulan mahpuslara otomatik olarak uygulanmamalı ve bağımsız incelemeye tabi tutulmalıdır. Hücre hapsi veya küçük grup izolasyonu, meşru güvenlik ve güvenlik hususları ışığında mümkün olan en kısa süre için olmalı ve tutsaklar, iyi davranışlar ve belirlenen program hedeflerine ulaşılması yoluyla izolasyonda geçirdikleri süre azaltılmalıdır. Adalet Bakanlığı'nın yetkisi altında olmayan tarafsız organların (barolar, sivil toplum kuruluşları veya cezaevi ziyaretçileri kurulu gibi) erişim ve teftiş düzenlemelerini içeren cezaevi izleme sistemlerini uygulamaya koyun” deniliyordu. Her yıl yapılan çağrılar yinelenirken bir tecrit rejimi ve cezaevine dönüşen Türkiye’de infaz rejimi gittikçe kötüye gidiyor. İnsan hakları örgütlerinin ve uluslararası kurumların çağrılarını yanıtsız bırakan Türkiye’ye ise hiçbir yaptırım görememekteyiz aksine İmralı’dan derinleşerek yayılan tecrit, tüm toplumun her hücresine yayılmış durumda. 
 
Yarın: Mahpusların yaşamsal ihtiyaçlarına dahi müdahale var