Nasıl bir adalet? (2): Yerin altında da olsa adaleti çıkaracağız

  • 09:04 25 Şubat 2022
  • Dosya
Leyla Ayaz 
 
HABER MERKEZİ - “Adalet”in, toplumdan elinden alınarak devletin eline geçmesi, “adalet arayışı”nı da beraberinde getirdi. “Herkes için adalet” ve “Adaleti yerin altından çıkaracağız” sloganları toplumsal adaletin nasıl olması gerektiğinin de cevabı.
 
“Adalet” dosyamızın ilk bölümünde adalet kavramının dönemler, çağlar içerisinde nasıl farklı ele alınıp pratikleştiğine değindik. Süreç içerisinde adalet olgusu el değiştirdi. Adalet artık toplum aracılığı ile değil devlet eliyle “dağıtılan” adaleti devlet, hukuk, yargı ve mahkeme mekanizmaları ile tekelinde tutuyor. Bu da beraberinde “hangi adalet” sorusunu getiriyor.
 
Günümüz koşullarında toplumun devlet eliyle sağlanan adaletten memnun olmadığı aşikar. Buna karşı ise toplum adaletin yerini bulması, sağlanması için çabalıyor. Bugün toplumsal, ulusal, ailesel ve kişisel olarak adalet arayışlarına tanıklık ediyoruz. Biz de dosyamızın ikinci bölümünde son zamanlarda ön plana çıkan bazı adalet arayışlarını ele alacağız. 
 
Adalet arayışı
 
Adalet arayışlarından biri herkesin bildiği, yabancısı olmadığı Emine Şenyaşar’ın mücadelesi. Emine, yaklaşık bir yıldır her gün “Adalet Nöbeti” eylemi ile “adaletin tecellisi” için sesleniyor.
 
“Adalet Nöbeti”, 100 günü aşkın süredir hasta ve infazı yakılan, cezaevlerinde hak ihlallerine uğrayan tutsaklar için de adalet arayışının merkezi. Aileler, birçok kentte adalet nöbeti ile tutsakların durumuna dikkat çekiyor. 
 
6 bin kadın, Kürt kadın siyasetçi Aysel Tuğluk için adaletin sağlanması amacıyla harekete geçti. Kadınlar, Aysel şahsında hasta tutsaklar için adaletin sağlanması çağrıları yapıyor.
 
Cumartesi Anneleri, 882 haftadır kaybedilen yakınlarının akıbetini öğrenmek ve sorumluların yargılanmasını sağlamak için adalet arayışlarını sürdürüyor. 
 
Barış Anneleri, Beyaz Tülbentli Anneler ve tutsak anneleri en zor koşullarda sokaklarda, alanlarda adalet arayışlarından vazgeçmiyor. 
 
‘Ne yas son buldu ne de adalet arayışı’
 
Roboskî Ailelerinin adalet arayışı: “Roboskî için adalet”
 
Şırnak’ın Cizre ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasakları sürecinde kaybedilen ve katledilenlerin yakınlarının sürdürdüğü mücadele: “Ne yas bitti ne de adalet arayışı”
 
Kobanê’deki çocuklara oyuncak götürmek isteyen gençlerin katledilişinin ardından: “Suruç için adalet, herkes için adalet”
 
Ankara Garı’ndaki patlamada yaşamını yitirenlerin ailelerinin adalet arayışı: “Yaramız dermansız, adaletin sağlanması dermanımız olacak”
 
Diyarbakır’da yaşanan patlamada yaşamını yitirenlerin yakınlarının adalet arayışı: “Herkes için adalet”
 
Adliye koridorlarında adalet arayışı
 
2008-2021 yılları arasında 20’si çocuk 42 kişi, son 4 yıl içerisinde de 9’u çocuk 18 kişi zırhlı araçlarca katledildi. Ailelerin faillerin cezalandırılması için adalet adayışları adliye koridorlarında devam ediyor. 
 
Avukat Ebru Timtik adil yargılanma talebi için başlattığı ölüm orucunun 238’inci gününde yaşamını yitirdi. 
 
‘Erkek adalet değil gerçek adalet’
 
Ajansımızın derlediği verilere göre 2021 yılında 311 kadın katledildi.
 
Geçmiş yıllarda katledilmemek için özsavunma yapan Nevin Yıldırım, Çilem Doğan, Melek İpek, Nimet Akgün, Name Öztürk ağır cezalara çarptırıldı. 
 
İpek Er, uzman çavuş Musa Orhan’ın tecavüzü sonucu ölüme sürüklendi. 
 
20 Mart 2021’de İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi ve cezasızlık politikaları ile kadın katliamları arttı. 
 
Tüm bu kadın katliamlarına karşı kadınlar alanlara çıkarak “Erkek adalet değil, gerçek adalet” diye haykırmaya devam ediyor. 
 
‘Adaleti yerin dibinden çıkaracağız’
 
Manisa’nın Soma ilçesinde madende yaşamını yitiren 301 işçinin ailelerinin “Adaleti yerin dibinden çıkaracağız” sloganı ile yürüttüğü adalet arayışı tüm bu tablodan bağımsız değil. Bugün de emekçiler, işçiler sokaklarda, alanlarda adalet için direniyor. 
 
Adalet arayışı insanlık tarihi kadar eski
 
Soykırım, katliam, yakma, yerleşim yerlerini boşaltma, yok etme, işgal, asimilasyon, gözaltı, tutuklama, sürgün, göç ettirme mültecilik, açlık, yoksulluk… Tüm bunlardan da anlaşılıyor ki adalet arayışı insanlık tarihi kadar eskilere uzanıyor. 4 farklı şekilde formüle edilen adalet arayışının, tanımlandığı şekliyle toplum içinde pratize edilmediği bir gerçek. Bu formlar adaletin sağlanması için önemli ve birbiri ile bağlantılı. Birinin varlığı, diğerine bağlı.
 
Toplum içerisinde adalet
 
Toplum içerisinde adaleti sağlama formu, Fransa Anayasası’nda 1793’te karşımıza çıkıyor. Ancak bu gelişmedi ve sadece kişisel hak ve özgürlükler ekseninde sınırlı kaldı. 18’inci. yüzyılda bazı temelleri olsa da daha çok işçi devrimleri ve Birinci Dünya Savaşı ile ortaya çıktı. 20’nci yüzyılda da daha çok toplumsal adalet üzerine tartışmalar yürütüldü. Toplumsal adalet tartışmaları da 4 temel üzerinden yürütüldü. 
 
Toplumsal adaletin temeli
 
Toplumsal adaletin temelini oluşturan maddelerden birincisi; insan hakları. Toplumsal bir adalet varsa o zaman tüm insan haklarına saygı gösterilir ve korunur. İkincisi adil bir toplum için barınma, beslenme ve eğitim gibi temel ihtiyaçların sağlanması. Bu haklara erişimin cinsiyet, ırk ve sınıf faktörleri ile sınırlandırılması ayırımcılığa yol açar. Bunun için de eşitlikçi bir anlayışın geliştirilmesi gerekir. Üçüncüsü katılım. tek taraflı bir ses ile toplumsal adalet gerçekleşmez. Dördüncüsü de eşitlik. Cinsler arası, din, dil ve kültürler arasındaki eşitlik esastır. Antik çağdan bu yana eşitlik, adaletin sağlanmasının temeli olarak değerlendirilir. 
 
Ekonomik ve siyasi adalet
 
Ekonomik adaletin toplumsal adalet ile bağı var. Çünkü toplumsal sistemin bir parçası olagelmiş. Ekonomi hakkı ve kişiler için sağlanan fırsatlar toplumsal sistemin tesis edilmesinin bir parçası. İnsanların geçimlerini sağlamaları için emeklerinin karşılığını almaları ve hukuksuzluğu ortadan kaldırmayı esas alır. Ekonomik adalet tüm toplumsal kesimler için geçerli. 
 
Siyasi adalet ise, siyasi hakların tanınması ve tüm yurttaşlara eşit imkanlar sunarak ülkenin yönetimine katılmalarını esas alır. Katılım için de din, dil, ırk, inanç, cinsler arasında bir farklılığın olmaması gerekir.  Adaletin sağlanması için tüm toplumsal kesimlerin siyaset yapabilmesi gerekir.
 
Mahkemeler yolu ile adaletin sağlanması
 
Yargıda adalet, kişilerin değil kanunların üstünlüğü anlamındadır. Bu da iki şekilde olur: Tüm insanların kanunlar önünde eşitliği ve kanunların herkes için eşit olması. Hukuktaki adaletin iki yönü vardır. Bu da kanunların adil olması ve adil bir şekilde pratize edilmeleridir.
 
Adalet için geçmişle yüzleşme
 
Adaletin sağlanmasının 4 formunun yanı sıra son zamanlarda “Geçiş dönemi adaleti” de dile getiriliyor. Bu da 1980’lerden 1990’lara kadar olan süreçte daha çok Güney Amerika’da ve Ortadoğu’daki siyasi değişimler sonucu ortaya çıktı. Bu dönem önce “Demokrasiye geçiş dönemi” olarak, sonrasında ise “Geçiş dönemi adaleti ” şeklinde tanımlandı. 
 
Adalet için hakikat komisyonlarının oluşturulması
 
“Geçiş dönemi adaleti” demokratik, barışçıl ve adil bir toplum inşası ile geçmişle yüzleşme anlamına geliyor. Burada yaşanan hak ihlalleri, gerçekleştirilen katliamlar ve toplumsal travmalar göz önüne alınıyor. Adaletin sağlanması için esas olan faillerin yargılanması, hakikat ve geçmişi araştırma komisyonlarının oluşturulmasıdır. Burada da adaletin sağlanması için uluslararası hukuk normları üzerinde durulur. Bu da özellikle faillerin yargılanmasını ve aynı zamanda tazminat ve hakikat arayışı formlarını içinde barındırıyor. 
 
Dünyadan örnekler
 
Adaleti sağlama sürecine ilişkin Şili (1990), Doğu Timor (2001), Guatemala (1994), Polonya (1997), Sierra Leone (1999) ve Güney Afrika (1994) örnekleri verilebilir.
 
Türkiye’de arayış hep sürdü
 
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bugüne yürütülen politikalarla Kürtler, Ermeniler, Araplar, Çerkesler, Rumlar her dönem hedef alındı. Bu hedef almaya karşı da halkların sürekli bir adalet arayışı oldu. Toplumsal, siyasi, ekonomik ve hukuki arayış hep süregeldi. 
 
Yarın: Nasıl bir adalet? (3): Hesap sorularak adalet gelecek